9 Kasım 2012 Cuma

Tülay Hergünlü:Mustafa Kemal gerçeği


Yıl 1915… Mustafa Kemal Sofya’da Ataşemiliter olarak görev yapmaktadır. Dünya harbi çıkmıştır ve Alman askeri ıslahat başkanı Liman Von Sanders, Çanakkale’yi savunacak ordunun başına geçmiştir. Osmanlı, Karadeniz’de meydana gelen bir olay üzerine oldubittiye getirilerek harbe sokulmuştur.  Bütün memleketin açık bir felâkete sürüklendiğini gören Mustafa Kemal, Başkumandanlık vekilliğine başvurarak, ordu içinde rütbesine uygun herhangi bir görev ister. Gelen cevap olumsuzdur. Görev almakta ısrar eden bir cevap gönderir. Uzun süre cevap alamaz. Gerekirse bir er gibi cepheye atılmaya karar verir, eşyalarını toplar, gitmeye hazırdır. Nihayet beklediği cevap gelir;
On dokuzuncu tümen kumandanlığına tayin buyruldunuz. Hemen İstanbul’a hareket ediniz.’
Mustafa Kemal bu emri aldığında Başkumandan vekili Enver Paşa, Türkiye’nin uğradığı en kanlı bozgunlarından biri olan Sarıkamış savaşındadır…
Mustafa Kemal Sofya’dan döndüğünde Enver Paşa’da Sarıkamış’tan dönmüştür. Kendisini ziyaret eder ve teşekkür ederim, beni numarası ondokuzuncu olan tümene kumandan tayin etmişsiniz. Bu tümen nerededir?’ der. Enver Paşa’dan ilginç bir cevap gelir; Ha, evet… Belki bunun için Erkânı-Harbiyye (Kurmay Heyeti) ile görüşseniz daha iyi bilgi edinirsiniz.’
Başkumandanlık Erkân-ı Harbiye’sine gider ve kendisini; Ondokuzuncu Tümen Kumandanı Mustafa Kemal’ olarak tanıtır. Herkes şaşırır. Zira böyle bir tümenin var olduğundan hiç kimsenin haberi yoktur. Sonunda birisi çıkar ve böyle bir tümenin Liman Von Sanders’in ordusunda bulunabileceğini söyler. Mustafa Kemal, Von Sanders’in Kurmay Başkanı Kâzım Bey’in bürosuna giderek durumu anlatır. Kâzım Bey, kendilerinde böyle bir tümenin olmadığını söyler ve Gelibolu’ya gitmesini önerir. Mustafa Kemal sonunda tümenini bulmuştur. Aslında bulamamıştır. Bir on dokuzuncu tümen vardır ama fiilen yoktur. Tekirdağ’da bir ay uğraşarak tümenini hazırlar. Ve ne hikmettir ki, tarih sahnesine ilk olarak çıkacağı yer, bu tümene komutanlık edeceği yerdir; Çanakkale…
Mustafa Kemal’in parlak kariyeri, ileri görüşlülüğü, fikir ve düşüncelerini her ortamda cesurca ortaya koyabilmesi, isabetli tahminleri ve üzerine aldığı görevlerdeki üstün başarıları, rakiplerinin ve en başta da Enver Paşa’nın dikkatinden kaçmamıştır.  Ülkenin makûs talihini yenebilecek bu komutanın daha fazla yükselmesini önlemek için olabilecek her türlü engel karşısına çıkartılmıştır.  İmparatorluğun en ücra köşelerine gönderilmiş, Sofya’da kızağa çekilmiştir. Daha da ileri gidilerek kendisine Hindistan seferi teklif edilmiş. ‘Ben o kadar kahraman değilimdiyerek reddetmiştir. Afganistan’a gönderilmek istenmiş, haritada yerini bile bilmiyoruz sözleriyle itiraz etmiştir. Çünkü o Enver Paşa gibi hayalci ve maceracı değildir. Gerçekçidir ve ayakları yere sağlam basmaktadır.
Mustafa Kemal, Enver Paşa ve yandaşlarını o kadar rahatsız etmiştir ki, adının duyulmasını, zaferlerinin bilinmesini istemezler. Öyle ki; Anafartalar üzerine yapılan bir konuşmasının fotoğrafı ile birlikte yayınlanmasına müdahale ederler.  Baskıyı durdururlar ve Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal’in fotoğrafını çıkartıp yerine Alman Liman Von Sanders’in fotoğrafını koydururlar. Sanki Çanakkale zaferini bir Alman kazanmış, İstanbul’u bir Alman kurtarmış gibi.
O yıllarda önemli bir sorun ise Hicaz’ın boşaltılmasıdır. Araplar, İngilizlerle işbirliği içerisindedir. Boşaltma hayli tehlikelidir ve böyle bir harekâtın harp tarihinde bir benzeri yoktur. Bu işin yapılması için Medine’nin ve Peygamberin kabrinin savunulmasından da vazgeçilmesi gerekecektir. Dinî duyguların had safhaya çıkacağı böyle bir çekilmeyi başarabilecek bir tek komutan vardır; Mustafa Kemal Paşa… Şimdi de ona Peygamberin mezarını düşmana bırakma görevi yükletilecektir.
Mustafa Kemal, En doğrusu şimdiye kadar kim savunmuşsa çekilmeyi de o yapmalıdır’ der ve oyunu bozar. Sonunda Padişah’ın ve Sadrazam Talat Paşa’nın da baskısıyla, Enver Paşa’nın zaten zoraki verdiği çekilme kararından vazgeçilir. Eğer kabul etseydi ve Hicaz’dan çekilme onun komutanlığında gerçekleşseydi, Mustafa Kemal sonsuza kadar “Peygamberimizin mezarını düşmana teslim eden adam” damgası yemekten kurtulamayacaktı. Ancak İlâhi Plân, düşmanlarına ve rakiplerine bu fırsatı vermedi.
*
Bu olaylardan hareket edersek, günümüze geldiğimiz de Mustafa Kemal Atatürk’ün üstünün örtülmesi, adının önemsizleştirilmesi, eğitim kitaplarından çıkartılması, resimlerinin duvarlardan indirilmesi, okullardan adının silinmesi, heykellerine çelenk bırakılmasının ve saygı duruşlarının önlenmesi, Anıtkabir ziyaretlerinin kısıtlanması, Cumhuriyet ve diğer millî bayramların kutlanmasının bir takım yasaklamalar ve bahanelerle engellenmesi ve benzeri uygulamalar kimseyi şaşırtmasın. Bunlar Vahüdiddünlerin, Damat Feritlerin, Enver Paşaların ve benzerlerinin bitmeyen kinlerinin günümüzdeki uygulamalarıdır…
Güneş balçıkla sıvanmaz, Mustafa Kemal gerçeği, tarihten ve vicdanlardan silinemez!
Tarihteki tek yenilgisini Türklerden alan İngiliz Bahriye Nazır’ı Churchill’in dediği gibi o, ‘Kaderin Adamı’dır… Kader ona çağları aşma görevini vermiştir ve o bu görevi başarıyla yerine getirmiştir…
Ölümünün 74. Yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet ve minnetle anıyoruz.
Ruhu şâd olsun!
Tülay Hergünlü
İstanbul, 9 Kasım 2012


Kaynak: Falih Rıfkı Atay- Çankaya. (Pozitif Yayınları)