23 Kasım 2010 Salı

SAİD-İ KÜRDİ


"Nurculuk" adı verilen dinsel akımın lideri Said-i Nursi, ölümünün 30. yıldönümünde törenle anılmış. Kimdir Said-i Nursi?

Said-i Nursi, 1873 yılında Bitlis'in Nurs Köyü'nde doğmuştur.Asıl adı "Said-i Nursi" değil "Said-i Kürdi"dir.

Said-i Kürdi, "Kürt Teali Cemiyeti" ile "Kürdistan Azmi Kavı" adlı derneklerin kurucusudur.Said-i Kürdi adı ilk kez, 31 Mart gerici isyanı öncesinde İstanbul'da duyulmuştu. Said-i Kürdi, İstanbul'a "Medrest-ü Zehra" adlı bir medrese açmak üzere gelmiş; İstanbul'da "İttihadı Muhammedi Fırkası"nı kurmuştur.

İngiliz destekli bir gerici siyasal örgütün kurucuları arasında 31 Mart ayaklanmasının kışkırtıcılarından Derviş Vahdedi de bulunmaktaydı!

Derviş Vahdedi, karanlık ilişkileri ile tanınan Kıbrıs kökenli bir Nakşibendi'dir. İngiliz hükümeti emrinde memurluk da yapan Vahdedi, Said-i Kürdi ile "İttihadı Muhammedi Fırkası"nı kurmuş; yine Said-i Kürdi ile "Volkan" adlı gazetede kışkırtıcı yazılar yazmıştı.

31 Mart gerici ayaklanmasının "Hareket Ordusu" tarafından bastırılmasından sonra kurulan sıkıyönetim mahkemesinde yargılanan sanıklardan İngiliz ajannı Emirizade, bu dinsel partinin yurtdışında çok zengin kişilerce kurulduğunu açıklamıştır.

Derviş Vahdedi, yapılan yargılama sonunda ölüm cezasına çarptırılıyor; Said-i Kürdi de aklanıyordu!

Bugün kısa adıyla "Rabıta" olarak bilinen Amerikan destekli Suudi kuruluşu "Rabıta-Ül Alem-Ül İslam" neyse; o gün için "İttihadı Muhammedi Fırkası" da oydu.

Yakın tarih aydınlandıkça 31 Mart gerici ayaklanmasında İngilizlerin oynadıkları rol de kanıtlanıyor ...

Said-i Kürdi, birçok İslamcı gibi Kurtuluş Savaşı'nın "halifeyi kurtarmak" için yapıldığı sanısıyla bir süre Ankara hükümetini desteklemiş; ancak Mustafa Kemal ile görüştükten sonra yeni devletin ideolojisi ile bağdaşmayacağını anlamış ve desteğini kesmiştir.

Said-i Kürdi, 1925 yılına kadar Van'da yaşamış ve bu süre içinde "Risale-i Nur" adını verdiği kitaplarını yazmıştır.

1925 yılındaki Şeyh Sait liderliğindeki dinsel görüntülü Kürt isyanı sonunda Said-i Kürdi de Batı'ya sürülenler arasında yer almıştı. Barla'da, Kastamonu'da ve Emirdağ'da sürgün olarak yaşayan Said-i Kürdi, 1960 öncesinde Afyon'da ve Ankara'da gövde gösterilerinde bulunmuştu.

Said-i Kürdi, 1958 yılında yayımlanan "Mektubat" adlı kitabında da "Frenkmeşreplerin ... Türkçülüğü ile hiçbir cihetle münasebetim yoktu" diye yazmış; aynı kitapta "Türkler'in ... Kürtler'in milliyetlerini kaldırıp onların dilini unutturduklarını" da ileri sürmüştü.

Said-i Kürdi, Atatürk'ün ve laisizmin amansız düşmanıdır."Barla Mektupları" , "Sönmez" ve "Şualar" adlı yayınlarında Atatürk'e ağır yergi ve sövgülerle saldırmaktadır.

Bütün bunlardan anlaşılıyor ki Said-i Kürdi, hem İslamcı, hem Kürtçü'dür.

BUGÜN TÜRKİYE'DE TÜRKÜ KÜRDE, KÜRDÜ TÜRKE; ALEVİYİ SÜNNİYE, SÜNNİYİ ALEVİYE; MÜSLÜMANI LAİKLERE, LAİKLERİ DE MÜSLÜMANLARA DÜŞMAN EDEN BİR SİYASET İZLENİYOR.

VE BU SİYASET KÜRT TERÖRİZMİ VE İSLAMCI TERÖR İLE DESTEKLENİYOR.

GÜNÜMÜZÜN UĞURSUZ SİYASETİ VE KANLI STRATEJİSİ DE BUDUR.

----------------------

UGUR MUMCU
CUMHURİYET (27 Mart 1990)

0 yorum:

Yorum Gönder