3 Kasım 2010 Çarşamba

TOHUM ve TOPRAK…


Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki görkemli kurtuluş savaşına, bu savaşta Türk halkının özverisi ile yükselen “Kuvay-i Milliye ruhu” na, halkın nasırlı elleriyle kurduğu “Müdafa-i Hukuk” ve “Reddi İlhak Cemiyet”lerine, ve ordumuzun ulusal bilincine dayanmaktadır.
İşte Amasya Tamimi: “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır…”
İşte Erzurum Kongresi Beyannamesi: “Milletlerin kendi mukadderatını bizzat kendi tayin ettiği bu tarihi devirde, hükümet-i merkeziyemizin de irade-i milliyeye tabi olması zaruridir.
Çünkü, irade-i milliyeye gayri müstenit herhangi bir hükümetin indî ve şahsi mukarreratı milletçe muta olmadıktan başka, haricen de muteber olmadığı ve olmayacağı şimdiye kadar mesbuk ef’al ve netayic ile sabit olmuştur…”
İşte Sivas Kongresi Beyannamesi: “Vatan ve milletimizin maruz olduğu mezalim ve alam ve tamamen aynı gaye ve maksatla vicdan-i milliden doğan vatani ve milli cemiyetinin ittihadından mütahassıl kitle-i umumiye bu kere ‘Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri’ ünvanı ile tevsik olunmuştur…”
İşte Misak-ı Milli Beyannamesi: “Milli ve iktisadi inkişafımız daire-i imkana girmek ve dahi asri bir irade-i muntazama şeklinde tedviri umura muvaffak olabilmek için her devlet gibi bizim de temini esbabı inkişafatımız da istiklal ve serbesti tamameye mazhar olmamız, usul ve esası hayat ve bekamızdır…”
Ve işte Büyük Millet Meclisi Beyannamesi: “Emperyalist devletlerin, devlet ve milletimizin hayatına açıkça kastetmeleri neticesinde müdafaa-i meşrua için toplanan Büyük Millet Meclisi, şimdiye kadar muhtelif vesilelerle sarahaten veya zimnen ilan ettiği maksat ve meslekini bir kere daha bütün cihana arz için şu beyannameyi neşretmeye lüzum görmüştür.
- Hayat ve istiklalini, yegane ve mukaddes emel bildiği Türkiye halkını, empreyalizm ve kapitalizm tahakküm ve zulmünden kurtararak irade ve hakimiyetin sahibi kılmakla vasıl olacağı kanaatindedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin hayat ve istiklaline suikast eden emperyalist ve kapitalist düşmanların tecavüzatına karşı müdafaa ve bu maksada münafi hareket edenleri tedip azmiyle müesses bir orduya sahiptir. Emir ve kumanda selahiyeti Büyük Millet Meclisi’nin şahsiyeyi maneviyesindedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, halkın öteden beri maruz bulunduğu sefalet sebeplerini, yeni vesati ve teşkilat ile kaldırarak yerine refah ve saadet ikame etmeyi başlıca hedefi addeder. Binaenaleyh, toprak, maarif, adliye, maliye, iktisat, evkaf işlerinde ve diğer mesailde içtima-i uhuvet ve teavünü hakim kılarak, halkın ihtiyaçlarına göre teceddüdat ve tesisatı vücuda getirmeye çalışacaktır.”
İşte Teşkilat-ı Esasiye Kanunu: “Hakimiyet bilakaydu şart milletindir. İdare usulü, halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir…”
Ve işte 1924 Anayasası:
“Türkiye Devleti cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, laik ve inkılapçıdır. Resmi dili Türkçe’dir; makam Ankara şehridir…”
Ve 61 Anayasası:
“Yurtta sulh, cihanda sulh ilkesinin, milli mücadele ruhunun, milli egemenliğinin, Atatürk devrimlerine bağlılığının tam şuuruna sahip olarak, insan hak ve hürriyetlerini, milli dayanışmayı, sosyal adaleti, ferdin ve toplumun huzur ve refahını gerçekleştirmeyi ve teminat altına almayı mümkün kılacak demokratik hukuk devletini, bütün hukuki ve sosyal temelleri ile kurmak için…”
Cumhuriyetimiz, temelinde bu tarihsel belgeleri taşıyarak gelmektedir. Çok partili hayata dayanan laik devleti, sosyal hukuk devletini kurmak için ilk meclislerin sahip bulunduğu “Kuvay-i Milliye ruhu” yeniden kutsal bir bayrak gibi dalgalandırılmalıdır. Kurtuluş Savaşı’nın, Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri’nin, Atatürk’ün antiemperyalizmine dönmek, elli yıl geriye dönmek değil, yüzyıllarca ileriye yönelmek demektir. Mustafa Kemal’in bu toprağa serptiği bağımsızlık tohumları, her türlü düşünceye söz ve örgütlenme hakkı veren demokrasi anlayışı ile topraktan yeniden fışkırmalıdır

UGUR MUMCU

0 yorum:

Yorum Gönder