14 Aralık 2010 Salı

Şemsiye…


Hep şemsiye ile gezeceksiniz.
O şemsiyeler, bu ülkede herkesin koyun sürüsü olmadığının bir simgesi olarak hep yanınızda, hep gözünüzün önünde, hep elinizin altında ve hep kafanızda olacak.
Normalde şemsiyeler açık alanlar için lazım değil mi?.. Ama siz kapalı yerlere girerken de bakacaksınız, şemsiye hani?..
Siyah ve uzun şemsiyelere baktıkça, küçük ve beyaz şey aklınıza gelecek; yumurta…
*
Çünkü yumurtalar; bir ulusu sindirdiğinizi sandığınız içindir…
*
Evden çıkarken tembihleyecek “hanım”larınız:
“Şemsiyeni aldın mı?..”
“…….!”
“Unutma, yumurta havadan gelirken açacaksın, yani geldikten sonra açmışsın faydası yok… Baktın ki geliyor, ya destur, ya Bilal-i Habeş de, aç…”
“…….!”
“Yandan geldi mi yana, alttan geldi mi alta…”
*
Çünkü yumurtalar; insanların başka türlü konuşmasına izin vermediğiniz içindir…
*
Bu nedenle artık şemsiye olmadan yapamazsınız. Çünkü bu milleti tanırım ben, birisi yumurta attı mı kalanları da atacaktır…
Eh, doğal olarak ne kadar yumurta, o kadar şemsiye…
Yeni şemsiyeler gerekli; otomatik şemsiye, yarı otomatik şemsiye, hedefe kilitlenen şemsiye, pompalı şemsiye…
Yumurtaya benzer, yuvarlak, havada, uçuk, kötü amaçlı, belirsiz cisim görünce kendiliğinden açılan optik şemsiye… Siz her ağzınızı açtığınızda otomatik açılmazsa…
Belki şapka biçiminde şemsiye…
Daha ne yapılabilir, iktidarın kafası söz konusuysa…
Ve her zaman korumalarınızı çağırıp çağırıp uyarmalısınız:
“Şimdi baktın ki yumurta geliyor….”
“Derhal şemsiyeyi açarım efendim….”
“Ya ki açılmadı?..”
“………..?”
“Yine de öyle tut ki, kafamı sokayım açılmamış şemsiyenin içine…”
*
Çünkü yumurtalar; başka türlü anlamadığınız içindir…

0 yorum:

Yorum Gönder