30 Aralık 2010 Perşembe

Cumhuriyet…


Aslında anlamıyorum:
AKP Türkiye’nin altını üstüne getiriyor, devlet yerlerde sürünüyor, kirli işler havalarda uçuşuyor…
Ama CHP karışıyor…
Medya, tarihinin en berbat günlerini yaşıyor, her gün bir iktidara yamanma-yanaşma kepazeliği ortaya dökülüyor…
Ama Cumhuriyet gazetesi karışıyor…
*
Cumhuriyet’in en yeni mensubuyum.
Henüz palto asacağının yerini öğrenemediğimde ve gazetenin arabası niyetine gidip komşunun arabasına oturduğumda… Başımın üzerinde uçuştu açıklamalar, iddialar, laflar…
Doğrusunu isterseniz Türkiye bu haldeyse, tabii ki irili ufaklı günahlarımız var…
Söylenecek sözler olmalı…
İyi ama zamanı mı?…
Laik cumhuriyeti silip süpürmeye karar vermiş istilacı, kuşatmayı daraltmaya devam ediyor…
Altı ay sonra seçim var…
Ve bu seçim, savaş alanını kimin temizleyeceği seçimidir…
Zaman dar…
*
Cumhuriyet gazetesi ise laik cumhuriyetin sembollerinden birisidir.
Bu gazetenin çalışanları her sabah, o sembollere ruh vermek uğruna kendi varlıklarını feda etmiş insanların duvarlardaki fotoğraflarının önünden geçip giriyorlar.
En yeni tanığıyım; genç gazeteciler çoğu haberleri gözleri dolu dolu yazıyorlar… Toplum, medyadaki densizliklere, yalana, kirli ilişkilere prim verirken, çağdaş insanların kendilerini yalnız bıraktığının burukluğunu duya duya…
Sırası mı?..
*
Cumhuriyet, kişiler üstüdür ve bir kurumdur, adı üzerinde…
Ne yapabiliriz; Cumhuriyet’in arkasında işadamı patron yok, iktidarın nimetleri yok, tarikat yok…
Sadece okurlarının aldıkları o birer gazetenin gücü var…
İktidarın gazeteleri promosyonlarla beşer yüz bin, tarikatın gazeteleri gönüllü dağıtıcılarla neredeyse birer milyon satarken… Çağdaşlığı savunan her sayfaya, her satıra, her kelimeye, her harfe ihtiyacımız var…
Cumhuriyet’e kıymayın…

0 yorum:

Yorum Gönder