8 Aralık 2010 Çarşamba

Değişen…


Kim imam olmak ister?..
Benliğini bütün ömrünce dine, diyanete, ibade­te, riyazete vermek isteyene saygı duyulur. Eski­den elini eteğini bu dünyadan çekerek kendisini öteki dünyaya adamış olanlar arasından veliler yetişmiştir; ama, ermişlik tarihin yaprakları ara­sında kaldı.
Islamda imamlığın özel bir yeri yok!. Erişkin her erkek sırası düştüğünde imamlık yapabilir; bu gö­rev için imam hatip okulundan diploma almak gi­bi bir kural geçerli değil…
Soruyu şimdi yineleyelim:
Kim imam olmak ister?..
Eskiden çocuklara sorulurdu:
- Büyüyünce ne olacaksın?..
Kimisi, subay, kimisi doktor, kimisi mühendis, kimisi avukat olmak isterdi; zamane çocukları ye­ni hevesler taşıyorlar; bilgisayar mühendisi ya da işadamı olmak isteyen var; ama, siz hiç imam ol­mak isteyen çocuğa rastladınız mı?.. Çocuk, imam hatip okuluna, imam olmak için değil, savcı, yar­gıç, polis, kaymakam, vali olmak için gidiyor ya da gönderiliyor; laik Türkiye Cumhuriyeti’ni din devletine dönüştürme planının bir süreci yaşan­dı.
Peki, bu süreç noktalandı mı?..
*
Gazetelerde bir haber:
“İmam hatipler gözden düştü.”
Sekiz yıl zorunlu eğitim yasasıyla yatağı değiş­tirilen milli eğitimde imam okullarına ilgi birdenbi­re azalmış; İstanbul’da 24 imam hatip lisesinde 4 bin kişilik yer olmasına karşın 350 kişi başvur­muş…
Laik cumhuriyeti yıkmak yolunda kırk yıldan be­ri devlet eliyle yürütülen planlı programlı yatırım, ancak 28 Şubat uyarısıyla durdurulabildi.
Bir dönüm noktasıdır bu!..
Laik cumhuriyetin geleceği nasıl kurtarılabilir?.. Milli eğitimin temel ilkesi özenle uygulanacak; Öğ­retim Birliği Yasası sürekli olarak geçerli kalacak; imam hatip liseleri meslek okulu niteliğini koruya­cak; temel öğretim kurumlarına dönüştürülmeye­cek…
Yeter mi?..
*
Çok değil bir buçuk yıl önce, Türkiye bir felake­te doğru sürükleniyordu.
İrtica, iktidar olmuştu.
Hoca, Bacı’yı koluna takmış, devleti anayasal düzenin dışına kaydırıyordu.
Bugün Hoca’ya siyaset yasak!..
Ama partisi serbest.
Tehlike silindi mi?..
Türkiye dinci siyaseti besleyen bütün kaynak­ları kurutmak zorundadır.
İrtica; servet-sefalet çelişkisinin derinliğinden besleniyor; yolsuzluk, rüşvet, namussuzluktan yı­lan ve bu dünyadan umudunu kesen yurttaş din­ciliğe sığınıyor…
Bu kısırdöngü aşılmalı…
*
Politika din dışında yapıldığı zaman ülkeye de­mokrasi gelebilir; tarikatlarla, cemaatlerle politika yapılan bir toplum çağdaşlığa erişemez.
İslam dünyasının demokrasiden uzak yaşama­sı dincilik yüzünden… .
Dinciye hayır, dindara evet..
Dindara saygı, dinciye nefret..

0 yorum:

Yorum Gönder