18 Aralık 2010 Cumartesi

Gömülü Silahlar Polisin mi?..


Silahlı güç deyince herkesin aklına hemen asker gelir…
Peki, ya polis?..
*
Son günlerde polis deyince akla ne geliyor?..
Hakkâri’de Kürt çocuğunu silahının dipçiğiyle hastanelik eden polis mi?..
İstanbul’da teröristin şehit ettiği polis mi?..
Üniversite rektörlerinin, profesörlerinin, TV yöneticilerinin, yazarların, sendikacıların, E. generallerin kapısına sabahın köründe dayanan polis mi?..
*
Polis deyince akla başka hangi soru geliyor?..
Cumhuriyet polisi mi?..
F tipi polis mi?..
*
ETÖ ne demek?..
Fethullahçı ve yalaka takımının kullandığı bu rumuz “Ergenekon terör örgütü” demek…
Polis ETÖ suçlamasıyla yüzlerce değerli insanımızı topladı…
Çıt çıktı mı?..
Ama polis, İstanbul’da gerçek bir teröristin kapısına dayandığı zaman ne oldu?..
Altı saat çatışma, bir vatandaşın ve bir polisin öldürülmesi, yedi yaralı…
Üniversite rektörünü terörist diye rahatça gözaltına alan polisin karşısına gerçek bir terörist çıkınca ne oluyor?..
Polise yazık oluyor…
*
Polis, İstanbul’da polis şehit eden teröristi daha önce dinliyor muydu?..
Gazetelerin yazdıklarına bakılırsa teknolojinin en son aygıtlarıyla 70 bin kişi Türkiye’de gizli gizli dinleniyormuş…
Polis kimi dinliyordu?..
Rektörü..
Profesörü..
E. generali..
Yazarı, vb…
*
Yoksa F tipi polis, Emniyet örgütünde yönetici ve egemen mi?..
Polis Ergenekon soruşturması kapsamında kazı yapıyor, toprağın altında gömülü silah ve mühimmat buluyor…
Genelkurmay Başkanı da diyor ki:
- Bu silahlar bize ait değil…
Bir de rakam veriyor:
- 1988 yılında MKE (Makine Kimya Endüstrisi) Kurumu’nun ürettiği 3300 el bombasının 300’ü orduya, 3 bini polise verildi…
O zaman akla ne geliyor?..
Şimdi bin bir propaganda, tantana ve suçlamayla keşfedilen bu silahları sakın F tipi polis toprağa gömmüş olmasın?..
*
Polisteki yönetimin ‘cemaat’, nam-ı diğer ‘Fethullahçılar’ın eline geçtiği iddiası yoğunlaşıyor…
Necati Doğru’nun Vatan gazetesinde çıkan dünkü yazısından bir alıntı:
“- Bugüne kadar yapılan 12 dalga operasyonla tutuklanan, gözaltına alınan, tutuksuz yargılanmak üzere haklarında dava açılan yaklaşık 350 kişinin arasında rektörler var. Profesörler, yazarlar, gazeteciler, parti başkanları, TV sahipleri, bilim adamları, ‘Baba beni okula gönder’ciler bulunuyor.
350 kişinin hepsinin özelliği; Cumhuriyetçi, Atatürkçü, laiklik savunucusu olmaları…
Bu 350 kişinin arasında neden ‘Cumhuriyetçi, Atatürkçü olmayan ve laikliği savunmayan bir tek kişi’ bile yok?“
*
Ve yazıyı bitirirken bir de ben sorayım:
Ergenekon pazarlaması ‘Gatakulli Fethullah’ın Amerika’daki merkezi karargâhından mı yönetiliyor?..

0 yorum:

Yorum Gönder