13 Aralık 2010 Pazartesi

KUZU BEYİNLİ


Siyasi iktidarın ileri demokrasi yaşandığını vurguladığı Türkiye, şeriatçı, faşist bir sivil darbe ile karanlıklara doğru sürüklenmektedir. Üniversite öğrencileri yaptıkları demokratik eylemler sonucunda polisin kaba gücüyle karşılaşmaktadırlar. Bu kaba güç, gencecik öğrencileri dövüyor, yerlerde çiğniyor, kolunu kırıyor, yüzlerine gaz püskürtüyor, karınlarına tekme atarak bebeklerinin düşmesine neden oluyor. İşte buna da, siyasi iktidar tarafından özgürlükler ülkesinin ileri demokrasisi adı veriliyor.
Üniversite öğrencileri, başbakanı protesto ettiği için, dayağın yanında, okuldan atılıyor ve on beş ay hapis cezasına çarptırılıyor. Bu öğrenciler terörist mi, bölücü mü, hortumcu mu? Bu öğrenciler, ülkemizin aydınlık geleceğinin, pırıl pırıl gençleridir. Her biri ailelerinin sevmeye doyamadığı, bakmaya kıyamadığı, göz bebekleridir, canlarıdır.
Güvenlik güçleri, üniversiteli öğrencilere karşı acımasızca davranmaktadır. Bu öğrenciler, polise molotofkokteyli mi attı, PKK terör örgütünün militanları gibi taşıt araçlarını mı yaktı, insanları mı öldürdü, yollara barikat mı kurdu ya da işyerlerini ateşe mi verdi? İngiltere, İtalya, Fransa, Yunanistan’da da üniversiteli gençler, paralı eğitimi protesto amacıyla ortalığı yakıp yıkıyor, polise molotofkokteyli atıyor, ancak polis öğrencilere, bizdeki gibi davranmıyor.
Gençlere uygulanan ve her geçen gün arttırılan bu şiddet, bilinçli yapılmaktadır. Aydınlıktan korkanlar ve karanlıktan beslenenler, gençliğin gücünü sindirmek için baskıya baş vurmaktadırlar. Çünkü ülkesini ve geleceğini düşünen genç beyinlerin, gelişme sürecindeyken yok edilmesi amaçlanmaktadır.
Siyasi iktidar, kendisini eleştirenlere karşı hoşgörüsüzdür. Haklarını arayan işçilerin, memurların üzerlerine su sıktırır, polislere coplatır, mahkeme kapılarında süründürür. Kendisine destek olmayan basına ve gazetecilere karşı acımasızdır, işinden attırır. Sahte belgelerle, kanıtsız olarak aydınlara, yurtseverlere zindanlarda zulüm çektirir. Parasız eğitim, insanca yaşama hakkı ve demokratik bir ülke isteyen üniversite öğrencilerine eziyet ettirir ve eğitim haklarını engeller. Gençliğin bugün üniversitelere ve fakültelere siyasi iktidarın yöneticilerini sokmamasının nedenlerini siyasi iktidar, şimdiye kadar yaptığı icraatlarında aramak zorundadır.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde katıldığı bir panelde protesto edilen AKP Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu; “Bu kadar beyinsiz öğrenci grubunu ilk kez bir arada görüyorum. Bu yumurtaları yeseler beyinlerine daha iyi gelir. Bu öğrenciler fikir üretemiyorlar” demiştir. Gençlik olaylarını bir türlü kavrayamayan ve anlama zorluğu çeken kuzu beyinliler, gençlere hakaretler yağdırmakta ve aşağılamaktadır. Siyasi iktidarın her yaptığını, gençlerin koşulsuz desteklemesini isteyen iktidar temsilcileri, gençliğin gücünün farkında değillerdir.
18 Nisan 1999 mitingi öncesinde Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a, Elazığ’da otobüs üzerinden konuştuğu sırada domates atılmıştır. Bu olayla ilgili olarak açılan soruşturma sonucunda 16 Mayıs 2001 tarihinde Yargıtay 8. Ceza Dairesi, “eylemin aşırılığa kaçan, ancak ceza yaptırımı gerektirmeyen demokratik bir tepki niteliğinde olduğu” biçiminde karar vermiştir.
Öğrenciler kilosu 10 TL’ye varan domates yerine eylemlerinde daha ucuz olan yumurta kullanmaktadırlar. Siyasi iktidarın yöneticileri ve bazı yandaşları da, öğrencilerin bu eylemlerinden paylarını almaktadırlar. Siyasi iktidar, kendilerine demokratik tepki gösterenleri, muhalefet edenleri ne zaman suçlamaktan vazgeçecek? Bu olaylara sessiz kalanlar, sıranın kendilerine geleceğini ne zaman fark edecekler?
Yoksulluğun, açlığın, sefaletin, işsizliğin, terörün ve soygunun yaşandığı Türkiye’de, ülkemizin geleceği olan gençler, öncelikle parasız eğitim hakkı için demokratik talepleri doğrultusunda mücadele etmektedirler. Gençlerimizin sorunlarına uzanan bir şefkatli el, bir aydınlık fikir olursa, gençlerin haklı mücadelesi başarıya ulaşacaktır. Gençlerimizin bu örgütlü direnişini herkes örnek almalıdır. Başarının ancak örgütlü mücadeleyle kazanılacağı unutulmamalıdır.

SUAY KARAMAN

0 yorum:

Yorum Gönder