9 Aralık 2010 Perşembe

Yoksa Öldü mü İnsan?..


Sabah erkenden televizyona dokundum..
Savaş!..
Bir yandan çay içip tereyağı ekmek yiyerek öte yandan savaşı seyretmek, Küreselleşme süreci teknolojisinden insana bir armağan mı?..
Uçak gemileri, füzeler, yerinden yurdundan olup yollara dökülmüş göçmenler, duygusuz televizyon sunucuları, ölümle burun buruna yoksul insanlar…
TV sunucusu, uzmana soruyor:
- Savaşın zamanlaması nasıl?..
- Tam zamanı!..
*
Tam zamanı mı?..
Baharın eli kulağında, ağaçlara su yürüyor, havada bir kuş kanat çırpıyor…
Cahit Külebi’nin şiirindeki gibi:
“Havalar güzel gidiyor
Sen de çiçek açtın erkenden
Küçük zerdali ağacım,
Aklın ermeden.
…………
Kar yine başladı yağmaya
Küçük zerdali ağacım
Ne soran ne arayan bulunur
İnsan naçar kalmaya”
Televizyondaki füzeler, patlamalar, bombalar, tanklar, silahlar…
Küreselleşme sürecinde televizyonun başında çay içerken tereyağlı ekmek yiyip savaşı izleyen günümüzün insanı utanmıyor.
*
Oktay Rifat’ın şiiri:
“Ekmek dizimde
Yıldızlar uzakta ta uzakta
Ekmek yiyorum yıldızlara bakarak
Öyle dalmışım ki sormayın
Bazen şaşırıp ekmek yerine
Yıldız yiyorum”
Sen şu insanın düşkünlüğüne bak!.. Sanki TV’de futbol maçı izler gibiyiz…
Oktay Rifat’tan bir şiir daha:
“Uçaklar gelecekmiş
Korkum yok benim
Kâğıt gemilerim
Kurşun askerlerim hazır
Hem bunlar bozulursa
Babam yenilerini alır”
*
‘Küreselleşme’ yoksul Ortadoğu insanına savaşı taşıdı; şimdi televizyonun başında çayımızı yudumlarken bir de Cahit Irgat’ı okuyalım:
“Sen ölmüşsün, ölmüşsün
Tabancasız, tüfeksiz,
Sen ölmüşsün çocuğum,
Evsiz barksız ekmeksiz.
Şarkılarım denizdendir, güldendir
Şarkılarım insandandır çocuğum
Çamurdandır, hamurdandır, sudandır,
Mayadandır, ekmektendir, sendendir.
Kaderindir yaşayan,
Sen ölmüşsün çocuğum.”
*
Eskiden savaş bilinçsiz körlerin kavgasıydı; oysa 21’inci yüzyılın küresel savaşı kör kör parmağım gözüne, artık herkes cinayetin gerekçesini biliyor.
Peki, insanlığın yoksula karşı petrol savaşını televizyondan izlemesi çağdaş uygarlık mı?..
Yoksa öldü mü insan?..

0 yorum:

Yorum Gönder