24 Ocak 2011 Pazartesi

Bayram Mahrem...


Bizim kuşağın belleğine Ahmet Muhip’in ilginç bir bayram şiiri musallat olmuştur, çekiminin sıcaklığıyla söylenişindeki kolaylığa diyecek yoktur...
“Bugün bayram..
Bayram bize mahrem..
Sultanım biçarem..
Doldur içelim..”
Neden anımsadım bu şiiri?..
Bir çağrışımla:
“Bayram bize mahrem..”
Yalnız bize mi?..
*
Bayramın ikinci günü gazeteleri açtım, her yıl yinelenen trajedi yine kaçınılmaz biçimde sahneye konmuş...
Koca kent kan revan içinde...
Gökdelen, apartman ve bankaların göğe yükselen kuleleri, ana caddeleri, koskoca alışveriş merkezleri, metro istasyonları...
Derken şehir bayramda yine mezbahaya döndü...
Gazetelerde ve televizyonlarda koca salhanenin acıklı güldürüsü sergileniyor...
Kaç yıldır izlediğimiz kanlı filmin son gösterimi...
Evet, “Bayram bize mahrem...”
*
Bizim çocukluğumuzun ve gençliğimizin bayramları böyle değildiler...
Müslümanlığın gözlerden uzak, alçak gönüllü adabı ve görenekleri kapsamında, kurban alışverişi ve kesimi gerçek dindarları tedirgin edecek, çocukları korkutup ürkütecek kabalıkla görgüsüzlükten soyutlanmış bir sakin saygı ortamında gerçekleştirilirdi...
Peki, ne oldu?..
Ne olduğu gazetelerdeki başlıklardan yansıyor...
“Her yerde kan var..”
“Eziyet..”
“Vahşet..”
Vesaire...
*
Ne var ki hiç yakınmayalım; bu tür Kurban Bayramı politikada İslamcılığın ve iktidara tırmanan dinciliğin dışavurumunu sergileyen bir “hayat üslubu”nu yansıtıyor...
Alt katmanların yoksullaşıp “sadaka”ya fit olması, üst katmanlara tırmanmak yolunda hırslananların kutsal Müslümanlığı kullanmasıyla biçimlenen Kurban Bayramı’nda koca kentlerin kan revan içinde kalmasına şaşılmaz...
Dincilikle parasalcılık ve sadakacılık kutsal bayramlarımızın da içeriğine ve ruhuna işledi...
*
Şiir tekerlemesini yineleyelim:
“Bugün bayram..
Bayram bize mahrem..
Sultanım biçarem..
Doldur içelim..”
Ya ikinci bölüm nasıldı?..
“Ben aşkınla şad..
Sen sineler kuşat..
Devir cumhuriyet..
Doldur içelim..”
Gerçekten devir cumhuriyet mi?..
Eski deyişle ‘sureta’ öyle...
İslamcılık hırsıyla hayatımızı çirkinleştirdiğimizi anlamaya başladığımızda dilerim iş işten geçmiş olmasın...
Bayramı bayramlaştırmak yerine mezbahalaştırmak akıl kârı mı?..

İlhan Selçuk

0 yorum:

Yorum Gönder