22 Ocak 2011 Cumartesi

Rakamlar konuşuyor -Emin Çölaşan


SEVGİLİ okuyucularım, bugünkü yazım biraz sayılarla dolu olacak. Önce şunu biliniz: Aşağıda vereceğim rakamlann tamamı, devlet kurumlannın resmi verileridir. Hazine Müsteşarlığı, SGK, Merkez Bankası, Türkiye istatistik Kurumu (TÜİK) ve Adalet Bakanlığı.
Bu rakamlan okuyunca, AKP iktidarı döneminde ülkemizin ne duruma geldiğini görecek, hatta kendi durumunuzu bile izleme olanağı bulacaksınız. (Rakamlan yuvarlayarak veriyorum.)
Acaba memur emeklilerinin satın alma gücü nasıl erimiş?

- Ortalama memur emekli aylığı ile 2005te 62 kilo dana eti alınırken bu rakam 2010 Kasım ayında 43 kiloya indi. Aynı dönemde tavuk eti 271 kilodan 205′e, beyaz peynir 155 kilodan 79′a, tereyağ 66 kilodan 59′a geriledi. Aynı maaşla 2005 yılında aynı ilaçtan 214 kutu alınırken, bu rakam 142 kutuya düştü.
Ekmek 613 kilodan 513 kiloya, makarna 657 kilodan 560 kiloya geriledi. Pirinç 277 kilo iken 234′e düştü.
Memur böyle de, SGK emeklilerinin durumu nasıl?
- Ortalama işçi emekli aylığı ile 2005 yılında 42 kilo dana eti almıyordu, şimdi 31 kilo oldu. Koyun eti 47′den 30 kiloya, tavuk eti 185 kilodan 149a, beyaz peynir 106′dan 57 kiloya kadar indi.
Aynı dönemde SGK emekli aylığı ile 146 kutu ilaç alınırken, bu rakam 2010 Kasım ayında 103 kutu oldu. 189 kilo pirinç alınırken şimdi 170 kilo almıyor. Ekmek ise 418 kilodan 383e geriledi.
- Ortalama memur emekli aylığı aynı dönemde yüzde 44 arttı, buna karşın gıda fiyatları yüzde 69, elektrik ve yakıt fiyatları yüzde 69, su yüzde 77 artış gösterdi.
- AKP döneminde motorin litre fiyatı yüzde 149 artta. Dolar bazında artış yüzde 169.
- Benzin fiyatlarındaki artış ise yüzde 131.
- Türkiye genelinde 2003 yılında (AKP iktidar olduktan hemen sonra) ortalama ekmek fiyatı bir lira idi. Kasım 2010 itibariyle iki lira on kuruş. Artış yüzde 100′den fazla.
Peki vatandaşın ekonomik durumu nasıl? Onun da yanıtı istatistiklerde yer alıyor:
- AKP döneminde icra dosyalarında çok hızlı bir patlama yaşanıyor. 2001 krizinden çıkıldığında 10 milyon olan icra dosyası sayısı 2010 yılında 18 milyona ulaştı.
- Geliri yetmeyen ve bu nedenle borcunu ödeyemeyenlerin sayısı da büyük hızla artış gösterdi. Tüketici kredisi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyip kara listeye alınanların sayısı 2005 yılında sadece 10 bin kişi idi. 2009 yılında bu rakam 798 bin oldu. Ekim 2010 itibariyle ise 2 milyon 168 bin’e yükseldi.
- Tüketicilerin zamanında ödeyemedikleri için bankalar tarafından takibe alman borçlarının tutarı 2002de, AKP iktidara geldiği zaman 106 milyon lira idi. 2009 yılında ise 8 milyar 300 milyon liraya yükseldi.
- Bankalara tüketici borcu olan vatandaş sayısındaki artış da korkunç. 2002 yılında bankalara bir milyon 655 bin kişinin kredi borcu vardı. Eylül 2010 itibariyle bu rakam 10 milyon 388 bin’e yükseldi.
- AKP döneminde vatandaşın borçları, gelirlerinden çok daha yüksek oranda artış gösterdi. Bu borçlar 2002de harcanabilir gelirlerinin ortalama yüzde 7′si idi. Eylül 2010 itibariyle yüzde 43 oldu.
- AKP döneminde bir başka patlama, vatandaşların borçları. Bankalara olan tüketici kredisi ve kredi kartı borçları 2002de 6.5 milyar lira iken, aralık 2010 itibariyle 170 milyar liraya erişti. Vatandasın borcu son sekiz yılda yüzde 2.500 arttı.
- Protesto edilen senetlerin tutarında da patlama oldu. 2002 yılında 816 milyon lira olan protesto edilen senetlerin tutarı, 2009da 7 milyar 771 milyon lira. Artış yüzde 852.
- Zamanında ödenmediği için protesto edilen senet sayısı 2002 yılında 498 bin iken, ekim 2010 itibariyle bir milyon oldu.
- 2003 yılında, AKP iktidarıyla birlikte verilen karşılıksız çeklerin parasal tutarı 2 milyar 204 milyon lira iken, 2009da 17 milyar 681 milyon lira oldu. Yedi yılda artış yüzde 702.
Karşılıksız çek sayışma bakalım. 2002′de 743 bin çek karşılıksız çıkb. 2009da bu sayı 1 milyon 911 bine ulaştı. Artiş oranı yüzde 157
Acaba dış ticaret ne durumda?
- Sıcak para ve kara para girişleri nedeniyle lira değerlendi, ithalat patladı ve dış ticaret açığı rekor düzeye çıktı. 2002′de 15.5 milyar dolar olan yıllık dış ticaret açığımız 2010 ekim ayı itibariyle 64 milyar dolara yükseldi. Giderek artıyor.
Ülkemizin soyulmasına nasıl göz yumduklannın bir başka somut göstergesi:
- 2002 ydı sonunda, AKP’nin iktidar olmasıyla birlikte Türkiye’ye yurtdışından getirilip IMKB’den hisse senetleri alan sıcak ve kara paralar, sekiz yılda sahiplerine dolar bazında tam yüzde 600 getiri sağladı. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle avanta bir kazanç olamazdı.
- Cari işlemler açığı, yurtdışından yüksek kazanç için gelen sıcak ve kara para çarkıyla döndürüldü. Bu para gelsin ve çark dönsün diye, Türkiye sıcak ve kara paraya çok yüksek miktarda kazanç sağladı. 2002 yılında 6 milyar 600 milyon dolar olan sıcak ve kara para öylesine kazandı ve ülkemizi öylesine soydu ki, Kasım 2010 itibariyle 119 milyar dolara ulaştı.
- Aynı dönemde cari işlemler açığı tam 70 kat büyüdü. 2002′de 626 milyon dolar iken 2010 yılında 45 milyar dolar oldu.
Bir de işsizlik sorununa bakalım.
- Türkiye’de iş aramadığı için işsiz sayılmayan büyük bir kitle var. TÜİK, iş bulamadığı için iş aramayanları işsiz saymıyor. Gerçek işsiz sayısı şu anda
5 milyon dolaylarında.
Peki borçlanma durumumuz nasıl?
- Kamu ve özel sektörün dış borçlarından oluşan Türkiye’nin toplam dış borçları, AKP döneminde hızla büyüdü. Toplam dış borcumuz 2002de 129 milyar dolar idi. Haziran 2010da 459 milyar dolara yükseldi. Kuruluşunda Osmanlı’nın tüm dış borçlarını bile ödeyen Türkiye Cumhuriyeti, 79 yılda yaptığı toplam borçtan çok daha fazlasını AKP döneminde yapmayı başardı!
- Cumhuriyet döneminde ortalama 3.600 lira olan kişi basma düşen kamu borcu, AKP döneminde 6.324 liraya yükseldi.
Peki cezaevlerinde durum nasıl?
2004′te tutuklu ve hükümlü sayısı 58 bin iken, 2010 yılında 121 bin’e yükseldi. Peki ne oldu da bu iki kat artış ortaya çıkb? Açıklaması yukarıda verdiğim rakamlarda!
Sevgili okuyuculanm, buraya kadar olan bölümde sizlere verdiğim bilgilerin tümü, devletin resmi rakamlarından derlenmiştir. Burada ayrıntılara girmedim, sizleri rakamlarla daha fazla boğmak istemedim. Ama yine de, epeyce rakamlı bir yazı oldu ama başka çarem yoktu. Ancak Türkiye’de biz ne yazık ki bunları hiç tartışmıyoruz.
Sekiz yıllık AKP iktidarının ekonomide ve dolayısıyla 70 milyon insanımızın üzerinde yarattığı ekonomik ve sosyal tablo işte böyle. Bu işin sıkıntısını milyonlarca insanımız yaşarken, AKP’nin adamı ve yandaşı olan bir kesim köşeyi döndü, malı götürdü.

Tüm ulusal varlıklarımız yabancılara, eşe dosta, yerli ve yabancı işbirlikçilere peşkeş çekildi… Milletimiz zora koşulurken, ülkemiz işte böyle yönetildi.
Evet, nereden nereye!.. Bu tabloyu lütfen unutmayın!


Emin Çöleşan

0 yorum:

Yorum Gönder