BİZİMKİLER (Allah selamet versin!) okumadan âlim, yazmadan kâtiptir. Yıllar önce, buradan yola çıkmış ve İstanbul Dükalığı’nı kastederek “Bunların adı önce şaire, romancıya, yazara çıkar, sonra bir şeyler yazarlar!” demiştim, dalga geçerek.
Osmanlıperest köşemenler, televizyon münazaracıları ve aynı familyadan başkaları da o hesap! Fatih, Yavuz ve Muhteşem Kanuni’den başkasını ata olarak kabul etmiyorlar. Oysa Timur’a esir düşen II. Beyazıt var, Sarhoş Sarı II. Selim var; beş erkek kardeşini boğduran III. Murad, bütün erkek kardeşlerini öldürten III. Mehmet var; Deli I. Mustafa ve Deli I. İbrahim var. Bunları ve öteki padişahları, Vahidettin hariç, nedense ata yerine koymazlar.
LİBERAL ALAY SANCAĞI
Okullarda okutulan toplumsal ve ekonomik tarih değil, uygarlık tarihi de değil. Tarım, sanayi ve teknoloji tarihi hiç değil. Varsa yoksa fetihler. Oysa 13-20. yüzyıl arasında Avrupa ile Osmanlı dünyası arasında bir bilim ve teknik bulgular karşılaştırması yapılsa, Osmanlı’nın göz kamaştırıcı sefaleti ortaya çıkmaz mı?
Cumhuriyet’e karşı Osmanlı mavrası 1980’lerde başladı. Daha önce, Osmanlı düzenini Marksizm’e ve Cumhuriyet’e karşı çıkaran “Devlet Ana” yazarı Kemal Tahir ve “Türkiye’de sağ soldadır, sol da sağda!” buyurarak bütün ekonomi ve siyaset bilim kuramlarını altüst(!) eden İdris Küçükömer de vardı ama bunları öne sürmek için belli bir bilgi birikimi gerekirdi. Şimdi “liberal” alay sancağı altında nam salan zevatın büyük bir bölümü, sırasıyla Marksist, Maocu, Filistinci, Humeynici olmuşlar ve o yıllarda Neo Osmanlıcılığa geçmişlerdi. Bunun üzerine “The New Otoman Co.” başlıklı bir yazı yazmış, Gösteri Dergisi’nin Mart 1993 sayısında yayınlamıştım. Söz konusu yazı, şimdi, “Mahşerin Üç Kitabı”nda (Doğan Kitap, s. 170) okunabilir.
Amaçları, Osmanlı dönemini güllük gülistanlık göstermek ve Cumhuriyet cehennemi(!) ile yüzleşmek idi. Ben de istediklerini yapmış, kendilerini Osmanlı düzeni ile yüzleştirmiş idim.
HALK AÇLIKTAN OT YEDİ
Osmanlı dönemi bir cennet mi yoksa cehennem miydi? Osmanlı devleti toplumu, düzeni, kurum ve kuruluşları ile çağının çağdaşı mıydı? Osmanlı saltanatı döneminde, ikinci anayurt olan Anadolu ne durumda idi? Bu konuda, benim bildiğim, doğru dürüst el kitabı çok az. Olanlar da okunmuyor. Millet, Muhteşem Süleyman ve öteki sultanların aşklarına meraklı. Bu nedenle, biri çıkıp Kanuni’nin muhteşem döneminde halkın açlıktan ot yediğini yazdığı zaman, öfkeleniyorlar.
Millet artık turizme merak sardı. Paris’e, Venedik’e, Bruges’e, Viyana’ya, Prag’a, Krakov’a, Varşova’ya gidiyor. Gittikleri yerlerde 13-14-15. yüzyıllardan kalma halk mahalleleri görüyorlar. Çok daha küçük kent ve kasabalara gitseler, belli bir kent anlayışına göre yapılmış mahalleler de görürler. Anadolu’nun hangi kentinde ve kasabasında bu yüzyıllardan kalma mahalleler var? Bunun cevabını Çetin Yetkin’in üç ciltlik iktidara karşı “Türk Direniş ve Devrimleri” (Otopsi Yayınları) adlı yapıtında bulabilirsiniz. Kitaplar elbette kentçilik ve mimari üzerine değil. Anadolu halkı neden kentler kuramamış, sivil mimari yaratamamış, bunun siyasal, ekonomik ve toplumsal nedenleri üzerine. Çünkü Türk, Osmanlı’ya durmadan isyan etmek zorunda kalmış, yaptığı evi de Osmanlı yakıp yıkmış!
0 yorum:
Yorum Gönder