2 Şubat 2011 Çarşamba

Cemal Nasır’sız ayaklanmaya, “Halk Devrimi” denir mi?

Ağzı olan konuşuyor, elini ensesine atan masabaşında yazıyor: “Mısır’da halk devrimi”, “Baskıcı rejimlerin sonu geliyor.”, “İsrail Mübarek’i destekliyor, demek ki Mısır’da devrim oluyor.”, kusura bakmasınlar ama en ahmakçası da “Mısır’da yaşanan devrim dalgası Türkiye’yi bile etkileyecek ve baskıcı politikaları yüzünden Tayyip Erdoğan’da devrilecek” fikri. Hangi devrim dalgası? Mısır’da devrim mi oluyor yoksa “kendimize AKP’yi örnek alıyoruz” diyenler mi iktidar oluyor? AKP’den ders almak için Türkiye’ye giden uçaktan Mısır istihbaratı tarafından indirilen müslüman kardeşler iktidar mı oluyor? Sırbistan, Ukrayna ve Gürcistan’da faaliyet gösteren Soros Çocukları Otpor’un amblemlerini taşıyan 6 Nisan örgütü mü halk devrimi yapıyor. Ne yani AKP bir halk devrimi miydi, Yugoslavya’nın parçalanması bir halk devrimi miydi, Ukrayna’nın NATO’ya bağlanması projesi, Gürcistan’ın parçalanması bir halk devrimi mi, Mısır’da Nobel ödüllü adamı Devlet Başkanı yapmak halk devrimi mi? Hadi yapmayın n’olur ya yapmayın.
HALK CUMHURİYET MİTİNGLERİNDEYDİ
Halk devrim yaparsa, kendisini bağımsız yapan lidere, bayrağa ve kurtuluş savaşına sahip çıkar. Halk harekete geçince sözde değil özde bayrak taşır, herkesin elinde ülkesinin bağımsızlık bayrağı olur, herkes devrimci liderine sahip çıkar O’nun fikirlerini savunur. Evet böyle mitinglere halk mitingi denir ama halk devrimi için sadece mitingilerde toplanmak da yetmez, program gerekir, devrimci kadrolar iktidara taşınmalıdır. Evet ya bizim Cumhuriyet Mitinglerimizde halk vardı, devrimciydi, devrimin bayrağını ve devrimin liderinin resimlerini taşıyordu ama devrimci programını oluşturamadığı için “devrim” i yapamadı.
O ZAMAN SİZE MÜMTAZER TÜRKÖNE ANLATSIN
Hadi ben bizim oğlanım diyelim, diyelim ki Baas Hareketi’ni destekleyen son Bağlantısızcılardan, son dinazorlardan biriyim de o yüzden Mısır’daki olaylara duygusal yaklaşıyorum. O zaman Mısır’da “halk devrimi” oluyor diyenlere Zaman gazetesinde 1 Şubat 2011′de yayımlanan yazısıyla Mümtazer Türköne anlatsın… Bakın ne diyor Fethullah’ın kalemşörü: “(…) Hatırlayalım 27 Mayıs darbesi, doğrudan Mısır’daki Genç Subaylar örnek alınarak yapıldı. Bizim 27 Mayısçılarımız da Baasçılığı benimsedi. Bugün Silivri’de yargılanan Ergenekon örgütünün ideolojisi de Baasçılıktı. Baasçılık, askerî cuntaların biraz sosyalist, biraz ulusalcı fikirlerle toplumdaki azınlıklardan destek alarak oluşturdukları ideolojinin ve kurdukları düzenin adı. (…) Baasçılık Türkiye’de uzun ömürlü olmadı, sadece arada nükseden askerî cuntalar ve İlhan Selçuk gibi Baasçılığın ideologları eliyle gündemde tutuldu. Ama Ortadoğu’da çok uzun ömürlü oldu. 30 yıldır Mısır’ı yöneten Hüsnü Mübarek, Nasır’la başlayıp, Enver Sedat’la devam eden bu Baas geleneğinin son temsilcisi.”

MESELE BAĞIMSIZLIK FİKRİNİ YOK ETME MESELESİDİR?

Mübarek bağımsızlık sevdalısı bir adam değil elbet hatta Amerikancı denebilir ama Nasır’ın partisinin son başkanı. Mısır’da bırakın devrimi, devrimci lider Nasır’ın resmi bile yok. İsrail karşıtlığı diyenler, Nasır’dan büyük İsrail karşıtı mı var? Mısır’daki gösterilerde Nasır resimleri var mı? Tam tersine Nasır’ın Bağımsızlıkçı Baas fikrini yok etmeye, tamamen tarihe gömmeye çalışılıyor görmüyor musunuz? Unuttuysanız hatırlatalım bakın kimdi bugün Mısır’da resimleri taşınmayan, karşı devrimcilerin yok etmeye çalıştığı Nasır…
DEVRİMCİ GENÇ SUBAY
1956′dan 1970′e kadar Mısır cumhurbaşkanı olan Nasır ülkesinde krallığa son veren hareketin önderliğini yap­mıştır. İskenderiye’de bir posta memurunun oğlu olarak dünyaya geldi. Asıl adı Cemal Abdünnâsır’dır. Kahire’deki askeri akademi­de öğrenim gördü. Mısır ordusunda subay olduğu sıralarda, amacı Mısır’da ulusal bilinci geliştirmek ve ülkedeki İngiliz egemenliğine son vermek olan gizli Özgür Subaylar Örgütü’nün kurulmasında önemli rol oynadı. 1948′de İsrail’e karşı savaşan Filistinliler’in saflarında dövüştü. 1952′de Özgür Subaylar Örgütü, Kral Faruk’u devirdi. Nasır, yeni Mısır yönetiminin belirleyici tek kişisi duru­muna geldi. 1956′da Mısır cumhurbaşkanlığı­na seçildi.
MUZAFFER KOMUTAN NASIR
Nasır, cumhurbaşkanlığı sırasında ülkede bir dizi devrime girişti. İşe toprak reformuyla başladı. Assuan’da kurulacak olan baraj için ABD ve İngiltere daha önce söz vermiş oldukları krediyi vermeyeceklerini açıklayın­ca 1956′da, o zamana kadar İngiliz deneti­minde olan Süveyş Kanalı’nı kamulaştırdı. Bunun üzerine İngiltere, Fransa ve İsrail Mısır’a karşı ortak bir askeri harekâta girişti. Süveyş’in kamulaştırılmasını öbür İngiliz ve Fransız şirketlerinin kamulaştırılması izledi. İsrail, Mısır’a saldırdı. İngiliz ve Fransız hava kuvvetleri Mısır hava alanlarını bombaladı. Bunalım Birleşmiş Milletler’in Süveyş Kanalı’ nın denetimini Mısır’a bırakma kararıyla sona erdi. Nasır elde ettiği bu başarıyla gücünü pekiştirdi. Arap dünyasında bağımsızlık mü­cadelesinin önderi olarak benimsendi . Mısır ve Suriye, 1967′de Altı Gün Savaşı olarak da bilinen Üçüncü Arap-İsrail Savaşı’nda yenilgiye uğ­radı. Bu yenil­giden sonra Nasır istifa etmek istediyse de, halk buna razı olmadı. Nasır ölünceye kadar Mısır cumhurbaşkanı olarak görev yaptı.

BAĞIMSIZLIK ÖNDERİ

NATO ve Varşova Paktı’na girmeyen Nasır ılımlı bir dış siyaset izlemeye özen göstererek “bağlantısızlar” hareketi içinde yer aldı. Bağ­lantısız ülkelerin ilkeleri, barış içinde bir arada yaşamayı temel alan bağımsızlık, askeri ittifaklara girmeme, yabancı güçlere kendi topraklarında üs vermeme ve ulusal kurtuluş savaşlarını desteklemekti.

TEOMAN ALİLİ

0 yorum:

Yorum Gönder