29 Nisan 2011 Cuma

FETTULLAH GÜLEN NUR ile NAKŞÎ CEMAATİNE TUZAK MI KURDU? - ERDAL SARIZEYBEK

FETTULLAH GÜLEN NUR ile NAKŞÎ CEMAATİNE TUZAK MI KURDU?

Baştan söyleyelim, bizim tüm inanç farklılıklarına saygımız vardır, amacımız kimseyi, kim cemaati eleştirmek değildir.
Ancak sorulan soruda ciddiyiz ve yeniden soruyoruz; Nur cemaatinden olan Fettullah Gülen Hocaefendi, Nur ve Nakşibendî cemaatine ve ona bağlı kardeşlerimize tuzak mı kurdu?
Bu soruyu neden sorduk?
Çünkü bu işte bir iş var, Gülen cemaatinin destekleyip iktidara taşıdığı AKP siyasetinin temel taşları Nur tarikatından değil, Halid-i Bağdadi Nakşî cemaatindendir, ABDULLAH Gül gibi, Recep Tayyip Erdoğan gibi, Bülent Arınç gibi.
Nur cemaatinin Bediuzzeman’ı Said-i Nursi, Nakşibendî Piri ise Buhara’da doğan ve Türk soyundan gelen Muhammed Bahaüddin Nakşibend’dir. Osmanlı İmparatorluğu’nun da resmi tarikatı olan Nakşibendîlik zaman içerisinde ve Mevlanalar eliyle değişime uğramış, Osmanlı’nın son dönemlerinde Iraklı bir Kürt olan Mevlana Halid-i Bağdadi eliyle, Nakşibendîlik “HALİDİLİK KOLU” adı ile tüm Anadolu’ya yayılmıştır.
Günümüzde Fettullah Gülen ve cemaati Nurcu, O’nu destekleyenlerin birçoğu ise Nakşî cemaatindendir.Öyle ya AKP siyasetini destekliyorsanız ve bu destekle AKP’yi iktidar yapıyorsanız, AKP’nin izlediği iç ve dış siyasetin, sizin de dünyaya ve Türkiye’ye bakış açınızla bir olması gerekmektedir.
Bu durumda Nur ve Nakşî cemaatinden olan kardeşlerimizin öz be öz siyasetinin, AKP’nin izlediği siyasetle örtüşmesi gerekmektedir.
Peki, öyle midir?
Yani AKP siyaseti, bizim Nurcu ve Nakşî kardeşlerimizin siyaseti midir? Bunu nasıl anlayacağız? AKP’nin son dokuz yılda izlediği siyaset nedir ve bu siyaset bizim kardeşlerimizin siyaseti olabilir mi?
Bunu anlayabilmek için şu iki soruya cevap bulmamız şarttır:
SORU 1:
SORU 2: AKP’nin temel taşlarından olanların bağlı olduğu “Nakşibendiyye-i Haliddiyye” cemaatinin Halifesi Halid-i Bağdadi’nin son iki yüzyılda izlediği siyaset, Nurcu ve Nakşibendî kardeşlerimizin siyaseti olabilir mi?
Bu iki soruya doğru bir cevap bulabilirsek, Fettullah Gülen Hocaefendi’nin hem Nurcu hem de Nakşibendî kardeşlerimizin temiz din duygularını suistimal edip etmediği de ortaya çıkmış olacaktır.Türkiye kardeş kavgasının eşiğine getirilmiştir. Habur açılımıyla PKK’ya halk desteği verilmiş, bunun sonucunda Türkiye bir ayaklanma tehdidiyle karşı karşıya getirilmiştir.
2. Türkiye Halkı Türk- Kürt diye, Alevi-Sünni diye ayrıştırılmaya başlanmıştır. Bildiğiniz üzere, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Halkı’na Türk Milleti denir. Bir olan bir millet, bir olan bir bayrak, bir olan dil, bir olan vatan ikiye bölünme tehdidi ile karşı karşıya getirilmiştir. Binlerce yıldır kardeş olan insanlarımız ayrıştırılamadığı için çatışma riskiyle başa başa kalmıştır.
3. Ülkemizin kaynak yönetimi ve ekonomi yönetimi yabancıların kontrolüne geçmiştir. Özelleştirme ve yabancı sermaye laflarıyla Türkiye’nin yer üstü ve yer altı kaynaklarının birçoğu, kendisine Haçlı Ordusu ya da Bizans’ın çocukları denilen Hıristiyanlara satılmıştır.
4. Dinler arası diyalog laflarıyla kiliseler açılmış, adına Misyonerlik denilen Anadolu’da Hıristiyanlık çalışmaları almış başını gitmiştir. Misyonerlik üzerine akademik çalışma yapan aydınlarımız dahi, Prof. Dr. Zekeriya Beyaz gibi, kod adı Ergenekon olan bir soruşturmaya konu edilmiş ve evleri aranmıştır.
5. Zeki ve fakir çocuklarımız birer birer elimizden alınmakta ve zihin yapıları değiştirilmeye çalışılmaktadır, Osmanlı’da bunun adı devşirmedir.
6. İnsanlarımız yabancı bankalar eliyle borçlandırılmış, çiftçinin EGE ve Trakya’daki toprakları yabancı bankaların ipoteği altına girmiştir.
7. İnsanlarımız gittikçe yoksullaşmakta ve nefes alamaz hale getirilerek gerçeği görmesi engellenmektedir.
Önce ilk soruya cevap bulmaya çalışalım…
AKP’nin son dokuz yılda izlediği siyaset nedir ve bu siyaset bizim kardeşlerimizin siyaseti olabilir mi?
Bakın AKP’nin izlediği dokuz yıllık iç siyasetin sonucuna:
1.
Siz de biraz düşünürseniz, tarafsız gözle, vicdanınızla baş başa kalarak, sağduyunuz sesini dinleyerek düşünürseniz, bu saydıklarımın üç beş katı ilaveler yapabilirsiniz, hem de daha kara bir tablo çizebilirsiniz…
Gelelim dış siyasetine AKP’nin…
Bu dış siyaseti net ve açıkgözle görebilmek için soru soralım ve birlikte cevap verelim:
Soru: Kıbrıs’ı Rumlara verelim mi? , ama AKP, 2004 yılında AB ile anlaşma imzaladı ve Kıbrıs Rum Kesimi’ni devlet olarak tanıdı.
HAYIR
Soru: Barzani’ye Kürt Devleti kuralım mı? ama AKP, Barzani’yi tanıdı ve O’na yatırım yapıyor.

Soru: Kerkük’ü ve petrollerini Barzani’ye verelim mi?
ama AKP, Barzani’nin Kerkük’ü işgaline razı oldu.
HAYIR,
HAYIR,
Soru: İsrail’in Gazze’deki katliamlarına göz yumalım mı? , ama AKP, Mavi Marmara Olayı ile İsrail’e göz yumdu.
HAYIR
Soru: Azerbaycan’ı Ermenilerin insafına terk edelim mi?, ama AKP, Ermenilerle İsviçre’de anlaşma imzaladı, üstelik “Türkler soykırım yapmadı” demenin suç sayıldığı İsviçre’de.
HAYIR
Sizin de yürekten HAYIR dediğiniz bu soruların tamamına AKP siyaseti EVET diyor ve bu yolda yürüyor, bunu görmememiz için hepimizin kör olması gerek…
Başta sorduğumuz soruya dönelim, soru neydi: AKP’nin son dokuz yılda izlediği siyaset nedir ve bu siyaset bizim kardeşlerimizin siyaseti olabilir mi?
Bu siyaset bizim olamaz kardeşlerim, çünkü bizim kardeşlerimiz vatanını satmaz ve çocuklarını ateşe atmaz, ama AKP satıyor ve atıyor, bu yüzden bu siyaset bizim olamaz,
Fettullah Gülen Hocaefendi bu siyaseti desteklese de, bizim kardeşlerimiz bu siyaseti desteklemez artık, destekleyemez!
En başta, buna hakkı yok, bu vebalin altından kimse kalkamaz, öbür dünyada, Allah’ın huzurunda kimse bunun hesabını veremez. Unutmayınız ki baş başa kalacağız hesap günü ve o gün kimse yanımızda olmayacak, herkes yaptıklarının hesabını verecek…
Gelelim ikinci soruya…
AKP’nin temel taşlarından olanların bağlı olduğu “Nakşibendiyye-i Haliddiyye” cemaatinin Halifesi Halid-i Bağdadi’nin son iki yüzyılda izlediği siyaset, Nurcu ve Nakşibendi kardeşlerimizin siyaseti olabilir mi?
Bir bakalım şu siyasete…
Mevlana Halid-i Bağdadi’nin Türkiye’de en önemli Halifesi Seyit Taha Hazretleridir, Şemdinli Bağlar Köyü’nden. Amacı da Anadolu’dan bir parça koparıp Kürt devleti kurmaktır ama başaramamıştır, isyancı olmasına karşın din alimi olduğu için Halife Padişah O’nu asmamış, sürgüne göndermiştir.
Seyit Taha’nın oğlu Şeyh Ubeydullah, Osmanlı Halife Padişahı’na, 1880’de, ilk başkaldırmış isyancıdır.
Şeyh Ubeydullah’ın oğlu Seyit Abdulkadir, Osmanlı devletinde ilk Kürtçü dernekleri kuran kişidir, 1908 Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti, 1918 Kürt Teali Cemiyeti. 1921’de Halife Padişah henüz makamındadır ve Müslümanların Halifesidir. Seyit Abdulkadir de, tıpkı babası gibi, bir Kürt devleti kurmak için 1921’de Koçgiri’de ayaklanma çıkarmıştır. Ne Halife Padişah ne de Mustafa Kemal’in Askerleri O’nu asmıştır, bir din alimi olduğu için affedilmiştir.
Ama Seyit Abdulkadir boş durmamış, 1924’te Hıristiyan Nesturilerle bir olup, yanına da Halid-i Nakşi Şeyhi Kürt Ahmet’i alıp yine devlete isyan etmiştir. Bu da yetmemiş, yabancılarla işbirliği yaparak 1925’te Şeyh Sait ile birlikte yine devlete karşı isyan da bulunmuştur.
Mevlana Halid-i Bağdadi’nin Halife ve müritleri yabancılarla işbirliği yaparak 1930’da Ağrı isyanlarını, 1938’de de Tunceli isyanlarını çıkararak bir Kürt devleti peşinde koşmuş, onların yüzünden Musul ve Kerkük elimizden gitmiştir.
AKP siyasetinin başı çekenleri Mevlana Halid-i Bağdadi’nin müritleri olup Nakşibendiyye-i Halidiyye kolundandır ve Fettullah Gülen Hocaefendi bu kişilerin son iki yüzyıldır süregelen siyasetine destek vermektedir.
Şimdi soruyorum sizlere:
Vatanın birlik ve bütünlüğünden yana olanlar, Türk Bayrağı altında bağımsız ve özgür yaşamak istiyorum diyenler, ister Nakşî olsun ister Nurcu olsun, bu siyasete destek verir mi?
Bu yüzden ilk baştaki soruyu sormuştum sizlere:
FETTULLAH GÜLEN Hocaefendi, ABD-AB ve İsrail’le işbirliği yaparak, NUR ile NAKŞİ CEMAATİNE TUZAK KURDU MU” diye.
Bu siyaseti değiştirmek istiyorsanız, yeter ki oy vereceğiniz parti yüzde on’u aşsın, yüzde on’u aşmayacağını düşünüyorsanız o partiye oy vermeyin, “ülkem ve vatanım” için diyorsanız, sadece bu seçimde oyunuzu yüzde on’u aşacağına inandığınız ve bu siyaseti değiştireceğine inandığınız partilere ve seçimi kazanacağına inandığınız bağımsız adaylara veriniz.
Sizi vicdanınızla başa başa bırakıyorum, bu soruya doğru cevabı vermeniz için…
Şimdi diyeceksiniz ki ne yapalım? Başka siyasi parti mi var ki?
Neden olmasın kardeşlerim, neden olmasın.
Yeter ki siz, bu siyaseti değiştirmeye karar veriniz, ülkede parti çok.
Var mı böyle parti ya da kazanacak bağımsız aday, diye soracak olursanız elbet var kardeşlerim, elbet var, sağduyunuzun sesini dinleyiniz…
ERDAL SARIZEYBEK

0 yorum:

Yorum Gönder