10 Kasım 2011 Perşembe

İzindeyiz.. - İlhan Selçuk

Evet... Ya kendisini arkadan vurmak için izindeyiz... Bir ev peşinde dolaşır gibi.
Ya, mezuniyetimizi kullanır gibi izindeyiz... Yan gelip yatmak için...
Ya, kendisine yetişemediğimiz için izindeyiz. Çünkü 1923’ün Atatürkçülüğü, 1963 Türkiyesi için bile bir uzak hedef... Ve biz, çok gerilerden her yıldönümünde bağırmakla kendimizi avutuyoruz:
- İzindeyiz!
Ya, aldatmak için izindeyiz. Ya, kendi çıkarımız için izindeyiz. Ya, başka türlü konuşmağa korktuğumuz için izindeyiz.
Ve izindeyiz...
Lafımıza bakarsan izindeyiz... Palavralarımızı dinlersen izindeyiz... Meydan nutkuna göre izindeyiz... Resmi ağızlara kulak verirsen izindeyiz.
İzindeyiz.
Nerede bu iz?
Şu kadının yüzünde mi bu iz? Göremezsiniz ki, çarşafıyla örtülü... Şu takkeli adamın yüzünde mi bu iz? Çember sakalından görünmüyor.
Nerede bu iz?.. Nerede?.. Şu minarelerde Türkçeden Arapçaya dönen ezan sesinde mi? Şu “elif be te se” diye gırtlak paralayan sübyan mektebinin damı altında mı?
- Şu istatistik kitabındadır belki?
- Ne yazıyor o?
- Yüzde yetmiş Türk’ün yeni yazıyı sökemediğini yazıyor.
- Çevir o yaprağı... Belki bir başka sayfadadır. Ne yazıyor şurada?
- Yirmi iki milyon Türk’ün karanlıkta olduğunu yazıyor.
- Hayır, hayır...
Hiçbirinde değil onun izi. Sakın radyo hoparlöründe olmasın?
- Çevir bakalım düğmeyi... Ne var?
- Mevlit.
Demek devlet radyosunda da yok onun izi... Sakın şu adam bilmesin onun izini?
- Kim bu adam?
- Politikacı.
- Ne demek politikacı?
- Halkı idare eden adam.
- Yani Atatürk ilkelerini halk önünde savunan adam!
- ???
- Niçin sustun? Değil mi o? Gidelim öyleyse... Batı’ya gidelim. Doğu’ya gidelim... Arayalım onun izini... Susuz ve yolsuz köylerden geçelim. Kim bu adam?
- Ağa!
- Ne demek ağa? Kim bu kadınlar? Kim bu adamlar?
- Bunlar karıları... Bunlar da köylüleri...
- Ne demek karıları? Ne demek köylüleri? Hani beylik, paşalık, ağalık yok demişti Atatürk... Gidelim.
*
Bugün 10 Kasım. Ve salonlarda birtakım insanlar toplanıp “izindeyiz, izindeyiz...” diye bağıracaklar. Resmi bildiriler ustura gibi kelimelerin “anma törenlerinde” yankılanacak.
Hepsi laf... Atatürkçülük, salonlarda tören olmaktan çıkıp halkın hayatına töre olduğu gün Atatürkçülüktür. Gerisi politika gevezeliği...
Bunun içindir ki “izindeyiz” diye bağırırken üzüntüyle düşünmeliyiz. Bugün “İzindeyiz” diye bağıran birtakım ikiyüzlülerin suratında bir tokat izi olmalıydı Atatürkçülük... Bunu yapamadık. Yirmi beş yıl sonra 10 Kasım’ın Türkiye’ye verdiği keder, Atatürk’ün ölümünden çok bu halimizden doğuyor.

0 yorum:

Yorum Gönder