Nisan ayının ikinci yarısından itibaren hem Van ve Doğu Anadolu Bölgesinde hem de Gelibolu Yarımadasında çok ciddi olaylar gerçekleşmektedir. Osmanlı Hükümeti sık sık toplanarak gelişen olumsuz durumlar için acil kararlar almaktaydı. Doğu Anadolu Bölgesinde iç ve dış tehditlerin nasıl geliştiğini zamanın Başbakanı Talat Paşanın anılarından izliyoruz.
“Van’daki olayları dâhildeki öteki isyan hareketleri izledi. Kıtalarına katılmak üzere gönderilen bazı münferit askeri birliklerin bu isyankâr Ermeni çeteler tarafından öldürüldüğü anlaşılmıştır. Kumandanların genel karargâha gönderdikleri rapordan anlaşıldığına göre, Müslümanlara karşı şehir, köy ve yollarda yapılan kıyım ve saldırılar, Rus Cephesindeki o çevre halkından oluşan askerler üzerinde çok kötü etkiler bırakmaktadır.
Ordu Göç ettirme kanununun uygulanmasını yeniden gündeme getirdi ve ısrar etti. Ben yine karşı çıktım. Birçok acı durumlar bana göstermiştir ki, Hıristiyanların Müslümanlara yaptıkları zulümler Avrupa’da büyük bir hoşgörüyle, sessiz karşılandığı halde, Müslümanların en ufak bir hareketi gereğinden fazla büyütülüyordu. Bu bakımdan, Rusların bu savaşta Ermenilerin yanı başında bulunması yüzünden çıkacak olan düzensizliklerin bize karşı kötüye kullanılacağını önceden biliyordum.
Bu görüşmeler sırasında meslektaşlarımdan bazıları beni duygusuzluk ve vatana ihanetle suçlayacak kadar ileri gittiler. Gerçekte de Ordu, son derece tehlikeli bir durumda bulunuyordu.” (1)
Bir Rus Generali (Maflofiski) Van isyanından şu sözlerle bahsediyor:
“Van mıntıkasında vaziyet karışık bir hal almıştı. 14 Nisan’da, Van’da kıyama başlamışlar, Ermeniler Van’daki küçük Jandarma kıtasını katl ve tard etmişlerdi. Bunun üzerine Türkler Kazım Bey’in 5. Mürettep Fırkası’nı göndermişler ve iç kalede ve şehirdeki Ermenileri muhasara etmişlerdi. Aynı şekilde Van’daki Ermenilere yardım için General Truhin komutasında bir birliğin Van’a sevk edilmesi Kolordu’ya bildirilmişti” (2)
20 Nisan’da Ermeniler karakollara ve Türk hanelerine silahla taarruz ederek isyanlarını genişlettiler. Van içinde Vali Cevdet Bey Ermenilerle kıyasıya bir mücadele’ye girmişti.(3) Artık Van ve çevresinde, Rus Cephesi’nin hemen yanı başında Ermeniler kendi anavatanlarına karşı tam bir iç isyan hareketi içindeydiler. Rafael de Nogolis adlı bir yazar “Hilal altında dört yıl” adlı eserinde isyan hakkında şunları söylüyor:
“Nisanın sonuna doğru başlayan isyan gelişmeye yüz tuttu. Vilayet merkezinde çok kuvvet yoktu. Ancak Türk jandarmaları ile birkaç eski top vardı. Van’da fazla kuvvet bulunmadığını bilen Ermeniler Van’ı yakıp yıkmaya başladılar. Ermeni mahallerinde jandarma ve polis kuvvetlerine ateş açtılar. Kışladaki erleri şehit ettiler.” (4)
Aynı günlerde çok yakınlarda 1878’den beri Rusların elinde kalan Kars-Ardahan bölgesinde seri cinayetler işleniyordu. Sarıkamış Harekâtı sırasında, 37 yıllık bir esaretten sonra kurtuluş ışıkları gören Kars ve Ardahan halkı sevinçlerini gizleyemediler. 4 Ocak 1915 günü Ardahan’ı baskınla alan Kazak Sibir alayı, Çıldır’dan Göle’ye kadar Türk köylerinde “Türklerin gelişini alkışladınız” diye silahsız ahaliyi, çoluk çocuk demeden katliama başladılar. 1915 başından itibaren üç ay Ruslar, Kars ilindeki silahsız Türk-müslüman ahaliyi kırıp sindirmekle uğraştılar. Bakû’daki “İslâm Cemiyeti Hayriyesi” nin “Felâket ve Harbzadelere Yardım Şubesi” Çardan resmen izin alıp 1915 Nisan başında yardıma gelinceye kadar, pek vahşice yapılan bu Rus mezalimi devam etti. En az 40.000 Türk katledildi. Bu cemiyet; resmen kayıtlı “22.000 harbzade” Karslıya 1917 sonlarına kadar yardıma devam edip ölmekten kurtardı. (5)
Van’daki olaylarla ilgili Rus generali Naslofski’nin anıları Rus-Ermeni işbirliğine açıklık getirmektedir.
“12 Nisan –14 Nisan tarihlerinde Van’da Ermeni isyanı başlayınca Ermeni’lerin yardımına koşmak üzere General Turihin ve daha sonra da General Nikoleyef kuvvetlerinin sevk edilmesine karar verilmiş ve sevk edilmiştir.”(6)
Van ve çevresindeki Ermeni isyan ve cinayetleri Kuzey ve Doğu’daki Rus Ordusu ilerleyişi ile işbirliği içinde, bazen onlara paralel ve bazen de davet eder tarzda büyümüştür.
“Ermeni ekseriyeti olan yerlerde çekilmek isteyen memurların, memur ailelerinin ve masum çocukların kanları ile dereler boyandı. 23 Nisan’da isyan devam etti. Her taraftan Van’a mümkün olan kuvvet ve bir kaç toptan başka Türkleri savunacak bir kuvvet yoktu. Ancak kuzey’deki Rus baskısı ve harekâtı gittikçe artarken onlarla birleşip Türkleri katletmek isteyen Ermeniler daha önceki planları gereği Van’daki isyanları ve kıyamları başlatmışlar (ve geliştirmişler)’dir.”(7)
Sivas Valisi 22 Nisan 1915 günü İçişleri Bakanlığı’na aşağıdaki telgrafı yollamıştı.
“Vilayet içinde Ermenilerin toplu olarak bulundukları yerler Şebinkarahisar, Suşehri, Hafik, Divrik, Gürün, Gemerek, Amasya, Tokat ve Merzifon’dur. Şimdiye kadar Suşehri’ni Türk köyleriyle civarında ve Hafik’in Tuz hisar, Horasan köylerinde ve Merkeze bağlı Olaraş nahiyesinde yapılan aramalarda pek çok yasak silah ve dinamit bulundu. Ermenilerin bu vilayetten 30.000 kişiyi silahlandırdıkları, bunlardan 15.000 kişinin Rus Ordusuna katıldığı, 15.000 kişinin de, Türk Ordusunun başarısızlığı halinde, ordumuzu gerisinden tehdit edeceği yakalanan sanıkların ifadeleriyle kesinleşmiştir. Ermeni Taşnak Komitesinden Murat’ın sığındığı Tuz hisar köyüne gönderilen güvenlik birlikleriyle Ermeniler arasında çarpışmalar olmuştur, kaçanlar takip edilmektedir.” (8)
Diyarbakır Valisi de şu bilgileri veriyordu:
“Diyarbakır’da asker kaçağı, silah ve mermi araması yapılmıştır. Sonucunda pek çok silah, cephane, askeri elbise, patlayıcı madde bulunmuştur. Ermeni komitacılardan yalnız merkezde 1.000’den fazla asker kaçağı ele geçirilmiştir.” (9)
Aynı günlerde Zeytun ve Muş’da da isyanlar devam etmekteydi. Ermenilerin Ruslarla işbirliği içinde olduğu açıkça biliniyordu.
Bütün bu gelişmeler üzerine İçişleri Bakanlığı 24 Nisan 1915’te bir genelge yayınladı. Bu genelge ile Ermeni parti, komite merkezi ve şubelerinin kapatılması, evraklarına el konması, elebaşlarının gözaltına alınması, gerekenlerin askeri mahkemeye verilmesi ve suçluların cezalandırılması isteniyordu. Bunun üzerine 2345 kişi tutuklanarak mahkemeye verildi. İşte Ermenilerin soykırım günü olarak kutlanmalı diye bastırdığı “24 Nisan” günü, bu yasal tedbirlerin başlatıldığı gündür.(10)
O gün, İstanbul’da yaşayan 77.735 Ermeni’den 235’i eyleme geçtikleri için tutuklanmışlardır. Bu tutuklananlar arasında 1908 II. Meşrutiyet Meclisi’nde Kozan Milletvekilliği yapan Kamparsum Boyacıyan Murat, Erzurum Milletvekili Karakin Pastırmacıyan, Armen Garo, Van Milletvekili Vohan papazyan... Takma adlar kullanarak “çetebaşılık” yaptıkları için tutuklanmışlardır.” (11)
24 Nisan’da İstanbul’da Ermeni İsyanlarının elebaşlarının tutuklandıkları gün, Rusya’nın Eçmiyazin Katolikosu’ndan ABD Cumhurbaşkanına şu telgraf gönderildi.
“Sayın Başkan, Türk Ermenistanı’ndan aldığımız son haberlere göre, orada ‘katliam’ başlamış ve organize bir tedhiş Ermeni halkının mevcudiyetini tehlikeye sokmuştur. Bu nazik anda Ekselanslarının ve büyük Amerikan milletinin asil hislerine hitap ediyor, insanlık ve Hıristiyanlık inancı adına, büyük Cumhuriyetinizin Diplomatik temsilcilikleri vasıtasıyla derhal müdahale ederek, Türk Fanatizminin şiddetine terkedilmiş Türkiye’deki halkımın korunmasını rica ediyorum.
Kevork Başpiskopos ve bütün Ermenilerin Katalikosu (12)
Katalikos’a paralel olarak Rus Hükümeti, 27 Nisan günü İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na, Eçmiyazin Katolikos’unun Türkiye’deki Ermenilerin katledildiğini iddia ettiğini söylemiştir. Rusya’nın Washington ve Roma Elçilerine de Ermeni protesto hareketlerinin desteklenmesi yolunda talimat verilmiştir. (13)
Olayın perde arkasında bir dostluk gösterisi vardı. Dâhiliye Nazırı Talat Paşa 24 Nisan’dan hemen önce, eski arkadaşı Ermeni Milletvekili Vartkes’e İstanbul’u terk edip gitmesini tavsiye etmiş, sıkıntısı varsa para yardımı yapabileceğini bile söylemişti. Fakat Vartkes Efendi yerinden kıpırdamamayı tercih etti. Daha sonra yapılan soruşturmalar sırasında Vartkes efendi’nin Taşnak Komitesinden aldığı talimat nedeniyle İstanbul’da kaldığı anlaşılmıştır.”(14)
Eçmiyazin Başpiskoposu’nun tevkif olaylarının başladığı aynı gün harekete geçmesi bu nedenle sürpriz değildir. Talat Paşa ve İttihatçıların dostlarını koruma arzusu, Ermeniler için uyarıcı olmuştur. Ermenilerin tehcir kararı ile ilgili yorumları bu uyarılara dayandırılarak daha sonraki yıllarda bakın nasıl farklı bir temel’e oturtulacaktır.
“Hükümetin Mayıs 1915’te aldığı karar esasen uygulanmakta olan geçmişte yapılmış bir olay için çıkarılmış bir karardı. Çünkü Kilikya’da tehcir ve soykırımlar başlamıştı.” (15)
Ermeniler için alınacak tedbirler polisiye bir tedbir olmaktan çok askeri bir tedbir olacaktı. İlk olarak Başkent’teki komite ve militan üyeler yakalandı ve yargı karşısına çıkarıldılar. Askeri tedbir için Komutanlar baskı yapıyordu. Harbiye Nazırı Enver Paşa 2 Mayıs 1915’te İçişleri Bakanı’na şu yazıyı yolladı.
“Van gölü etrafında ve Van Valiliğince bilenen belirli yerlerdeki Ermeniler isyanlarını sürdürmek için daima toplu ve hazır bir haldedirler. Bu toplu halde bulunan Ermenilerin buradan çıkarılarak isyan yuvasının dağıtılması düşüncesindeyim.3ncü Ordu Komutanlığı’nın verdiği bilgiye göre, Ruslar 20 Nisan 1915’de kendi sınırları içindeki elli bini aşkın Müslüman’ı, sefil ve perişan bir halde sınırlarımızdan içeri sokmuşlardır. Hem buna karşılık olmak ve hem yukarıda belirttiğim amacı sağlamak için, ya bu Ermenileri aileleriyle beraber Rus sınırı içine göndermek yahut bu Ermeni ve ailelerini Anadolu içerisinde çeşitli yerlere dağıtmak gereklidir. Bu iki şekilden uygununun seçilmesiyle yapılmasını rica ederim. Bir sakınca yoksa isyancıların ailelerini ve isyan bölgesi halkını sınırlarımız dışına göndermeyi ve onların yerine sınırlarımız içine dışarıdan gelen İslam halkın yerleştirilmesini tercih ederim.” (16)
(Mareşal) Fevzi Çakmak da hatıralarında Van isyanından şu sözlerle bahsetmektedir:
“5.6.7 Mayıs tarihlerinde Rusların saldırıları (kuzey kesimde) durdurulmuş X. Kolordu, İslâm –Kötek – Stenis hattını savunmak üzere tertibat almıştır. Bu sırada Van isyanı devam etmiştir. Asi Ermeniler sayıca az buldukları yerlerdeki, jandarma, memur ve ahaliyi, kadın, çocuk, yaşlı demeden öldürmüşler, genç kız ve kadınlara tecavüzlerde bulunmuşlardır. Van şehrini kan ve ateş içinde bırakmışlardır.” (17)
Tebriz’de 6 Mayıs 1915’te harekete geçen General Şarpantiye Komutasındaki Rus Süvari tümeni Van ve Adilcevaz üzerine harekete geçti. Olaylar gün geçtikçe Ermenilerin lehine ve Türklerin aleyhine gelişmeye başladı. 8 Mayıs günü Ermenilerin bir Türk mahallesine hücum ederek birçok evi yaktıkları bildirildi. İşte bu durum üzerine Van Valisi Cevdet Bey halkın başka yerlere göçmesine ve Van’ın yavaş yavaş terk edilmesine karar verdi.
Dr. M.Galip BAYSAN
DİPNOTLAR:
(1) Talat Paşa’nın Anıları, s.82–83 (Bas. Haz. Mehmet Kasım, Say Yayınları, İstanbul – 1986).
(2) General Maflofski, Umumi Harpte Kafkas Cephesi’nin Tenkidi, s.194–195 (Çeviren Kaymakam Nazmi, Ankara, 1935).
(3) Ali İhsan Sabis, C.2, s.218–219.
(4) Refael de Nogolis, Hilal Altında Dört Sene ve Buna Cevap, s.73 (Çeviren Kaymakam Hakkı, İstanbul, Askeri Matbaa, 1931).
(5) Kırgızoğlu, M. Fahrettin, Kars Tarihi, Cilt –1, s.553–554 (Taş Çağlarından Osmanlı İmparatorluğu’na Doğru, İstanbul–1953); Ahmet Ender Gökdemir, Cenüb-i Garbi Kafkas Hükümeti, s.14–15 (Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara –1988).
(6) General Moslofski, Umumi Harpte Kafkas Cephesi (Eserin Tenkidi), s.134–135 (Çeviren Kaymakam Nazmi, Ankara – 1935); Ergünöz Akçora Van ve çevresinde Ermeni İsyanları (1896 – 1916) S.125 (Türk Dünyası Araştırma Vakfı, İstanbul- 1994).
(7) Aziz Samih, Büyük Harpte Kafkas Cephesi, Hatıraları (Zivin’den Peteriç’e); s.41 (Ankara, Büyük Erkân-ı Harbiye Matbaası, Ankara- 1934).
(8) Genelkurmay, No.4/3671, KLS 2820, Dosya 69, F–3–45.
(9) Genelkurmay, No.4/3671, KLS 2820, Dosya 69, F–3–82.
(10) Yılmaz Akbulut, Ermeniler ve Bingöl’de Ermeni Tehcirleri, s.68 (Kültür Bakanlığı, Ankara – 1998); K.Gürün a.g.e., s.213.
(11) Nurşen Mazıcı, Belgelerle Uluslararası Rekabette Ermeni Sorunu’nun Kökeni, 1878 – 1918, s.80 (İstanbul–1987).
(12) K.Gürün, Ermeni Dosyası, s.210–211.
(13) S.Sonyel The Great War and The Tragedy of Anatolia, s.122–123.
(14) Yılmaz Akbulut, a.g.e, s.71.
(15) Hovanosian, a.g.e, s.51.
(16) Genelkurmay, No 1/1, KLS 44, Dosya 207, F .2–1.
(17) Fevzi Çakmak, Büyük Harpte Şark Cephesi Hareketleri, s.86-87 (Şark Vilayetlerimizde, Kafkasya’da ve İran’da, 1935 de Harp Akademilerinde verilen Konferanslar, Ankara –1936); E. Akçora, a.g.e., s.126.
0 yorum:
Yorum Gönder