14 Aralık 2010 Salı

AB Müslümanlığa Kapalı mı?..


Avrupa Birliği’ne (AB) giriş hazırlığı için gerekli ikinci ‘uyum yasası paketi’ bir haftalık gecikmeyle Meclis’ten çıkmış..
Meclis çalışıyor…
Kolay değil, ama, gerekli koşulları yerine getirmek çok zor da değil…
Zor olan ne?..
*
Gazetelere üstünkörü bir göz atan sıradan bir kişi, zorluğun nerelerde düğümlendiğini hemen görecektir; üç noktada AB ile aramıza kara kedi sokmak isteyen çabalar açık seçik:
Bir: Kıbrıs..
İki: Ermeni savları..
Üç: PKK..
Her nedense Kıbrıs’ı üye yazmak için büyük bir telaşı var AB’nin…
Türkiye’yi sıkboğaz ediyor..
“- Dur bakalım, önce Kıbrıs sorunu çözülsün, Ada’da karşı karşıya gelen Rumlarla Türkleri anlaştırıp kaynaştıralım, sonra da nasıl olsa AB’ye katılım gerçekleşir” demeye gelmiyor…
Ya Ermeni sorunu?..
Geçen yüzyılın başında Osmanlı İmparatorluğu döneminde Doğu Anadolu’da yaşanmış “Ermeni Tehciri” olayını “soykırım” sözcüğüyle 21’inci yüzyılın başında pazarlamak girişimi nenin nesidir?..
AB’nin çeşitli kesimlerinde ikide bir bu yolda tezgâhlanan girişimlerin anlamı nedir?
PKK bir ayrı öykü?..
ABD ve AB “benim teröristim, senin teröristin” ayrımı yapıyorlar…
Terörist teröristtir!..
Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan (yalnız Kürtlerin değil) tüm etnilerin her türlü haklarını çağdaş boyutlarda sonuna dek savunmak demokrasinin doğal gelişimini oluşturur…
Ne var ki Avrupa’nın PKK’ye dönük tutumu bunu çoktan aşan bir sevdayı vurguluyor…
*
Herkes bilir ki buzdağının büyük bölümü, su yüzünde değil, su altındadır.
Yeryüzünde en yaman diyasporalar sayılan Yunan – Rum ve Ermeni buzdağlarının su altındaki bölümleri de metropolleri aşan iktidar güçleri…
Sovyetler yıkılmadan önce, Türkiye, “komünizm tehlikesi”ne karşı Batı’nın “ileri karakolu – ucuz asker deposu” işlevini gördüğünden tarihsel düşmanlığı günümüzün stratejisine dönüştürmüş bu diyasporaların sesleri pek duyulmuyordu…
İş değişti…
Onlar dışardan; bizim dinci, etnikçi, dönek entel takımı içerden hızlandılar…
*
Avrupa Birliği’nin yalnız bir boyutu yok, boyutları var; tarihte ulus devlet kapsamını aşan çok devletli bir demokratik yapılanma ilk kez sınanıyor…
Ancak bu yapılanma ‘Yeni Dünya Düzeni’ ve ‘Küreselleşme’ sürecine oturduğundan, içeriğinde yeryüzü yoksullarının sömürülmesi işlevi de ister istemez yapılacaktır; günümüzde Batı’nın Müslüman dünyaya kuşkusu, hatta düşmanlığa erişen içgüdülenmesi de buna katılırsa, olumsuzluk kefesi ağırlık kazanmış olacaktır.
Hıristiyan Avrupa Birliği Türkiye’yi içine alırsa, Müslüman bir toplumu içlediğinden, laik uygarlığa uyumlu bir nitelik kazanır; tarihte bir ‘ilk’i gerçekleştirir; insanlığa daha çok yakışır…

0 yorum:

Yorum Gönder