23 Aralık 2010 Perşembe

Acaba Menemen’de idam edilen Derviş Mehmet, bugün hükümette yer alan birinin dedesi miydi!

İRTİCAYI VE MENEMEN OLAYINI UNUTMAYIN

SEVGİLİ okuyucularım, Türkiye Cumhuriyeti bundan tam 80 yıl önce, 23 Aralık 1930 günü korkunç bir irtica olayına tanık olmuştu.
O sabah İzmir’in Menemen ilçesinde tuhaf olaylar oluyordu.
Sabahın erken saatlerinde dördü silahlı altı çember sakallı yobaz Menemen belediye meydanında tekbir getirerek dolaşmaya başladı.
Başlarında sarık, sırtlarında cüppe vardı.
Atatürk dönemi idi. Devrimler yapılıyordu.
Bu altı kişi “Biz şeriat ordusuyuz” diyerek meydandaki Müftü Camii’ne girdiler.
Elebaşıları olan Derviş Mehmet camide namaz kılanlara kendini “Mehdi” olarak tanıttı ve dini korumaya geldiklerini söyledi.
Arkalarında 70 bin kişilik bir Halife ordusu olduğunu söyleyip öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini tebliğ etti.

Derviş Mehmet isimli sapık ve arkasındaki yobazlar camideki yeşil bayrağı alıp uzun bir sopaya taktılar.

Yoldan geçen birine meydanda bir çukur kazdırıp bayrağı oraya diktiler.
Yobazlar bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye ve zikretmeye başladılar.
Bir yandan da bağırıyorlardi:
“Şapka giyen kafirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir… Bize kurşun işlemez…”
İşin acı yanı, Menemen ahalisinden bazıları bunlara alkış tutmaya başlamıştı!
• * *
Olaylar ilçedeki askeri birliğe duyuruldu.
Alay komutanı, Yedeksubay Mustafa Fehmi Kubilay’ı bir manga askerle birlikte oraya gönderdi.
Silahlarında mermi yoktu.
Süngü takıp olay yerine gittiler.
Kubilay askerlerini meydan girişinde bıraktı ve yobazlara “Teslim olun” çağrısı yaptı. İşte o anda yobazlardan biri silahını çekip ateş etti ve asteğmen Kubilay yaralanıp yere düştü.
Ayağa kalkıp cami avlusuna doğru kaçtı ama gücü tükenmişti.
Orada tekrar yere düştü.
Çevredeki kalabalık ise paniğe kapılmıştı, kaçıyordu
Derviş Mehmet ve yobaz güruhu işte o anda Kubilay’ın başına çöktüler.
Mehmet çantasını açıp testereli bağ bıçağını çıkardı…
Ve yaralı yedeksubay Kubilay’ın başını oracıkta kıtır kıtır kesip gövdeden ayırdı.
Kin ve nefret, vatan düşmanlığı gözlerini öylesine bürümüştü ki, kesik baştan akan kanı içtiler.

Saçlarından tuttuğu kesik baş, şimdi Derviş Mehmet’in elindeydi.

Yeşil bayrağın sopasına kesik başı dikmeye çalıştılar ama bir türlü başaramadılar.
Bunun üzerine birileri, bunlara ip getirdi.
Kesik baş, yeşil bayrağın dikili olduğu sopaya iple bağlandı.
Bazılarına göre ise kesik başı sopaya geçirmeyi başardılar!
Bütün bunlar olurken yine tekbirler getirilmekte, “Ey ahali din elden gidiyor, şeriat isterük” sesleri Menemen’de yankılanmaktadır.
Silah seslerini duyan mahalle bekçisi Hasan olay yerine yetişti, ateş edip yobazlardan birini yaraladı.
Hemen ardından yobazlar ateş etti, Hasan şehit edildi.
Arkadaşının yardımına koşan bekçi Şevki de açılan ateşle şehit düştü.
Menemen’de birkaç dakika içerisinde üç şehit verilmiş, bir baş kesilmişti.
Bu olayların hemen ardından, ilçedeki askeri birlik olay yerine yetişti. Manzara korkunçtu.
Kubilay’ın kesik başı yeşil bayrağın sopası üzerinde asılı durmakta, üç şehit yerde yatmakta idi.
Askeri birlik ateş etti.
Yobazlardan bazıları yere serilirken, bazıları kaçtı.
Daha sonra hepsi birden yakalandı.
(Mustafa Fehmi Kubilay 1906 doğumlu, Giritli bir ailenin çocuğu idi.
Cumhuriyet öğretmeni idi.
Menemen’de askerlik görevini yedeksubay olarak yapıyordu. Olay günü 24 yaşındaydı.)
• • •
1930 Menemen olayı, genç Cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki Kürtçü-şeriatçı Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayıdır.
O sırada Türkiye’de “DEVLET” vardı.
İrtica henüz iktidar olmamıştı ve bir gün olacağını da hiç kimse aklına bile getirmezdi!
Menemen’de derhal sıkıyönetim ilan edildi.
General Mustafa Muğlalı başkanlığında bir Harp Divanı kuruldu.
Olaya doğrudan ve dolaylı katılanlarla birlikte destek verenler de yargılandı.
18 gün süren mahkeme sonucunda 40 kişi sorumlu görülmediği için salıverildi, 27 sanık beraat etti, 41 sanık çeşitli hapis cezaları aldı.
28 yobaz ve destekçileri, 3 şubat 1931 gecesi Menemen’de Kubilay’ın başını kestikleri yerde asılarak idam edildi.
Adalet yerini bulmuştu.
36 kişiye idam cezası verildi. Ancak bazılarının yaşı küçük olduğundan, onların ölüm cezası ağır hapse çevrildi.
Atatürk, Menemen olayına çok kızdı.
Söylendiğine göre, Menemen’in haritadan silinmesini emretti.
Daha sekiz yıl önce Yunan çizmeleri altında inleyen bir ilçede yobazların yaptığı ve halktan bazılarının bu sürüye destek vermesi, Atatürk’ü çileden çıkarmıştı.
Sonra çevresi tarafından ikna edildi.
Olayın ardından Menemen’de devrim şehitleri yedeksubay asteğmen Kubilay, bekçi Hasan ve Şevki adına görkemli bir anıt dikildi. Üzerinde şöyle yazar:
“İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz.”
Bugün, Menemen’de gerçekleşen irtica olayının 80. yıldönümü.
İrtica yılanının başı, aradan geçen 80 yıla karşın henüz ezilemedi.
Yılan pusuda bekliyor.
Başını bazen gömülü olduğu yerden kaldırıp tıslıyor, bazen şöyle bir boy gösteriyor, bazen de Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetiyor!
Ancaaak, günümüzde devletimiz ve milletimiz açısından irtica tehdidi artık kalmadı!
AKP hükümeti bundan bir süre önce aldığı kararla, irticayı Türkiye için bir tehdit olmaktan çıkardı.
Gözümüz aydın, artık kapımızda böyle bir tehlike yok!
İzmir ve Ege’nin Atatürkçü, laik ve yurtsever insanları bugün Menemen’de devrim şehitlerini bir kez daha anacak, onların önünde saygı duruşunda bulunacak, “Hükümet kararıyla yok sayılan (!)” irticayı bir kez daha anımsayacak.
Ben çok merak ediyorum, Bay Abdullah Gül, Tayyip vesaire, acaba bugün bir mesaj yayınlayıp Kubilay olayını kınamayı düşünürler mi!
Düşünürler, düşünürler! ,
Bir şeyi daha merak ediyorum.

Acaba Menemen’de idam edilen Derviş Mehmet, bugün hükümette yer alan birinin dedesi miydi!

Devrim şehidlerimiz yedeksubay Kubilay, bekçi Hasan ve Şevki’ye Allah rahmet eylesin.
İyiki bu günleri görmediler.

EMİN ÇÖLAŞAN

0 yorum:

Yorum Gönder