22 Aralık 2010 Çarşamba

Aykırı Düşünceler...


Bayramda bir kadın gördüm.
Saçlar tarazlanmış, gözler şiş, boyalar akmış, ses cıgaradan tirfillenmiş, surat bir karış, elde süpürge, sözde temizlik yaparken çöpleri halının altına süpürüyor.
Uyardım:
- Ne yapıyorsun?..
- Ne mi yapıyorum!.. Genel geçer düzeni uyguluyorum; bizde herkes çöpünü sokağa döker, belediye çöpünü fakir mahallenin yamacına döker, fabrika sahibi atıklarını köyün deresine döker, dünyanın en zengin ülkeleri zehirli çöplerini yoksul ülkelere döker, böyle gelmiş, böyle gider...
Haspanın ağzı laf yapıyor!..
Çağımız dünyasında çözümsüz sorunlardan biri de çöptür; kullandığım elektrikli tıraş makinesinin el kitabında yazılı uyarı, bu işin nereye vardığını gösteriyor:
Bu alet, nikel-kadmiyum aküleri ihtiva etmektedir. Çevre korunmasının menfaatına, makinenin ömrü bittikten sonra ev çöpü ile birlikte atmayınız!.. Ancak ilgili toplama yerinde uluslararası hükümlere uyularak bu alet atılabilir.
Al başına belayı!..
*
Kurban Bayramında ortalık kan-ı revan iken insanın aklına münasebetsiz düşünceler geliyor. Sözgelimi evde Avrupa mamasıyla kedi-köpek besleyip apartman kapısının önünde kapıcıya koyun boğazlatmak, bizim insanımıza aykırı düşmez.
Düşünmez ki:
1400 yıl önce çölde beton yoktu, kurban edilen hayvanın kanını kum içerdi.
Hazreti Muhammet sağ olsaydı, metronun kapısında, gökdelenin eşiğinde, asfaltın kaldırımında, politikacının ayağının ucunda kurban kesilmesine cevaz verir miydi?..
Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki mezbahasında her gün on binlerce hayvanın boğazlandığı çağdaş kentlerde, sözüm ona uygar insan, kedi-köpek besleyip hayvan sevgisini gösteriyor; sofrada koyun pirzolasını dişleyip tavuk budunu mideye indirirken yamacında kuyruğunu sallayan köpeğinin başını okşuyor.
Gelecek kuşaklar, ileride diyecekler ki:
- Atalarımız yamyammış, vahşi hayvanlar gibi et yerlermiş, ne ilkel insanlarmış!..
*
Uygarlık açmazda!..
Endüstri toplumu doğayı tüketiyor, sanayi atıklarını tüketemiyor. Sözde uygar ülkeler, zehirli atıklarını yoksul ülkelere postalıyorlar. Tüketim ekonomisi azgın mı azgın, dur durak bilmiyor. Piyasa düzeninde cangıl yasası geçerli!.. Altta kalanın canı çıksınkuralı uygulanıyor; bileği güçlü olan, rakibinin yüreğini koparıp canavarların önüne atıyor.
Uygarlık iletişimde ve bilgisayarda akıl durdurucu atılımlar yaptı...
Ama üretimi ve tüketimi planlamaktan kaçıyor.
Neden?..
İnsan aklı yaşamın her alanında büyüklü ve küçüklü planlar yapıyor...
Yalnız ekonomide plandan kaçıyor.
Niçin?..
Dünyanın kaymağını yiyen bir avuç egemen, böyle istiyor diye mi?..
Piyasanın cangılında başıboş dolaşan tüketim canavarının her şeyi yok edeceğini uzmanlar dile getiriyorlar; ama, aldıran yok!.. Bugünkü dünya düzeni, toplumlar arasındaki adaletsizliği derinleştiriyor; doğayı yok ediyor; tehlikeli bir dengesizliğin uçurumunu kazıyor.
Yine de insandan umut kesilmez.

0 yorum:

Yorum Gönder