4 Aralık 2010 Cumartesi

Bir Başyapıt


Mélikoff' un ''Hacı Bektaş, Efsaneden Gerçeğe'' adlı kitabı yayımlandı.
Bir başyapıt bu.
Şiir, inanç, edebiyat, felsefe, toplum, insan, zaman ve uzam sarmalına dolanmış karmaşık bir konuyu ''efsaneden gerçeğe'' giden yolda kılı kırk yararak saydamlaştırmak, ancak ömrünü bu yola adamış İréne Mélikoff'un harcıydı.
Efsane nasıl başladı:
Güvercin donuyla Urum'a uçan
İmamlar evin kapusun açan
Cümle evliyalar üstünden geçen
Var mıdır hiçbir er Ali'den gayrı
Geçmiş yüzyılların gölgeliğinde tohumlanan efsane zaman ve uzamda gelişip yayılırken gerçeğe nasıl dönüştü? İnanca dayalı dünya görüşü, Tanrı'yı da kapsayan bir yaşam biçimini Orta Asya'dan Balkanlar'a nasıl oluşturdu?.. Bu soru Mélikoff'un kitabına aldığı Marguerite Yourcenar' ın bir sözünde anahtarını buluyor:
''Her dikilen anıtın kendi tarzı vardır.
Fakat yapı ülkenin taşlarıyladır.''
Anadolu insanı İslam dünyasında kendine özgü inancın hamurunu elleriyle yoğurdu; inançlar karışımında mayalandırdı.
**
Kaygusuz Abdal soruyor:
Kıldan köprü yaratmışsın
Gelsin kullar geçsin deyu
Hele biz şöyle duralım
Yiğit isen geç a Tanrı
Bektaşi, Alevi, Kızılbaş, ne derseniz deyin, insanı, doğayı, Tanrı'yı bir sayan, Tanrı'da insanı, insanı Tanrı'da gören evrensel felsefeye nasıl erişmiş?.. İnanılır gibi değil, ama, gerçek!.. Anadolu toprağının bereketi insanı tohumlamış, sevginin ürettiği bir hümanizmayı yaşam biçimine dönüştürmüş; ''...çeşitli kavimlerin yüzyıllarca birlikte var oldukları ve inançların eriyip dinler karışımı ve bilinç birikimi bir öğretide kaynaştırmış...''
Yunus' un dediği gibi:
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Alevilik-Bektaşilik yayıldığı coğrafyaya göre renklenen bir inanç karışımı, dünya görüşü, evren felsefesidir; kökü Anadolu'dadır, Hacı Bektaş'ın öğretisidir.
**
Zaman ve uzam içinde değişimin kaçınılmaz sarmalına dolanan efsanenin gerçekliğini yakalayabilmek için bir ömür yeter mi?..
Mélikoff 'yetmez' diyor.
Ancak alçakgönüllülüğünü bilimsel kuşkuculuğun doğrultusuna oturtan Sayın Mélikoff'un kitabını okuyan kişi, kafasında birbirine geçmiş bir dizi soru işaretinin çengellerinden kurtulacaktır.
Kızılbaş şairlerinden Derviş Kemal' in dizelerinde çarpıcı bir 'nefes' i duyumsuyoruz:
Özgürlüğün kutsal tacı
Âkıl isen başta gerek
Tok olan ne bilsün açı
Tokun kalbi taşta gerek
Halkı seviyorsan şaye
Ezilmişe eyle izzet
Sırrı çıksın bilmecenin
Sonu gelsin bu gecenin
Şafak yakın mı?..

0 yorum:

Yorum Gönder