19 Aralık 2010 Pazar

Bir Küçük Kuş Uçup Durur Başınızda…


İriyarı, kocaman ayaklı, kolay gülmeyen bir adamdı. Onunla konuşurken “Acaba bana kızdı mı” duygusuna kapılırdınız.
O gece aradı, ağlıyordu…
“Kuşum öldü” dedi…
Onun bir kuşunun olabileceğini hiç düşünmemiştim. “Adı neydi” diye sordum, hıçkırıklar içinde yanıtladı:
“Kuşumun adı Kuşum’du…”
Bunu da hiç aklıma getiremezdim…
Bir kuşu vardı, kuşunun adını “Kuşum” koymuştu…
*
Kocaman adamın yalnızlık günlerinde, küçük kuş onun dostuydu. Eve gelince kuşu onun omzunda, evin içinde dolanırlardı. Sofranın bir köşesine de o konar, verilen küçük ekmek kırıntılarını yerdi.
Küçük kuş o evde yokken hiç ötmezdi, akşamları daha kapıya takılan anahtarın sesi ile şarkılarına başlardı. Kocaman dostunun omzuna konduğunda “Seni özledim” der gibi kulaklarından öperdi.
O gece bir anda ölmüştü. Kocaman adam bir süre onun kalkıp uçmasını bekledi. Sonra anladı, dizlerinin üzerinde yere kapandı… Bir süre sonra küçük bir mukavva kutunun içine serdiği beyaz örtünün üzerine yatırdı küçük dostunu, renkli tüylerini okşadı, başını düzeltti… Bütün gece uyumadı, küçük mukavva kutunun başında bekledi kocaman adam…
Durmadan ağladı…
Sabahleyin güneş doğarken küçük kuşun şarkılarına başladığı saatte, mukavva kutuyu alıp, kuşunun dolandığı evin her köşesinde gezdirdi.
“Kuşum”u evin bahçesindeki gül ağacının altına gömdü.
Sonra beni aradı sordu:
“Şimdi ben ne yapacağım?..”
*
Hiç…
Kocaman adamın yapacağı hiçbir şey yoktur, sadece içindeki dayanılmaz özlemi susturmaya çalışacaktı ama beceremeyecekti…
Ben ise küçük bir canlının dahi, en sert yüreklerde açtıkları sevgi dehlizlerini bilirim… O dehlizlerden gidilince “insan” çıkar karşınıza…
Bazen bir küçük kuş için ağlıyordur “insan”…
Böyle bir şeydir işte hayvan sevgisi…
Normal hayatta dost olamayacağınız, varlığının farkına bile varamayacağınız “insanın” boynuna çok uzaklardan sarılıp ağlarsınız…
Bir küçük kuş başınızın üzerinde uçuşup durur…

0 yorum:

Yorum Gönder