10 Aralık 2010 Cuma

İçki Yasakları…


İtalyan yazarı Giovanni Papini ‘Tersine Tarih’ başlıklı yazısında özetle der ki:
- Tarihi anlayabilmek için tersinden okumalı, bugünlerden geçmişe doğru gitmeli…
20’nci yüzyılın ortasında birisi çıkıp İsmet Paşa’ya:
- Paşam, deseydi, çok partili rejime geçiyoruz; ama 21’inci yüzyılın başında iktidara geçecek bir parti içki yasağına başvuracak…
İnönü’nün yanıtı ne olurdu:
- Haydi canım sen de!..
*
Bugünden geçmişe baktığımızda içki yasağını Dördüncü Murat döneminde görüyoruz; o çağda bile toplumun sağduyusu konuyu mizaha dönüştürmüştür…
Dördüncü Murat zamanında Bektaşi’yi rakı içerken yakalamışlar…
- Ulan, seni bırakırız, ama, bundan sonra içmeyeceğine ant iç bakalım…
Bektaşi’nin yanıtı:
- Vallahi de içmem, billahi de içmem!..
*
Dördüncü Murat tüm meyhaneleri kapatmış, içki gizli gizli kahvehanelerde içilir olmuş…
Padişah tebdil geziyormuş, bir kahveye dalmış, bakmış ki Bektaşi önüne kırmızı şarabını koymuş içiyor…
Sormuş:
- Bardaktaki nedir?..
Baba Erenler durumu çakmış, karşısındakinin Dördüncü Murat olduğunu anlayıp yanıtını vermiş:
- Sudur Sultanım!..
- Be adam!.. Hiç kırmızı su olur mu?..
Bektaşi:
- Sizi görünce utanç ve korkusundan kızardı Padişahım!..
*
İslam kültüründe içki üzerine nice şiir, fıkra, özdeyiş var, bu yoldaki edebiyat zengin mi zengin…
Ömer Hayyam’dan bir dörtlük:
“Dünyaları değişmem kızıl şaraba;
Ay da ondan sönük, çoban yıldızı da.
Şarap satanların aklına şaşarım
Ondan iyi ne alacaklar acaba?”
*
Dördüncü Murat, Bektaşi’nin bağ evine uğramış…
Baba Erenler’e sormuş:
- Bağın büyük, bu kadar üzümü ne yapıyorsun?..
- Biz kalabalığız, yeriz sultanım…
- Yemekle biter mi?..
- Yiyemediğimizi sıkıp suyunu içeriz sultanım!..
- Bu kadar üzüm suyu içilir mi?..
- İçemediğimizi fıçılara doldurup kaldırırız…
Padişah:
- Peki, üzüm suyu fıçıda dura dura şarap olmaz mı?
Bektaşi lafın nereye gideceğini anladığı için:
- O Allah’ın bileceği iştir sultanım, demiş, biz fıçılara doldurup üzüm suyunu Allah’a havale ederiz; sirke mi yapar, şarap mı yapar, kendisinin bileceği iştir, biz ona karışmayız…
*
Bir softayla bir Bektaşi yan yana dua ediyorlarmış:
Softa:
- Allahım, demiş, beni dinden imandan yoksun kılma!..
Bektaşi:
- Allahım, demiş, beni rakısız bırakma!..
Softa kızmış:
- Bre!.. Bu ne biçim dua?..
Bektaşi:
- Kızma be imanım, herkes Allah’tan kendinde olmayanı ister, sana iman lazım, bana da rakı!..

0 yorum:

Yorum Gönder