10 Aralık 2010 Cuma

Pis..


1960’larda Almanya, işçi gereksinimi yüzünden, Türk köylüsünü Avrupa’ya taşımaya başlayınca biz bu köşede karşı çıkmıştık…
Neden?..
Yurttaşına kendi vatanında iş yaratamayıp garibi yâd ellere postalayan yönetimler elbette eleştirilir…
Batılının bir yolda siciline yazılan sabıka kaydında iyi şeyler okunmuyordu; Anadolu’dan -İstanbul’u bile görmeden- Avrupa’ya postalanan eğitimi kıt köylü gurbette aşağılanacak, horlanacak, ezilecekti…
Ayrıca Avrupa’nın büyük bir ayıbı vardı…
İkinci Dünya Savaşı’nda kırk milyon genç insan, uygarlık coğrafyasında hangi nedenle yitirilmişti?..
Avrupa sermayesi bu yüzden emekçi arıyordu…
Anadolu insanı bilmediği bir serüvene doğru itiliyordu…
*
Büyük şairimiz Fazıl Hüsnü Dağlarca, o günlerde “Almanya’larda Çöpçülerimiz” adında bir şiir yazmıştı…
Anımsayalım mı:
“Gün ışır ışımaz alın yazımız parlar,
Ne alın yazısı, el yazısı be.
Sökemeyiz ki, biz ilkokul aydınlığı bile
gösterilmeyenler,
Biz, pis yöneticilerin mutsuz kişileri,
Süpürürüz, yaban ellerinin sokaklarını pis el, pis
yürek.
Sığmazken Atalarım güne, yarına,
Düşmüşüm vay düşmüşüm ben el kapılarına
Daha üç yüz yıl önce, omuzlarımızda gök yarısı
bayraklar,
Eğilirdi bu ülkelerin burçları uygarlığımıza.
Şimdi ta Bünyan’daki üç çocuk, ağızları açlıkla
büyümüş,
Şimdi ta Ereğli’deki dört çocuk, gözleri açlıkla
iri iri,
Alır, karanlıklar karanlıklar ardından gönderdiğimiz
kara lokmasını.
Sığmazken Atalarım güne, yarına,
Düşmüşüm vay düşmüşüm ben el kapılarına.
Ne duruyoruz, aylık bin yeşil mark,
Varalım, dağılalım, kartal Anadolu’dan yeryüzüne.
Beyler altın uykularından uyanmak üzre, hadi
yollarını temizleyelim,
Süpürgeler kocaman, çöpler kocaman,
Al güneşten bile utanmadan, pis el, pis yürek.
Sığmazken Atalarım güne, yarına,
Düşmüşüm vay düşmüşüm ben el kapılarına.”
*
Gerçi Almanya’da kısır döngüyü kırıp başarıyı yakalayan çok Türk var; bizim insanımız üretici ve yaratıcıdır.
Ama sürecin sonunda ne oldu?..
Aradan geçen sürede yalnız Avrupa’ya yolladığımız köylüler değil, koskoca Türkiye ‘el kapıları’na düştü, 70 milyonluk ülkenin ekonomisi tam anlamında IMF yönetimine emanet…
Bugün de durum değişmedi..
“… Bünyan’daki üç çocuk, ağızları açlıkla büyümüş..
… Ereğli’deki dört çocuk, gözleri açlıkla iri iri…”
Avrupa bugün de açsa kapılarını, benim fakirlerim yine her şeye katlanarak kapağı dışarı atmak için kuyruğa girerler…
Fazıl Hüsnü Dağlarca dün ne diyordu:
“Biz, pis yöneticilerin mutsuz kişileri…”
Bugün değişmiş ne var?..
Pislik yoğunlaştı, o kadar…

0 yorum:

Yorum Gönder