14 Aralık 2010 Salı

Kabadayı ile Külhanbeyi…


İnsanlar gibi sözcükler arasında da akrabalık vardır…
Sözgelimi “kabadayı” ile “külhanbeyi” hısım sayılırlar…
Kabadayı sözcüğü insanın bilincinde elbet daha olumlu bir yankılanma yaratır…
Ya külhanbeyi?..
Osmanlı’nın İstanbul’un fethinden sonra ilk yaptığı hamam Gedikpaşa’ymış…
Hamamın külhanını mesken tutan yersiz yurtsuz takımı nasıl anılmış?..
Külhanbeyi!..
Zamanla külhanbeyleri çoğalmış, başıboş takımı bir yandan hamamın külhanını gözetirken tulumbacılık işlevini de üstlenirler, argo konuşmalarıyla tanınırlar, giyim kuşamlarıyla da fiyaka yaparlarmış…
*
Peki, ya kabadayı?..
Kabadayı sözcüğü kuşkusuz külhanbeyinden daha olumlu bir yankılanma yapar, anlamı da değişiktir…
Osmanlı’da kabadayı mahallede yaşar, konu komşunun, çoluk çocuğun ırzını, namusunu gözetir, ortak yaşamın ahlak düzenini koruyup bir tür bekçiliğini yaparmış…
Vaktiyle hem kabadayı hem külhanbeyi yangın tulumbalarında çalıştıklarından toplum yaşamında olumlu işlevleri de varmış…
Ya sonra ne olmuş?..
*
Bugün kabadayının kendi gitmiş, adı kalmış yadigâr…
Peki, külhanbeyine ne olmuş?..
O da sizlere ömür…
Ancak her iki sözcüğün anlamları dilimizde yaşıyor…
Kabadayı daha çok mert, içi dışı bir, güvenilir, sözünün eri kişiler için kullanılıyor…
Ya külhanbeyi?..
Ağzı bozuk..
Sinirli..
Fırsatını buldu mu kendinden küçük olan ya da zor durumda bulunan veya güçsüz kimseye posta koyan..
Çevreye hava atan..
Kendini bir halt sanan..
Yürüyüşü ve salınışıyla kabadayı taklidi yapıp içinden pazarlıklı kişiliğiyle takıyyeciliğini sürdüren..
Para pul işinde üçkâğıtçılarla birlik olup dürüst davranmayan..
Ve de zoru gördü mü pısan kişi bugünkü toplumun külhanbeyidir…
*
İnsanlar gibi sözcükler arasında da akrabalık vardır…
Ve insanlar gibi sözcükler de zamanla yüklendikleri anlamlar bakımından değişebilirler…
Peki, ya kişiler?..
Biri ortaya atılıp kabadayı taklidi yapmaya kalkışırsa…
Ve kısa sürede külhanbeyi olduğu anlaşılırsa..
O zaman ne denir:
- Foyası meydana çıktı!..

0 yorum:

Yorum Gönder