4 Aralık 2010 Cumartesi

Süpermen


Masal hayal ürünüdür, doğaüstü yaratıkları anlatır; cin, ejderha, peri padişahının kızı ve cadı karı, inanılmadık işler yaparlar; iyilerle kötüler çarpışır; sonunda iyiler kazanır; dinleyen “oh” çeker; onlar erer muradına, biz çıkalım kerevetine...
Masalların çoğu eski zamanlarda uydurulmuş, kuşaktan kuşağa aktarılmış, günümüze ulaşmıştır; ama bir de çağımızın masalları var. Eski masallar çocukları uyutmak içindi, yenileri koca adamları uyutuyor; televizyonda ve sinemada üretilen öykülerin çoğunluğu masal masal matitas...
Süpermen bunlardan biri.
*
Süpermen ne zaman ortaya çıktı? Yıl 1939. Amerika’da “Büyük Buhran” ortalığı kırıp geçiriyor; işsiz, ezik, aç, yıkık ve umutsuzlara bir masal gerekiyor; oyalayacak, uyutacak, hayal dünyalarını süsleyecek...
Joe Shuster’ın çizgileriyle bir günlük gazetede yayımlanmaya başlayan ‘Süpermen’ büyük ilgi görüyor. Gerçekte Shuster’ın çizgileri ahım şahım değil; ama, tutuyor. Çünkü toplum yaşanan haksızlıklara karşı çıkacak bir kahramanın özlemini yaşıyor. Kim olabilir bu?.. Doğaüstü gücüyle kötülere ders verecek Süpermen, değil mi?.. Kahramanımız bebekken ‘Kripton’ gezegeninden dünyaya gönderilir; büyüdükçe güçlerinin ayırdına varır. Sıradan insan rüyalarında uçmaz mı?.. Süpermen sokaktaki adamın özlemlerini çektiği tüm yetilere sahiptir; ‘Metropolis’te çıkan ‘Daily Planet’ gazetesinde çalışırken hiçbirini dışavurmaz; çalışma arkadaşı Lois’e âşıktır, kimliğini belli etmez; sevgilisine uzak durup gerçek adalet için savaşır; ‘Amerikan yaşam biçimi’nin en iyisi olduğunu kitlelere kanıtlamak için ne gerekiyorsa yapar.
*
Süpermen’in filmi çekildi; arandı, tarandı, olağanüstü yapıda bir oyuncu bulundu:
Christopher Reeve!..
Yakışıklı, güçlü, çarpıcı, çekici Christopher Reeve, Hollywood serüveninde başarı kazandı; Süpermen filmini TV ekranlarında milyarlarca kişi izledi; 21’inci yüzyılın eşiğine ayak basmış insanlığın masallarla oyalanması ya da uyutulması gerekiyordu; peri padişahının oğlu artık Süpermen’di; yani Christopher Reeve...
Ne var ki talihsiz bir rastlantıyla gerçeğin acımasız yasası dişlerini zamansız gösterdi; uzaydaki yıldızlar arasında mekik dokuyan Süpermen, günlük yaşamda attan düşüp boynunu kırdı, tekerlekli bir sandalyede yaşayan felçliye dönüştü.
İnsanlar olaydan etkilendiler mi?..
*
İnsan masala, yalana, üçkâğıda ve gerçek dışı gösterişli yaşama alabildiğine tutkulu...
İnsan masallara koşullanmış...
Eytişim -diyalektik- sıradan kişiye uzak bir düşünme biçimi! Bir ‘an’ın ‘doğru’sunu, ‘süreç’ kavramını da aşarak tüm zamanlara yaymak eğilimi, yeryüzü nüfusunun büyük çoğunluğunu kavrayıp köleleştirmiş. İmgelerin cangılında yolunu yitirmenin tadı, gerçeğin çıplak yüzüne yeğleniyor; güzelliğin, gücün, sağlığın ve ünün yaşamın çok kısa bir süresinde geçerliliğini koruyabileceğini insan unutmak istiyor; ‘an’ı yaşarken sürecin bilincine varmak, yaşananın tadını kaçırdığından kişi zaman kavramını dışlıyor, gerçeklikten kaçıyor; masallara bağlanıyor.
*
Eskiden masal evde çocukları uyutmak için yatak odalarında söylenirdi; küreselleşen dünyanın tüm enlem ve boylamlarında, çağdaş yalanların masalları televizyon ekranlarıyla salonlarımıza giriyor; büyükleri sürükleyip büyülüyor.
Christopher Reeve tekerlekli sandalyeye çakılmış, kimin umrunda! Biz TV’de Süpermen’i izliyoruz.

0 yorum:

Yorum Gönder