7 Ocak 2011 Cuma

AKP - ABD ANAYASASINA "EVET" DİYENLER, İÇİNİZ RAHAT MI ŞİMDİ?

içiniz rahat mı şimdi?

İnsanları "dinsiz" diye, domuz bağı ile boğup, toplu mezarlara gömen, 188 kişinin ölümünden sorumlu 18 Hizbullahçı ve bazı PKK'lılar tahliye edildi. Tekbirler arasında davullarla, zurnalarla, halaylarla karşılandılar.

İçlerinde üst düzey komutanlar, yöneticiler, beyin takımı da var. Ama kitap yazarak onları açığa çıkaran Tuncay Özkan'lar, Hikmet Çiçek'ler içeride. Yine onlarla kırlarda, kentlerde canları pahasına savaşarak yakalanmalarını sağlayan güvenlik kuvvetlerinden bazıları artık bugün yaşamıyor.

Hırsızlar, dolandırıcılar, katiller, kaçakçılar, mafya elebaşıları sokakları doldurmaya başladılar. Yakında Danıştay ve bebek katillerini de serbest bırakırlar. Bundan hiç kuşkunuz olmasın. Zaten şu anda "yargılanıyor olsaydı" Apo da dışarıdaydı.

Ama binlerce hastanın derdine derman olmuş, can kurtarmış, öğrenci yetiştirmiş, uluslar arası tıp toplantılarında, kuruluşlarında Türkiye Cumhuriyetini onurla temsil etmiş, hastaneler açmış ve tutuklandığı günden beri "Suçum ne" diye soran Mehmet Haberal Hocamız içeride. Küçük bir odada, sağlıksız tedavi ortamında sağlığını kurtarmaya çalışıyor. Canı ile boğuşuyor.

Bırakın adam yaralamayı ve adam öldürmeyi, yaşamı boyunca bir karıncayı bile incitmeyen Mustafa Balbay'lar, Doğu Perinçek'ler, Tuncay Özkan'lar dört duvar arasında çile çekiyor?

Cahit Sıtkı Tarancı'nın deyişiyle

" Bu memleketin en yavuz, en yurtsever, en ulusalcı evlatları hapislerde çürüyor…".

Hangi dinde, hangi yasada vardır böyle bir adalet? Hangi kitapta yazar?

Tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir Türkiye için mücadele etmek suç mudur? Halkımızın insanca yaşayabilmesi için Amerikan emperyalizmine, şeriatçılığa, Ortaçağ düzenine karşı çıkmak; Kemalist Cumhuriyeti korumak, kollamak; ulusalcı olmak… Atatürk'ün "İstiklali Tam", yani tam bağımsızlık ilkesine sahip çıkmak suç mudur?

Katiller, terörist şeriatçılar ve bölücüler kol geziyor sevgili yurdumuzda. Yurtseverler içeride. Daha önce dağdan inen bölücü eşkıya kafilesi davullarla zurnalarla, halaylarla karşılanmıştı. Ayaklarına seyyar mahkemeler götürülmüştü. Şimdi de Kemalist, laik düzen düşmanı şeriatçı eşkıyalar hapishanelerden devlet eliyle çıkarılıyor.

Öğretmen, öğrenci, kadın, yaşlı genç demeden 188 kişiyi öldüren katiller sürüsü, devletin gözü önünde omuzlara alınıyor. Sanki çok önemli iş yapmışlar gibi önlerinde halaylar çekiliyor. Laikliği, Cumhuriyeti korumaya ant içen milletvekilleri, yargı, ordu, halk ise şaşkın; afyonlanmış, uyuşturulmuş gibi, sadece seyrediyor… Ne bir ses ne bir nefes…

Türk ulusunun laik, üniter yapısı yavaş yavaş parçalanıyor ve Amerika'nın BOP projesi hayata geçiriliyor. Şimdiden WAN Cumhuriyeti kuruldu bile. Van, Wan olarak yazılmaya başlandı.

Ayrıca, Başbakan'ın deyişi ile Diyarbakır "Bir merkez, bir yıldız" olma yolunda. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Diyarbakır'a Türkiye'nin 81 ilinden ayrı önem veriyor. Kentlerin, kasabaların Kürtçe adlarını Kürt bölücülerden önce telaffuz ediyor, Türkiye Cumhuriyetine "Has…tir" çeken belediye başkanının elinden Kürtçe sözlük alıyor.

Bir AB üyesi ülke olan Slovakya, azınlıkların kamusal alanlarda kendi dilleri ile konuşmalarını yasaklamışken, vatanımızda iki dil konuşulması resmi makamlarca teşvik ediliyor.

Hedef Sevr koşullarının Türkiye'de yeniden uygulanmasıdır. Avrupa'nın, Amerikan'ın bir zamanlar isteyip de Damat Ferit'lerin, Vahdettin'lerin gerçekleştiremediğini şimdi onlar gerçekleştiriyorlar. Emperyalizm, şeriatçıları ve bölücüleri almış terkisine dörtnala BOP'a doğru koşuyor.

Şimdi soruyorum AKP ve ABD anayasasına "evet" diyenlere:

Referandumdan sonra, AKP'nin uygulamalarını, eski deyişle AKP'nin icraatlarını izlemeye başladınız mı? AKP'nin "ileri demokrasi"sinin, çağdaş anayasasının nasıl bir şey olduğunun bilincine vardınız mı? İleri demokrasinin, sivil anayasanın kimlere, hangi çevrelere hizmet ettiğini gördünüz mü?

Ey, AKP ve ABD Anayasasına "evet" diyenler, Celal Bayar Üniversitesi Rektörünün gençlere "Siz Atatürk'ten görev alamazsınız" demesini ve Cumhuriyet yıkıcılarına karşı direniş yapmalarını niçin engellediğini anlayabildiniz mi?

Her yıl yapılan "Atatürk Koşusu"nun bu yıl yapılamamasının nedenini çözebildiniz mi?

Bu uygulamalardan bir rahatsızlık duymuyor musunuz, yoksa hâlâ Anayasanın sivilleştiğini mi sanıyorsunuz? AKP'nin bu yeni anayasasından ve uygulamalarından memnun musunuz?

Ne dersiniz, sizce, 12 Eylül Anayasasının yerine daha demokratik, daha özgür, daha çağdaş bir anayasayı getirdiler mi?

Kenan Evren'leri yargıç huzuruna çıkarabildiler mi? Sözlerini tuttular mı?

Hangisi gerçekleştirildi söylenenlerin? Aldatıldığınızı görmüyor musunuz?

Ey, AKP - ABD Anayasasına "evet" diyenler, lafı uzatmadan soralım, geceleri yastığa başınızı koyduğunuzda rahat uyuyabiliyor musunuz?

"Ben, iyi bir iş yaptım, ülkeme hizmet ettim, gelecekte çoluğum çocuğum benimle gurur duyacak, çünkü onlara yaşanabilir bir ülke bıraktım" diyebiliyor musunuz?

Yoksa tehlikenin hâlâ farkına varamadınız mı? Uyan uyan, ey ehli vatan… Uyan…

Ülke elden gidiyor, parçalanıyor, şeriatçılar bir taraftan, bölücüler bir taraftan, emperyalizm bir taraftan Cumhuriyeti bitiriyorlar. Atatürk'ü yok ediyorlar. Karşı çıkmak, vatanı savunmak için daha neyi bekliyorsunuz?

Yurtseverlerle birlikte bu vatan satıcılarına karşı sizin de cephe almanız, onlarla omuz omuza faşizme karşı mücadele edebilmeniz için illa bir kıyamet mi kopmalı?

Bir Nuh Tufanı mı olmalı?

Bıçak kemiğe dayandı… Uyan uyan artık…

Ali Eralp
MUHABBETLER KORKMİREM BALA

0 yorum:

Yorum Gönder