16 Ocak 2011 Pazar

Allah Kimseyi Dönek Yapmasın ! Amin !


DÖNEK olmak insan onuruna yakışmaz ama döneklik çoğu zaman maddi ve manevi kazanç getirir. Türkiye’de bu döneklerin pek çoğu var. Onlara baktığınızda neler neler görüyorsunuz!
Geçmişin hızlı solcuları… Darbecileri… Marksist, Leninist takımı… En hızlı CHP’liler… Çok… hızlı laikler… Kendilerini kamuoyuna “Aydın” diye yutturmaya yeltenen sahtekarlar… Karılarını AKP’den milletvekili seçtirmeyi başaran majestelerinin karikatüristleri…
Ömrünü İstanbul’un sosyete meyhanelerinde, diskolarında, gay barlarında geçirmiş tipler!..
Bunlann pek çoğu şimdi AKP saflarında, Tayyip’in emir ve hizmetinde vuruşuyor. Pek çoğu köşe yazarı ve ekran yorumcusu olarak her gün karşınızda. Her birine avanta ihsan edildi. Çok güzel paralar, olanaklar sağlandı.
AKP döneminde bunları devşirme süreci büyük bir hızla çalıştı. AKP, bir şeyi çok iyi anlamıştı:
“Bunlara avanta verirsek, iyi olanaklar sağlarsak, hepsini kazanırız ve bundan sonra bize hizmet verirler.”
Tahminler doğru çıktı. Bunlar tek tek, çeşitli vaatlerle kucağa çekildi.
Parasal desteği ve medya olanaklarını genelde Fethullah ekibi sağlıyordu.
Devşirme süreci önce gazetecilerden başlatıldı. Büyük medya patronlanna emir verildi:
“Şunlar şunlar sizin gazetelerinizde ve televizyonlarınızda görevlerini sürdürecekler. Onlara asla dokunmayacaksınız.”
Biz kovulurken onlara hiç dokunulmadı!
Devşirilmiş dönekler medyada tam kadro, AKP’nin emrinde ve hizmetinde yazmaya, konuşmaya, koro halinde ötmeye devam ediyor.
• • •
Ancak işin bir de siyasetçiler boyutu vardı. AKP’yi kamuoyuna “Her zihniyete, her görüşe özgürce açık” bir parti olarak sunmak gerekiyordu. O halde ne yapmalı, kimleri devşirmeliydi?
Akıllara Ertuğrul Günay geldi.
Ordu’da avukatlık yaparken siyasete girmiş, sonra CHP’den milletvekili seçilmeyi başarmıştı. CHP’nin de solunda bir milletvekili idi! Ağzı çok iyi laf yapardı.
12 Eylül darbesinden sonra “Dev-Yol örgütünden olduğu” gerekçesiyle tutuklandı. İşte o zaman korktu.
Tahliye edildikten sonra SHP Ankara İl Başkanı ve ve sonrasında Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yaptı.
CHP siyasal yaşama yeniden dönünce bu partiye girdi.
1992-1994 yıllan arasında CHP Genel Sekreteri idi.
Partisi onu, 1994 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterdi. Karşısında Refah Partisi adayı Tayyip vardı.

O kampanyada Tayyip’ten hoşlanmıştı.
Sonra aradan yıllar geçti ve AKP’ye yanaştı, partiye kaydını yaptmp milletvekili olmayı başardı.
Eski solcu, geçmişte Dev-Yol’cu olma iddiasıyla tutuklanan Ertuğrul artık dönmüştü!
Hemen ardından, Tayyip tarafından bir kez daha onurlandırıldı, Kültür ve Turizm Bakanı yapıldı.
Görevinde çok başanlı oldu ve halen aynı koltukta oturuyor!
• • •
Geçenlerde Tayyip bir Kars-Sarıkamış gezisi yaptı. (Hani dedesinin Sankamış’ta şehit düştüğünü iddia ettiği gezi.)
Kars’ta yapılan ve “İnsanlık Anıtı” adı verilen bir heykeli görünce onu “Ucube” olarak tanımladı. (Çok acayip, çirkin, garip şey.) Bu tanımlamayı herkesin içinde yapmıştı.
Bu sözleri kamuoyunda tepki yarattı, eleştiriler yağmaya başladı.
Ancak, Padişahımız efendimizin Kültür ve Turizm Bakanı olarak görev yapmakta olan Ertuğrul, onun bu sözlerini durup dururken yalanlamak durumunda kaldı.
“Ben gezi boyunca Sayın Başbakanımızın yanında idim. Öyle bir şey söylemediler” dedi. Bu sözleri niçin söylediğini herhalde sadece kendisi biliyordu! Bence tek neden, yakın geçmişte sığınmış olduğu Tayyip’e yağan eleştirilere göğsünü açmak, ona en yüksek makamı armağan eden sevgili başbakanını korumak, savunmak ve gözüne girmekti.
Fakat gelin görün ki. Arap ülkeleri gezisindeki Tayyip bu konuda net ve açık konuştu-.
“Evet, ben o heykel için ucube dedim.”
Tayyip sanattan, edebiyattan falan anlayan adamdır. O ucube diye buyurmuşsa, o heykel elbette ucubedir!
Şimdi işin bu yanını bırakalım da, şu Ertuğrul’un durumunu irdeleyelim.
Minnettar olduğu Padişahımızı savunmak için durup dururken ortalığa zıplıyor, onu savunmaya kalkışıyor, avukatlığını yapmaya soyunuyor ama Padişah’ın bizzat kendisi Ertuğrul’u yalanlıyor.

Şimdi bu duruma düşen, kendisini kamuoyu önünde küçük düşüren bir hükümet üyesi ne yapar?
Belki bazılannız “İstifa eder” diyeceksiniz!
Aman efendim, burası Türkiye! Bu dönemde o makamlara yükselen herhangi birinin hiç kendiliğinden istifa ettiğini gördünüz veya duydunuz mu? Bunlarda istifa denilen kavram yoktur ki, Ertuğruî niye istifa etsin!
(Burada bir parantez açıyorum. Aslında bütün bakanlann, müsteşar, genel müdür ve üst düzey bürokratların tarihsiz istifa dilekçeleri, Padişah efendimizin kasasında duruyor. Göreve başlarken bunlann hepsinden ayrı ayrı, ancak tarihsiz istifa dilekçeleri alınıyor. Niçin tarihsiz?.. Çünkü ne zaman “İstifa ettirilecekleri (!)” belli değil. Herhangi bir sorun olduğunda, ya da keyfi istediğinde, Padişahımız efendimiz o istifa dilekçesini yürürlüğe sokuyor ve yakın geçmişte olduğu gibi, bazı bakanlar istifa ettiklerini TRT’den öğreniyor! Şimdi parantezi kapıyorum.)

Evet, Ertuğruî istifa etmez!.. Ya da, daha öncekilerde olduğu gibi, çok küçük bir olasılıkla, ettirilir!
• • •
Yazıma başlarken de söylemiştim, döneklik kötü şeydir, ayıptır. Dünün hızlı sokulan, meyhanecileri, diskocuları başarıyla dönüp ve devşirilip bugün AKP’li , oldularsa, Fethullah’ın müridi oldularsa, bu onur kına durumun sorumlusu sadece kendileridir. Hem de bunlar 40′lı, 50′li yaşlarında dönen döneklerdir.
Aynı durum geçmişin CHP Genel Sekreteri Ertuğruî Günay için geçerlidir. Utanması gereken onlardır.
Padişah efendimiz bir hükümet üyesini resmen yalanlayacak ve o adam o makamda oturmaya devam edecek! Alışın artık, böylesi ancak Türkiye’de, hele ki döneklerde olur!
Allah kimseyi döndürmesin, dönek yapmasın Ertuğrul Amin!
Emin Çölaşan

0 yorum:

Yorum Gönder