Tarihe nasıl bakılır?..
Okulda öğretmen öğrenciye der ki:
- Napolyon’un Moskova seferini anlat..
Ya da:
- Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferini anlat...
Seferler, savaşlar, çatışmalar, fetihler, işgaller; imparatorların, kralların, padişahların yaşadıkları yıllar ve öyküleri...
Çocuğun kafasına tarihsel bilinç yerine bir sürü ‘ezber’ yüklenir...
Bitmez tükenmez bir tarih...
Ve nafile tarih bilgileri...
Tümü de unutulmaya mahkûmdur...
*
İnsanlık tarihini gelin üçe ayıralım...
En başta göçerlik dönemi...
İnsan ne zaman yerleşik düzene geçti?..
Ekip biçmeyi keşfedince...
Ne demek bu?..
Adıyla sanıyla tarım devrimi...
*
Tarıma dayanan üretim biçimine aşılanan insanlıkta yönetim dine dayanıyordu...
Milattan önce bilinmeyen yıllardan Milat’tan sonra 18’inci yüzyıla dek insan tarım toplumunda ve dinci yönetimler altında yaşadı...
Savaşlar, göçler, krallıklar, imparatorluklar, padişahlar, krallar bir film şeridindeki gibi gelip geçtiler...
*
Tarım devriminden sonra yaşanan ne?..
Sanayi devrimi...
Tarla yerine fabrika..
Köylü yerine işçi..
Akıl ve bilim..
Aydınlanma...
*
Sanayi devrimi Avrupa’da gündeme girdi, ‘Aydınlanma’ gerçekleşince din-kilise egemenliği yıkıldı, laiklik ve demokrasi toplumun yaşam biçimine dönüştü...
Çünkü sanayi, ‘sermayeci-işçi’ sözcükleriyle vurgulanan yeni oluşumda yeni sınıflar yaratmış, iktidar toprak sahibi ile köylü tabanından soyutlanınca dincilik tarihe karışmıştı...
*
Okullarımızda tarih böyle bir çerçevede anlatılıp öğretilmez...
Oysa öğretilmesi gerek...
Çünkü Aydınlanma’ya dönüşüm tarihi öğretilmeyince ne Türkiye Cumhuriyeti’nin ne de Atatürk devriminin anlamı aydınlanabilir...
*
Peki, ne olur?..
Yalnız öğrencilerde değil öğretmenlerde, yalnız küçüklerde değil büyüklerde kafalar karışır...
‘Tarih’ bilmeceye dönüşür...
‘Güncel’ kaosla özdeşleşir..
Bugünkü halimiz meydanda...
*
Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk dünya tarihinde bir ‘özgünlüğü’ vurguluyor...
Nedir o?..
İslam coğrafyasında sanayi toplumuna erişememiş dinci imparatorluktan akıl ve bilim kapsamında laik ve demokratik ulusal devlete geçiş deneyimini yaşıyoruz...
Peki, bu deneyim başarıya ulaştı mı?..
*
Kavga sürüyor...
Uzun sürede tüm İslam coğrafyası ve tüm ‘geri kalmış dünya’ akıl-bilgi-bilişim-sanayi toplumu olmaya mahkûm...
Bu arada Türkiye karşıdevrimle başarısızlığa sürüklenirse ülke karanlığa gömülür, ne laiklik kalır, ne demokrasi..
Ne de Atatürk...
Bugün Atatürk’ü anlamak ancak bu büyük uygarlık devrimcisini insanlığın tarihsel serüveninde yerli yerine oturtacak bilince sahip olmakla mümkündür.
İlhan Selçuk
0 yorum:
Yorum Gönder