10 Şubat 2011 Perşembe

ALLAHIMIZA ŞÜKÜR TAYYİP ERDOĞAN’IN ATLETİK BİR BEDENİ VAR



AKP Orta-Doğu’ya ‘model’ olmalı lafı şu anda tüm siyasi merkezlerde konuşuluyor, buna en çok üzülen her halde Aşk-ı Memnu dizisi kahramanı Kıvanç Tatlıtuğ olacak..
Ülkemiz tarımı endüstriye taşımakta çok gecikince ‘milli markalarımız’ dünya piyasalarına ulaşamadı. Olsun, şayet Tayyip Erdoğan bir ihraç malı olarak bir ‘milli marka’ olarak Orta-Doğu’ya takdim edilecekse, öncelikle ben Nihat Genç, Tayyip Erdoğan hakkındaki fikirlerimi kökünden değiştiririm…
Çünkü ‘milli marka’ her şeyimizdir, düşünün ‘milli bir model’, Tayyip Erdoğan mankenlerin yürüdüğü pistte yürüyor, jet sosyete Araplar mankenimizi izliyor, insan gurur duyuyor…
Model’ lafı kuşkusuz en çok moda sektöründe kullanılıyor. Sadece elbiseyi taşıyan model değil, dikkat edin mankenler gözlük, parfüm, çanta da taşır, dolaylı olarak bu aksesuarları da pazarlamış olur… Zaten dünyanın en büyük modacıları, bir kere isimleri marka olmasın, işi abartıp yan ürün olarak, önce parfümden başlayıp araba markasına kadar işi sürüklediler.
Şimdi Mısır’a ‘Tayyip model olmalıysa’, önce Müslüman Kardeşler içinde Tayyip gözlüğü takmaya aday özentili birileri mutlaka olmalı.. Ve Müslüman Kardeşler’in hanımlarından birini mutlaka Emine Erdoğan’ın yedi milyarlık çantasını kullanırken görebilmeliyiz…
Unutmayın ‘moda’ satılmak için değil ‘imrendirmek’ içindir, tüm Kuzey Afrika ve Orta-Doğu’yu demokrasimizle imrendirme vakti geldi geçiyor…
ERDOĞAN’IN GÖZLÜKLERİ
Hepimiz, bu toprağın yazarları, tasarımcıları, modacıları ‘Tayyipmarkasına yardımcı olmalıyız. Mesela Tayyip kelimesi Arapça, insanlar çok bildikleri şeyleri tutmaz, daha sert metalik ‘seksi’ anlamlar verebilmeliyiz, ‘Teyya’ desek, bu da yine deliler ya da hoş insanlar için kullanılan bir isim gibi, beğenmedim.
Tecca daha iyi marka ismi, üstelik deccal gibi ezoterik bir anlam da taşır, Tecca markası Araplar’ı kıllandırsın, markalar dedikoduları olmadan, bir gizli hikayeleri olmadan geniş kitlelere yayılamaz…
Tecca markası bir otursun, peşinden Tayyip Erdoğan da işadamlarımıza emretti zaten, Tecca marka otomobilleri de peşi sıra göndermeye başlarız.
Ancak, Tayyip Erdoğan’ın gözlüklerini bir yan ürün olarak unutmayalım... Gözlükleri vurgulamalıyız… Eskiden Anadolu’da çok afilli giysisi olanlara, mesela çok cırtlak çok parlak gösterişli bir boyunbağı takanlarla biraz da alay etmek için ‘yandım da alamadım’ denirdi…
Bu Anadolu deyimi, belki moda ikonlarının bulup seçemediği modayı en güzel ifade eden deyimdir, şugar bir elbise, üstünüze biraz fazla artistik gibi geliyor, işte bu durumu ifade etmek için…
Zaten öteden beri Araplar bizim demokrasimize bakıp bakıp ‘yandım da alamadım’ diye iç geçirip durur. Demokrasimizin adı pekala ‘yandım da alamadım’ olabilir…
Her Müslüman Kardeşler lideri Tecca’nın gözlükleri için ‘yandım da takamadım’ diye inlemeye çoktan başlamış olmalı, vakit geçiyor, hızlanmalıyız.
Ancak unutmayalım, modaya aşırı bağlı insanlar kendilerine yeterince güvenmezler... Bu yüzden Arap gururunu da dikkate alarak, Araplar’ı incitmeden, onları çok da fazla imrendirmeden alttan alta ince ince işleyen bir moda politikası oluşturmalıyız, mesela Araplar’ın doğal renkleri olan hurma ve bakla’nın renklerini öne çıkartmalıyız, ki, kendilerini tamamen ‘ezilmiş’ hissetmesinler…
ALLAHIMIZA ŞÜKÜR ERDOĞAN’IN ATLETİK BİR BEDENİ VAR
Bilindiği gibi ‘moda’ 1830’lu yıllarda Paris’te doğdu... O yıllarda sarayın modası, filmlerden hatırlarsınız ‘kabarık’ elbiselerdi, yerine ‘kadın vücudunu saran’ dar elbiseler dikilmeye başlandı… Yani ‘moda’ dediğimiz şeyin ilk çıkışı ‘darlaştırmaktır’, bedeni ortaya çıkartmak... Allahımıza şükür Tayyip Erdoğan’ın atletik bir bedeni var ve biraz ıkınırsak üstünde fena durmaz, zaten ileri görüşle Tayyip Erdoğan Bey takım elbiselerinde bakla, hurma renklerini bugünleri görerek vurgulamıştı…
Ciddi bir sorun da var, uzun entari giymeye alışkın Araplar’ı dar elbiseler fazlasıyla daraltır gibime geliyor.
Hatırlayın, Araplar’ın uzun etek elbiselerini tüm erkekler hayatımızda birkaç gün giymişizdir, sünnetimizde… Niçin? ‘Yaralı’ yerimize temas etmesin diye, şimdi modacılarımıza düşen en büyük vazife, hem elbiseleri darlaştıracağız hem de ‘yaralı’ yerlerine fazla temas etmeden ‘teğet geçmeli…
Ama unutmayalım, asıl kadın modası ‘etekle’ başlar, Paris modada dünyayı salladı ama modanın tüm dünya sokaklarında boy göstermesi ‘etekle’ başlar. Ve ‘etekler’in sahneye çıkışı 60’lı yılların öğrenci ayaklanmaları günlerine denk gelir, ‘mini etek’ tüm dünya sokaklarında bayrağını dalgalandırdığı yıllarda, işte gerçek ‘demokrasi’ budur diyen nice yazılar okuduk…
Evet, bizi yetiştiren kültüre ihanet etmeyelim, modanın ‘demokratikleşmesi’ ‘etekle’ başlar… Gerçi AKP’nin kadın hanım bayan kreasyonunda henüz ‘etek’ hiç yok.. Etek de olmasın canım, demeyin. Batıyla Doğu arasında ne bileyim, Medeniyetler Arası Diyalog işinde en büyük kriz burada çıkacak, peşinen söyleyeyim..
Etek olmadan demokrasi olmaz mı? Tartışmalı konudur ama gerçek modacılar ‘kusurları’ örtmeyi bilenlerdir, bu yüzden Obama yönetimini bir kez daha takdir etmeli..
Moda, jet sosyetik bir avuç insanın özel ihtiyaçları için mi yoksa sokaklarda vur patlasın çalıp oynayan gezinen milyonların işi mi, mesela Tahrir Meydanı’na on gün boyunca baktım ve tıpkı İran’da olduğu gibi tek bir ‘etekli’ göremedim…
Buradan Amerika’ya Avrupalı yetkililere sesleniyorum; madem pekala eteksiz demokrasi olabiliyormuş da zamanında bizim analarımızdan bacılarımızdan ne istiyordunuz?
Unutmayın Moda Paris’te doğdu, ancak, Hazır Giyim’in merkezi New York oldu… Üstelik ‘sentetik kumaşların icadıyla’ daha da coşarak…
Amerika ‘hazır giyim’i her alanda kullandı, Soğuk Savaş yıllarında Hazır Giyim darbeleri hatırlayın, tüm Latin Amerika’dan Afrikalar’a kadar..
Şimdi soğuk savaş sonrası ‘hazır giyim’ yeni moda ayaklanmalar çağı başladı, Hazır Giyim Ayaklanmalar’ın ilk modası ‘Turuncuydu’. Epey sükse yaptı, sonunda Gürcistan’ta boka sardı, bir turuncu nedir bir turuncu rengi yüzünden Amerika’yla Rusya arasında nükleer savaş başlıyordu, daha geçen seneler..
Şimdi Arap Ülkeleri için yeni bir ‘hazır giyim’ ayaklanması biçildi kesildi provaları çıkartıldı ve sıcağı sıcağına El Cezire’den tüm dünyaya sunulmaya başlandı.. Şansa bakın, bu ‘hazır giyim’ciler dünyanın en büyük mankenlerini değil bu hazır giyim için bizim Tayyip Erdoğan’ı istiyorlar…
‘Hazır giyim’in en büyük özelliği şudur, hazır giyimle moda, bir avuç elitin değil batı dışı yoksulların da ‘modası’ haline geldi. İşte gidin Mahmut Paşa’ya beş liraya ağzı açık timsah markalarına kadar her şey..
Olsun, şık jan janlı ayaklanmalar sadece Batı da mı olacak, artık doğunun yoksulları da bu siyasi modadan ucuzuna faydalanabilecek, sağolsun Hillary Obama ..
Bir ‘milli marka’mız oluyor sevinciyle ‘moda kültürümüzü’ temize çekmeye çalışırken, aklıma önce şu geldi, bilirsiniz ‘elbise’ başka şeydir ‘kostüm’ başka şey.. Mesela düğüne, bir davete, gecelere, balolara ‘kostümle’ gidilir, elbise, işe sokağa her yere giyilen..
Milli Marka’mız Tecca’yı aramızda kalsın bizler gündelik işlerinden iyi biliriz, onun hergün yargıya hukuka yoksullara giydirdiği kanlı ‘elbiseler’i iyi biliriz, bu kötü şeyleri hatırlatmanın bugünler hem yeri hem zamanı değil, yeter ki ‘ihraç malımız’ çoğalsın, ülkemiz ekonomisi gelişsin…
Şimdilik Tecca’yı pazarlayacağımız tek bir model kostüm dikmeliyiz, onun da adı ‘ileri demokrasi’ olmalı…

Nihat Genç
Odatv.com

0 yorum:

Yorum Gönder