Başbakan Erdoğan; kendini bilimkurgu çizgi filmlere iyice kaptırmış. Her konuşması, ‘Güç bende! En büyük benim’ biçiminde özetlenebilir. Türkiye’de iki parti istediğini söylemesi bile bu duygusundan kaynaklanıyor. İşi ikiye indirecek; kendisi de başına geçtiği çoğunluk kampı ile seçimli padişahlık kuracak.Başkanlık sisteminden söz eden Sayın Erdoğan’ın isteği, demokratik kaftan giydirilmiş sultanlıktan başka bir şey değil.
Hocası nasıl yerine oğlunu ortaya çıkardı ise kendisi de yaşlanınca iki oğlundan birisini başımıza oturtmak niyetindedir.
KİMSE KONUŞMASIN HA!
Başbakan; kendi kafasındaki dünyaya aykırı hiçbir söz duymak istemiyor. Kimsenin de kendisine karşı çıkmasına tahammül edemiyor. Hükümeti yönettiğinden yola çıkarak artık öbür partileri bile kendisi yönlendirmeye uğraşıyor.
MHP’ye ve CHP’ye yönelttiği eleştirilere bakın; bunu görürsünüz.
Özellikle CHP’yi ağır biçimde eleştiriyor. ‘Böyle parti olmaz’ havalarında; ‘Parti değil yolgeçen hanı!’ diyor. Bu yorumlarıyla da CHP’nin AKP gibi olmamasını bir eksiklik, hatta suç unsuru sayıyor.
- – -
CHP Lideri Kılıçdaroğlu dururken onun bir yardımcısının konuşması, Başbakan Erdoğan için anlaşılır şey değil. Yani; Sayın Erdoğan önce kendisine ve partisine bakıyor; sonra da CHP’ye… Oradaki sistemin kendi tek adam sistemine benzemediğini görünce de verip veriştiriyor.
-Şu CHP’li niye konuşuyor, diye çatıyor.
Çatarken de,
-CHP’de kimin eli kimin cebinde belli değil, diyor.
Böylece, parti ilişkisini bir tür çıkar, hatta hortumlama ilişkisi gibi gördüğünü de istemeden bile olsa dışa vurmuş oluyor.
Baktı ki olmuyor; edepsizlikle suçluyor.
AKP’li vekillerin vahşi cinayetler işleyen Hizbullah’ın derneğine gittiğini söyleyen Kılıçdaroğlu’na ise
-’Densizlik, namertlik, terbiyesizlik’ gibi hakaret içeren kelimelerle cevap veriyor.
Yahut, hakaretin şeklini değiştiriyor:
-Üç keçiyi bile güdemezler diyerek çobanların dünyasından sesleniyor.
Ve bu sözleri alkışlatmak için de üç keçiyi başarıyla güdenleri, kiraladıkları minibüslerle miting meydanlarına indirtiyor.
Keçi çobanları da CHP’yi kendilerine kötü göstermeye uğraşan Başbakan’a basıyorlar alkışı…
-Kıskananlar çatlasın, diyerek…
- – -
Başbakan alınca alkışı, CHP’yi eşkıyalıkla suçluyor.
Her halde aklında Tunus var, Mısır var…
Sonra da ben ağzımı bozmam onlar gibi diyor.
- – -
Belli ki Başbakan Erdoğan bu CHP’den çok çekiniyor; hakaretler, korkunun eseri.
Herhalde TBMM’daki çoğunluğunu kullanarak ve Ahmet İyimaya’nın da desteğini alarak yeni bir yasa çıkartırlar.
Bu yasada; ‘Geleceğin başkanı olan Tayyip Erdoğan’ı kızdıran partinin yönetimi kayyuma devredilir’ diye tek madde bulunur.
Böylece CHP’nin yönetimine AKP’lilerden bir heyet getirilir.
Başbakanımız da AKP’lileştirilmiş o CHP sayesinde milleti kandırmayı rahat rahat sürdürür.
NE İYİ MAYA İMİŞ AMMA!
Ahmet İyimaya isimli zat-ı muhteremi Doğru Yol Partisi Amasya Milletvekili olarak tanımıştık.
Elbette ki, öbür sağcı siyasetçiler gibi bunlar için parti kavramı, kendi kişisel ikballeri ile sınırlı olduğundan; Sayın İyimaya kapağı hemen AKP’ye atmıştı.
‘Sonradan olmanın Müslümanlığına derman yetmez’ derler ya…
Öbür sonradan olma AKP’liler gibi bunun da AKP’liliğine derman yetmiyor.
Kendisi; Adalet Komisyonu Başkanı… Bu komisyonda muhalefeti susturacak kararları; kendi partisinin üyelerinin parmaklarını kaldırtarak aldırtıyor.
Yani yeni bir hukuk icat ediyor: Parmak Hukuku…
Bu Parmak Hukuku’nda kimin parmağı fazla ise o haklı çıkıyor.
Önce Parmak Demokrasisi, sonra Parmak Hukuku…
Parmak kaldırtarak:
- Yıkarız cumhuriyeti; kurarız sultanlığı!
- Kıskananlar çatlasın!
1 Şubat 2011 Salı
Başbakan’a AKP yetmedi CHP’yi de yönetmek istiyor -Rıza Zelyut,
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder