CHP’deki Süheyl Batum krizine son noktayı koyarken Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun “O defter kapandı” sözü ön sırada.
Fakat basına yansıyan (içeriden yansıtılan) haberlere bakılırsa Kılıçdaroğlu, Batum’la ilgili defteri kapatmamış. Defterin son sayfası açık!Kanıtı ise Kılıçdaroğlu’nun MYK’deki sözleri.
Batum’un, Batum gibi dillerini dizginlemeyen kimi Parti Meclisi üyelerinin veya milletvekillerinin kamuoyunda eleştirilere neden olan açıklamalarından CHP rahatsız.
Gazetelerde dün yayımlanan haberler; CHP Genel Başkanı yetkisini kullanarak Batum’u son defa uyarıyor.
Üstelik Batum krizini değerlendiren söylemlerinde haklı, hem de çok haklı.
Diyor ki: “Tüm zorlukları aşmaya çalışarak partiyi yukarılara taşıyoruz, tek bir açıklamayla çabalarımız heba oluyor. Kimsenin partililerimizin emekleriyle oynamaya hakkı yok!”
İsmini söylemiyor ama işaret parmağı Batum’u gösteriyor: “Tek bir hatada gidersiniz, tekrarı halinde de gidersiniz. Size son uyarım” diyor.
***
Kılıçdaroğlu’nun, Batum’un TSK ile ilgili kâğıttan kaplan sözünden ne denli rahatsız olduğunun kanıtı; MYK’deki konuşması…
CHP’nin darbelere karşı tutumunun toplumda anlaşılır hale geldiği bir dönemde gereksiz ve değersiz kâğıttan kaplan sözünün AKP tarafından nasıl istismar edileceğini bilen genel başkan:
Bu sözün CHP aleyhine partiyi darbe yapmayan askerleri eleştiren, hatta neden darbe yapmadıklarını sorgulayan kampanyaya dönüştüğünü gördü ve… önce yardımcılığına atadığı kişinin bu görevden istifa etmesini bekledi…
Ama yardımcısının istifayı düşünmediğini, hatta sözünün arkasında durduğunu görünce doğasına uygun bir kararla Batum’a son bir şans verdi.
Partiyi bağlar nitelikte yeni bir gaf yaparsa… yetkisini kullanarak yardımcılık görevinden almayı kararlaştırdı.
Parti yönetim üyelerinin Kurultay’dan üç-beş ay sonra birbirine düştüğünü içerecek yorumlara prim vermemeye özen gösterdiğini vurgulayan bir davranıştı bu.
***
Batum’un kamuoyuna açıklamaları ile iç bünyede yetkililere söyledikleri iç açıcı bir izlenim vermiyor.
Batum, MYK toplantısında günah çıkardı. Ordu ve Ergenekon sanıklarının aleyhine bir hava yaratan açıklamalarının “iyi niyetle yapılan açıklamalar” diye algılanmasını diledi, özür diledi.
Ne var ki tepkilerin yoğunlaştığı günlerde basının sorusu üzerine görevinden (partiden) istifa etmeyeceğini söyleyen Batum ile MYK sonrası gazetecilerin sorusu üzerine, “toplantıda istifasının gündeme gelmediğini ve gelmesi için de ‘bir neden’ olmadığını” açıklayan aynı Batum’du!
Türkiye’de artık basına kapalı toplantıda konuşulanların medyada yer alacağını bilen Batum’a, birbirini yalanlayan açıklamaları yakışıyor mu?
***
“Bir kısım medya” CHP’de huzursuzluk çıkarmayı görev biliyor.
Batum konusu kapandı derken yandaş medya bu kez öteden beri hırpalamaya çalıştığı, Atatürkçü ve laikliğin savunucusu CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ı yine diline doladı.
Arıtman, yandaşlara hedef yapan sözleriyle gündemde.
Arap ülkelerinden gelen gazetecilere, “Biz Arap kadınları gibi olmak istemiyoruz” demiş.
Neden böyle demiş? Gerekçesi veya sözün içerdiği anlam yok haberlerde.
Arap kadınlarını aşağılamak mı amacı? Hayır!
Arıtman; Türk kadınının örneğin Suudi Arabistan’da otomobil kullanma özgürlüğüne yeni kavuşan… kadını ikinci sınıf insan gören… çağdaş hiçbir hak tanımayan Arap ülkelerinin kadınları gibi olamayacağını söylemeye çalışmış ise… Arap gazeteciler bu gerçekçi değerlendirmeye fazla alınganlık göstermiş olmuyor mu?
Ha, Arap gazeteciler de Arıtman’a, ülkenizde kadınların pek çoğu, hatta Cumhurbaşkanınızın, Başbakanınızın, çoğu milletvekillerinizin eşlerinin başları, vücutları da baştan aşağı kapalı iken…
…sokaklarınızda kara çarşaflı kadınlar giderek çoğalır, iktidar partiniz toplum yaşamını Arap ülkelerine benzetmeye uğraş verirken… bizim kadınlarımızı eleştirmenizi yadırgadık, deselerdi…
…Arıtman bu saptamayı nasıl yanıtlardı acaba?..
…Acaba, halkın (CHP) iktidarında kadın, her açıdan çağdaşlığın gereklerinin yerine getirildiği o eski günlere dönecek, diyebilir miydi?
0 yorum:
Yorum Gönder