“Hüsnü”den sonra yine karşılaştık…
“Peki Kaddafi’den ne istiyorlar” dedim…
“Bir milyon insan açken, kamu bankalarının parası ile oğluna bir gazete, bir televizyon, iki radyo satın aldı” dedi…
“Oha…”
“Biliyorsunuz güzel soru sormayan muhabirleri kovalardı… Foto muhabirinin 38’lik zum aletini aldığım gibi sokarım, dedi… Bunu duyan kameraman kaçtı… Zaten bir tek muhalif yazarı barındırmadı, ya köşelerini bırakıp kaçtılar, ya hapishanelere dolduruldular…”
“Çüşşş…”
“Kaddafi’nin iktidarının 40’ıncı yılı kutlamalarına (02.09.2009) Emine Erdoğan ile Münevver Arınç ve Bülent Arınç da özel bir uçakla gelerek katıldılar… Arınç orada gördüklerinden çok mutlu olduğunu söyledi ve Libya’daki yönetimi öven özlü bir konuşma yaptı…”
“Yok artık…”
“Kaddafi iktidarının 40’ıncı yılı törenlerinde çok heyecanlanan Emine Erdoğan gözyaşlarını tutamadı… (Tıklayınız; Google – Emine Erdoğan Libya’da nasıl ağladı)…”
“Vayyy…”
“Bingazi’de dev bir stadyum yaptırdı… O stadyumda yeterince lehte tezahürat yapılmadığını duyunca sinirlendi, ‘Biraz daha kızarsam içindekileri kovup develeri doldururum’ dedi…”
“Pess…”
“Kendini İslam âleminin ‘imamı’, Arapların ise ‘kralı’ saydı. Popülizmin uç noktasında yer almasının en çarpıcı örneğini o verdi. Yabancı devlet adamlarını azarladı ama altınını-parasını onların bankalarına taşıdı…”
“Höst…”
“Sonunda insanlar ayaklanınca her faşist gibi çıldırdı… Daha dün uçaklarla kendi halkını bombaladı… Yaralı göstericilere bakıyorlar diye doktorları bile kurşuna dizdiler…”
“Yuh…”
“İşte Tayyip Erdoğan’ın dün grubunda savunduğu ‘insan hakları ödülünü’ bundan aldı…”
“Aaaaa…”
“Atatürk’ü hiç sevmezdi….”
“Eh…”
*
Giderken arkasından seslendim:
“Gidecek mi?..”
Sordu:
“Hangisi?..”
Bekir Coşkun
0 yorum:
Yorum Gönder