13 Şubat 2011 Pazar

“KAĞITTAN KAPLAN”MIŞ !…


Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ulus devletimizin koruyucusu olduğunu ve orduya yapılan her saldırının ve suçlamanın, doğrudan doğruya Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni zayıflatacağı gerçeğini defalarca yineledik.
Özellikle son senelerde, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne emperyalizmin işbirlikçileri, mütareke basını ve yandaşları tarafından yapılan saldırıların şiddetini artırarak, hızlandığını üzüntü ile izlemekteyiz.
TSK’nın emekli ve muvazzaf askerleri Silivri “Zülümhanesi”nde hapsedilmekte, iktidarın en üst düzey görevlilerinden tutun, resmi ilanlarla yaşatılan basına kadar, aklınıza gelen herkes orduya hücum etmek, hatta aşağılamak için fırsat yaratmaktadır
“Allah’a çok şükrediyorum ki, Türkiye bunların zamanında savaşa falan girmemiş.”
Bu sözleri hatırladınız sanırım. Devlet bakanı Arınç, kendine yönelik suikast iddialarının ardından, böyle bir söylemde bulunarak, TSK’ya yapılan veya yapılacak her aşağılamanın ve saldırının mübah(!) olduğu izlenimini yaratmıştır.
Ancak ne Bülent Arınç’ın ne mütareke basınının, ne de işbirlikçilerin bu tip salvoları beni CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum’un söylemi kadar ne üzmüş, ne şaşırtmış ne de kızdırmıştır.
İktidar, “Büyük Abi”nin emirleri doğrultusun da hareket etmekte ve her fırsatta TSK’yı aşağılamak adına elinden gelen her şeyi yapmaktadır.
Düzmece darbe senaryoları, uyduruk suikast planları.. Ne ararsanız, aklınıza ne gelirse.. Kendi halkının üzerine bomba atmakla, Cuma namazı ardından toplu katliam..İktidar ve işbirlikçilerinin ordu üzerine kurduğu planlar… Tutuklanan gencecik teğmenler, atılan iftiraları ve suçlamaları onuruna yediremeyip intihar eden subaylar…
Şimdi bu saldırı kervanına ne hikmetse Batum da katılmıştır.
Binbaşı Ramazan Armutçuoğlu;
Yarbay Gülova;
Üsteğmen Çağlar;
Teğmen Muzaffer Gümüz;
Üsteğmen Yavuz;
Yzb. Sinan Eroğlu
Bnb. Ercüment Türkmen;
Bnb.Fikret Aksurgun;
Üsteğmen Serkan Gencer;
Yarbay Mikdat Şamdancı;
Üsteğmen Murat Ergül;
Yüzbaşı Süleyman Can;
Yarbay Alim;

Yukarıda saydığım isimler size bir şeyleri hatırlatıyor mu? Sanırım bu yazıyı okuyan herkesin yüreği bu isimlerle birlikte titremiştir. Kanlı terör örgütünün “Made in” Sam Amca kurşunları ile şehit ettiği, devletin milleti ve ülkesi ile bölünmez bütünlüğünü korumak için vatana katılan yiğitlerimiz onlar…
Daha doğrusu Batum’un “Kağıt kaplan” olmakla suçladığı askerlerimiz. Ben buraya sadece bir bölümünün adını yazabildim. Binlerce Mehmedimiz ve onların komutanları, vatan nöbetine devam etmektedirler.
Diğer şehitlerimiz af etsinler beni…
Her sene 13 Mart’ta tüm Harp Okulu tek yürek olur, komutan yoklama yaparken sıra 1283′e gelince, Harbiyeliler yemin ederecesine, “BURDA ” diye seslenirler. 1283 Mustafa Kemal’in Harp Okulu’ndaki apolet numarasıdır.
Ordunun içinden NATO’cu subaylar yetişmiş olabilir, ABD’nin “OUR BOYS WİN” diye alkışladığı darbeciler türemiş, Özkök gibi askerinin başına çuval geçirilmesine ses çıkarmayan, Büyükanıt gibi Dolmabahçe Sarayı’ndaki gizli görüşmenin ardından teslim bayrağını göndere çekmiş paşalar da olabilir.
Hatta aralarında bazı gizli bilgileri sızdıran hayali subaylar da türemiştir. Okulu bitirdiği gün namusu ve şerefi üzerine bayrağın ve silahın üzerine elini koyarak ettiği yemini trilyonluk zırhlı arabanın veya vaat edilen ama yerine getirilmeyen cumhurbaşkanlığı hatırına unutanlar da(!) olabilir.
Ama unutmayalım, o ordu bizim ordumuzdur. Namusumuz ve şerefimizdir. Askerimiz kanla ve irfanla kurdukları bu cumhuriyetin nöbetçileridir.

Peki, dünün yılmaz savunucusu, ulusalcı (!) , orduya asla dil uzatmayan hatta savunan Süheyl Batum’daki değişimin bu sebebi nedir?

Acaba Batum’da, 1 Mart tezkeresinin intikamını CHP’den almaya yeminli ABD’den esen ve Deniz Baykal’ın tasfiyesi ile başlayan değişim rüzgarlarının etkisinde mi kalmıştır?
Bu arada Batum’un 3-4 Aralık 2004 tarihinde “Brüksel Abant Platformu”na katıldığını ve Gülen’in ışığı (!) ile aydınlandığı gerçeğini de unutmamız gerekmektedir.
Şunu çok iyi biliyorum. Ulusalcı ve devletin ülkesi ile bölünmez bütünlüğünü savunan bir CHP, ABD’nin işine hiç gelmez.. Amerika’nın orduyu “Kağıttan kaplan” çevirdiğini söyleyip şikayet eden Süheyl Batum, neden aynı şikayeti CHP için yapmamaktadır?.
Bir zamanlar “CHP’nin üst yönetimi değişmelidir.” fetvasını veren ABD’de Yahudi lobilerinin bir nolu adamı ABD Savunma Bakanlığı Pentagon ve CIA’nın en önemli starateji uzmanı Stephan Larrabe artık muradına ermiştir. Çünkü Rand Corparation’ın Raporu’nda şikayet edilen millici ve anti-Amerikancı duruşunu yitirmiştir Neo-CHP..
Bu raporda “CHP, Batıcıların kalesi haline getirilmelidir.” denmektedir. Ayrıca “CHP’nin Türk ordusunun payandası” olduğu da bu raporda yinelenmektedir.
O zaman gönül rahatlığı (!) ile şunu söyleyebiliriz. Neo-CHP ve değişen üst yönetimi artık, ordunun “payandası” değildir. Süheyl Batum bu söylemiyle AKP ile “ikiz ruh” taşıdığını göstermiş, üstelik iktidarın ekmeğine de çift katlı yağ sürmüştür.
İktidar ve yandaşları “TSK lağvedilmelidir.” demektedir. Sınırların güvenliğini askerden alıp, profesyonel güçlere teslim etmek için hazırlıklar yapmaktadır.
Ancak Batum’un açıklaması üzerine hepsi bir numaralı aslan kesilmiş, seçime çeyrek kala milletin asker sevgisini okşayacak söylemlerde bulunmaya başlamışlardır.
TSK, bir önceki Genel Kurmay Başkanı’nın dediği gibi içerden ve dışarıdan psikolojik taarruzla karşı, karşıyadır. Ordunun mahremine el uzatılmış, kötü niyetli eller kozmik odaya kadar girmiştir. Teğmeninden, generaline kadar TSK mensupları Silivri “Zülumhanesi”nde esirdir.
Ancak asla unutmamız gereken gerçek şudur. TSK tüm saldırılara rağmen çökertilememiştir ve çökertileyemeyecektir.
Ordunun çökertilmesi ve teslim alınması demek, ulus devletin en önemli dayanağının çökmesi ve devletin yok olması demektir.

Neyin ne olduğunu bilmeden ve anlamadan Süheyl Batum’u alkışlayan aklı evvellere bunu hatırlatmak hepimizin, tüm yurt severlerin görevidir.

Süheyl Batumların ve benzerlerinin bir an evvel ABD’nin kağıt kaplanı olmaktan kurtulup, özlerine dönmeleri mümkün görülmemektedir. Görünen odur ki, Neo-CHP emperyalizmin ve işbirlikçilerinin desteği ile iktidar olmaya rıza göstermektedir.
Batum bu söylemi ile Türk milletine ihanet etmiştir.
Hatta Batum, “Türk ordusu kağıttan kaplanmış.” sözleri ile CHP’nin kurucusu en büyük Harbiyeli, TSK’nın onursal Baş Komutanı Mustafa Kemal Atatürk’e de hakaret etmiştir.
Bu hakareti de görmezden gelmemiz mümkün değildir.

Figen ÖZEN

0 yorum:

Yorum Gönder