7 Şubat 2011 Pazartesi

Mı-Sır Üzerine…

Mı-Sır Üzerine…

Mısır’daki günlük, hatta saatlik gelişmeleri “sıcak haberci” meslektaşlarımıza bırakalım, geçmişteki Mısır gezilerimiz ışığında olabildiğince geniş bir yelpaze çizmeye çalışalım.
Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek yaşamın her alanında…
Örneğin sinemaya gittiniz. Diyelim kigüzel bir aşk filmi. Mısır’ın efsanevi sanatçısı Ümmü Gülsüm’ün şarkıları eşliğinde filmi izlemeye hazırlanıyorsunuz. Önce 10 dakika Hüsnü Mübarek’in o haftaki etkinliklerini ve konuşmalarından özetleri izlemeniz gerekiyor.
Bizim mübarek yöneticilerimiz demokrasiyi canlı yayınlara kadar ilerlettiler ama henüz bu noktaya ulaştıramadılar!
***
Mısır, ABD açısından “Arap dünyası merkez üssü” olarak adlandırılabilir. O nedenle Mısır’ı kimin nasıl yöneteceği ABD için çok önemli.
Arap ülkelerinde görev yapacak olan Amerikan diplomatları önce Mısır’a geliyor. Burada ortalama 6 ay Arapça öğreniyor, bölgeyi kavrıyor, ondan sonra görev yerine gidiyor.
***
Arap dünyası da doğal olarak Mısır’ın sahibine göre biçimleniyor. Bu sadece bugün değil tarihte de böyleydi.
1517’de Yavuz Sultan Selim’in Kahire’ye girdiğini öğrenen Yemen Emiri İskender hemen padişaha bağlılığını bildirdi. Yavuz Sultan adına hutbe okuttu. Temsili olarak Yemen’in anahtarını gönderdi.
***
Kahire’den gelen haberler, olayların merkezi konumundaki Tahrir Alanı’nın hemen yanında kurulu Mısır Müzesi’nin yağmalandığı yönündeydi. Kimi görüntüler yağmanın vahşice olduğunu gösteriyordu.
Mısır Müzesi’ni yazarken şu başlığı kullanmıştım.
Dünyaya akan tarih ırmağı.
Nil’in verdiği ilhamla kullandığım bu başlıkta abartı yok. Bugün ABD, İngiltere, İtalya ve Almanya başta olmak üzere dünyanın 40’a yakın büyük müzesinde Mısır eserleri bölümü var.
Mısır Müzesi’ndeki eser miktarını anlatmak için şöyle bir ölçü verelim:
Her eserin önünde yarım dakika durursanız, 1.5 ayınızı ayırmanız gerekiyor.
***
Mısır’da din yaşamın her alanında var. İskenderiye’den otobüse bindiniz, Kahire’ye geleceksiniz. Otogarda Mısır giyimli bir kişi otobüse biner, en önde yüzü yolculara dönük Kuran’dan bir parça okur. Sonra gönlünden ne koparsa.
Otobüs yola çıkar, şoför teybe bir Kuran kaseti koyar.
Kuran için şöyle bir tanımlama da yapılır:
Mekke’de indirildi, İstanbul’da yazıldı, Kahire’de okundu.
***
Mısır’ın Nobel ödüllü yazarı Necip Mahfuz’u yazı yazdığı gazete Al Ahram’da ziyaret etmiştim. Halit Çelenk tipi bir duruşu vardı. Ankara’dan çıkarken yanıma, eserlerinin Türkçe basımlarını almıştım. Niçin görüşeceksiniz diye sorduklarında, bunu söyledim.
Çay içimi sohbet ettik. Mısır’ın sosyal, siyasal, bölgesel durumuna ilişkin soruma şu yanıtı vermişti:
“Mısır sadece kendi sınırları içinden sorumlu bir ülke değil. Arap dünyası çok parçalı görünse de, birbirinden etkilenen büyük bir coğrafya. Din toplumsal yaşamın en önemli unsuru. İşin zaman zaman İslam adına teröre dönüşmesi beni üzüyor.”
Mahfuz ünlü eseri Midak Sokağı’nda Kahire’den söz ederken şöyle diyor:
“Hangi Kahire demek istiyorum acaba? Fatımilerinki mi, Memlûklularınki mi, yoksa Sultanlarınki mi?”
***
Mısır’ın yanı sıra pek çok Arap ülkesini dolaştım. Ürdün’den Yemen’e, Suudi Arabistan’dan Bahreyn’e…
Arap dünyasının bütün yarışı kendisiyle.
Örneğin bir Yemenli diplomat şöyle diyordu:
“Arap dünyasının en demokratik ülkesi biziz. Çünkü cumhurbaşkanlığı seçimlerine birden fazla aday katılabiliyor.”
Bahreyn’de Celil de şunu söylemişti:
“Arap dünyasında en özgürlükçü ülke biziz. Çünkü kadınlar araç kullanabiliyor.”

0 yorum:

Yorum Gönder