15 Şubat 2011 Salı

SIRA MEDYADA!.. -Emin Çöleşan


S
EVGİLİ okuyucularım, yakalanıp içeri tıkılan bunca “Darbeci ve silahlı terör örgütü üyesi teröristlerden (!) sonra sıra geldi Türk Ordusu’nun emekli, ya da görev başındaki komutanlanna.” Gözümüz aydın olsun, onlar da içeri tıkıldı! En başta onurlu ve yürekli adam Çetin Doğan ve tüm silah arkadaşları.
Tutuklamalar sonrasında sayın Genelkurmay Başkanımız, muhterem Başbakanımızı Dolmabahçe Sarayı’nda ziyaret ettiler ve 40 dakika boyunca konuştular. Ben size bu konuşmanın kısacık (tahmini) özetini vereyim:
Sayın Genelkurmay Başkanımız: “Efendim biz bu olanlardan, arkadaşlarımızın tutuklanmasından çok rahatsızlık duyuyoruz, çok üzülüyoruz!”
Muhterem Başbakanımız cevaben: “Paşam biz de çok üzgünüz!.. Ama biliyorsunuz, ortada yargı kararları var. Bildiğiniz gibi, bizim bu işlere bakan hakim ve savcılarımız tamamen bağımsızdır! Biz yargının işine hiç karışamayız ki!..”
Komutanların da işi bitirildikten sonra sıra geldi medyaya ve gazetecilere. Dün sabahın erken saatlerinde bu kez Odatv internet sitesi basıldı. Neydi bu Odatv? Tayyip’i ve onun iktidannı sinirlendiren bir yayın kuruluşu idi. Çok iyi haberler yapar, çok güzel yazılar yayınlardı.
Yalaka değil, iktidar karşıtı idi.
Odatv dün sabah polis tarafından basıldı. Gazeteci arkadaşlarımız Soner Yalçın, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu gözaltına alındı. Aynca onlann evleri de basıldı.,
Demek ki sıra artık medyayı susturmaya gelmişti.
Günün birinde benim ve benim gibi yazan başka gazetecilerin evleri ve gazete odaları basılabilir.
Bizleri de götürebilirler.
Ev ve işyerlerimizde yapılan aramalarda terör örgütüyle (!) bağlantılarımız çıkabilir.

Hatta çocuk pornosu kasetleri, uyuşturucu, kaçak silah, bomba, casusluk belgeleri, her şey çıkabilir! Dinlenen telefonlarımıza “Sehven” bazı karanlık adamların numaraları eklenebilir.
Gözaltına alınıp tutuklanmamız mümkündür.
Odatv’nin internet sitesi dün susturuldu ve yayını bitti. Sıra artık medyayı susturmaya geldiyse, her şeyi bekleyeceksiniz.

DEMEMİŞ MİYDİM!..
SEVGİLİ okuyucularım, bir gazetecinin “Ben dememiş miydim” demesi belki hoş bir şey değildir ama yeri geldiğinde anımsatmak gerekir. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yargıyı tümüyle AKP’nin eline teslim edecek olan Yargıtay-Danıştay yasası Meclis’ten geçtikten sonra, Çankaya’daki Bay Abdullah Gül’e bir çağnda bulunup “Bu yasayı onaylamadan önce bir kez daha düşünün” demişti.
Ben de aynı gün, 11 şubat Cuma günkü “Geçmiş olsun, yargı artık Tayyip’in” başlıklı yazımda aynen şöyle yazmıştım:
“Kemal Bey hiç merak etmesin, Çankaya’da oturan şahıs hiç düşünmez ve basar imzayı. Onu oraya babalarının hayrına seçtirmediler.
O, Çankaya’da ikamet buyurmakta olan otomatik onay makinesidir. Görevi, önüne gelen her şeyi hiç bekletmeden onaylamaktır.
Bu gibi konularda düşüneceği hiçbir şey yoktur.
Yıllardır bekledikleri, planladıkları olay gerçekleşmiş, acele çıkarılan yasa ile yargı kucaklarına düşmüş ve o şahıs, bu yasayı geri çevirecek haaa!
Hiç kimse olmayacak duaya amin demesin.”
Evet, aynen böyle yazmıştım… Çünkü bunların ciğerinin içini biliyorum. Yasayı geri çevirmesi milyarda bir olasılıktı ama itiraf edeyim, bu yazım çıktıktan sonra “Ya onaylarsa ne diyeceğim!” diye epeyce düşündüm.
O takdirde sizlerden ve kamuoyundan özür dileyecektim.
Beni rahatlattı. Özür dilememe gerek kalmadı.

PİSLİK TEMİZLİYORMUŞ!

TAYYİP önceki gün yine esti gürledi. Muhalefet partilerini hedef alarak haykırdı:
“Yaaa biz sizin pisliklerinizi temizliyoruz be! Durum ortada. Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Biz eserlerle konuşuyoruz.”
Tayyip, sen hangi eserlerinde konuşuyorsun?
Bak, sen ve partin, Kasım 2002′den bu yana iktidardasınız. Bu süre içerisinde hangi büyük yatınm projesini başlatıp bitirdiniz?
Bana örneğin bir tane baraj, bir tane büyük tesis gösterebilir misin?
Sen bu ülkeye bir Atatürk, Keban, Karakaya barajı, GAP projesi ekleyebildin mi? Kaç kilometre demiryolu yaptın? Senin küçümseyip hafife aldığın o geçmişteki Cumhuriyet hükümetleri, bu ülkede demiryolunu hem de kazma kürekle Ankara’dan Kars’a, Mersin’den Samsun’a götürüp demir ağlarla örmüşlerdi anayurdu dört baştan. ;
O geçmiş yönetimler, milletin dişinden tırnağından artan paralarla Kardemir, Isdemir, Erdemir gibi demir çelik fabrikalannı kurmuşlardı. Şimdi övündüğün otomotiv fabrikalan onlann döneminde yapılmıştı.
Sen kaç baraj yaptın muhterem? Kaç demir çelik fabrikası açtın?
Açmandan ve yapmandan vazgeçtik, sen o beğenmediğin Cumhuriyet hükümetleri döneminde yapılan ne varsa sattın.
Devletin ve milletin altın yumurtlayan tavukları eşe dosta, yandaşlara, yerli ve yabana işbirlikçilere peşkeş çekildi.
Telekom, ölmüş eşek fiyatına senin dostun Lübnan Başkanı Hariri’ye gitti.
Limanlar, fabrikalar, et kombinalan, çimento ve şeker fabrikalan, kamu binalan, elde ne varsa sattın…
Ve Türkiye’yi sekiz yıldan bu yana, o tesislerden gelen paralarla idare ediyorsun.
Şimdi belki diyeceksin ki “Emin yalan söyleme, Ankara-Eskişehir hızlı tren projesini biz bitirmedik mi!..”
O projenin bütün altyapı çalışmalan senin hükümetinden önce yapılıp bitirilmişti. Sana sadece bitirmek kaldı. Onu da yapmasıydın bari!
Şimdi muhalefet partilerinin pisliğini temizliyormuşsun! Sana bir soru daha sorayım: Türkiye’nin bugün en büyük devlet ve üniversite hastaneleri var ki, hepsi de geçmiş hükümetlerin eseridir. Hacettepe, İbni Sina, Ankara Tıp, Gazi, Cerrahpaşa, Çapa, Ege, Dokuz Eylül, Atatürk, say sayabildiğin kadar.
Bu düzeyde kaç hastane kazandırdın bu ülkeye? Özel hastane furyası hariç, bir tane olsun büyük hastane yaptırabildin mi? Dandik üniversiteler dışında kaç üniversite açtin?

Burada yazmaya kalksam, ağzına sakız olan duble yollar ve TOKÎ dışında elde hiçbir şey yok. O kadarcık da olsun yani!
Sen yapan değil, yapılanları satan ve sattıran adamsın Tayyip.
• • •
Sevgili okuyucularım, artık hepimiz iyi biliyoruz. Tayyip sık sık belli illere gidiyor ve oralarda Allah ne verdiyse “Toplu açılış törenleri” düzenliyor! Bazı yerlerde örneğin 90, bazılarında 35 tesisi törenle ve miting düzenleyerek hizmete açıyor da, neyin açıldığını bilen yok!
On yıl önce yapılan binalar, boyanan okullar, çatısı aktarılan lojmanlar, istinat duvarları, beş yıl önce biten ilköğretim okullan, kapıları tamir edilen hastaneler açılıyor!
Aynı işlemi birkaç gün önce Ardahan’da yaptı ve 27 tesisi hizmete açtı. Fakat gelin görün ki, bu tesislerin de çoğu hayali idi. CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt bu işin peşine düştü… Çünkü Ardahan’da bitirilmiş, açılışı yapılacak yeni tesisler yoktu.
Öğüt bu konuda Ardahan Valisine başvurup bunların listesini istedi. Vali Bey vermedi! Ensar Öğüt, temsil ettiği iîin halkı ile konuşup aynı soruyu onlara sordu. Onlar da bilmiyordu. Öğrenebildiği tek şey, bir köyde suyu akıtsın diye menfez yapıldığı söyleniyordu.
Öğüt bunun üzerine o köye gitti. Fakat yol kar nedeniyle kapalıydı. At sırtında gittiği köyde o menfezi aramaya başladı!
Dünkü son haber bu kadardı. Menfezi bulup bulmadığını öğrenemedik. Bulmuş olmasını dilerim çünkü Ardahan’ın bir köyünde menfez yapmak önemlidir ve toplu açılış töreninde yer alması mutlaka gerekir!
Komediye bakınız, Tayyip Ardahan’da kürsüye çıkıp nutuk atıyor, 27 tesisin toplu açılış törenini yapıyor ama tesisler gizli! Ardahan Valisi bile listeyi milletvekiline vermiyor.
Hayırlı tesisler, hayırlı açılışlar, hayırlı göz boyamalar olsun.


EMİN ÇÖLAŞAN

0 yorum:

Yorum Gönder