6 Şubat 2011 Pazar

Yıldız Kenter’e… Mustafa BALBAY

 Yıldız Kenter’e…

Sevgideğer, saygıdeğer Yıldız Kenter…
Size içimden geçenlerin tümünü aktarabilir miyim; bilemiyorum. Deneyeceğim…
En sonda yazmayı düşündüğümle başlamak isterim!
Esaretteki kişinin sanatçıdan aldığı destek, onun özgürlüğüdür.Siz, benim özgürlüğümsünüz.
Sizinle özgürlüğü, tutukluluğumun birinci yılında, hücremde, hücrelerime kadar hissetmiştim.
O gün sahnede şunları söylemiştiniz
“Mustafa Balbay sorgusuz sualsiz, nedensiz tutuklandı. 5 gün, 25 gün, 90 gün, 200 gün, 300 gün, 365 gün… Nedeni mi? Bilmiyorum, anlayamıyorum. Demokrasiyle, hukukun üstünlüğüyle hiç bağdaşmayan biçimde… Güven duygum yok oluyor, canım acıyor, korkuyorum. Utanıyorum.
Bu durumda pek çok insan var. Balbay’ın kişiliğinde onları da anıyorum.
Hep saydım günleri çıkar diye ama 365 gün dolunca bir şey kabardı içimde… Neden tutuklu olduklarını anlayamadığımız insanların neden tutuklu olduklarını anlamamız lazım. Anlayamıyorsak, bu işte bir bit yeniği var demektir.”
Şimdi tutukluluğun ikinci yılı yaklaşıyor. Sözleriniz hâlâ güncel.
Ama asıl söz etmek istediğim bu değil…
***
Siz, “Aydın sorumluluğuysa, sanatçı sorumluluğuysa yerine getirdim işte. Sahnede toplumla paylaştım düşüncelerimi. Vicdanım rahat” demediniz. Defalarca Silivri’ye, duruşma salonuna gelerek eski deyimle “ispatı vücut” ettiniz. Ben 6 saydım.
Her gelişinizde, o gülümseyişiniz, o beden dolu heyecanınız, bende taptaze duruyor. Kalbimin hemen girişindeki “toplumsal güzellikler müzesinin” en güzel yerinde. Arada girip dokunuyorum.
Ama asıl söz etmek istediğim bu da değil…
8 Ocak’ta Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği “Meslekte 30. yıla saygı” toplantısı için bir mektup yazmamı istediler. Mektubu sizin okuyacağınızı söylediler. Nasıl özgürleştim…
O gün Caddebostan Kültür Merkezi’nde mektuba kattığınız ruhun ardından Belediye Başkanımız Selami Öztürk’ün konuştuğunu, sonra da meslektaşlarımız, dostlarımız Ataol Behramoğlu, Bekir Coşkun, Erdal Atabek, Enver Aysever, Ferai Tınç, İdris Akyüz, Melih Aşık, Mehmet Tezkan, Meriç Velidedeoğlu, Mustafa Mutlu, Oray Eğin, Orhan Bursalı, Orhan Erinç, Ümit Zileli, Yalçın Bayer, Yazgülü Aldoğan, Zeynep Oral’ın kitaplarımı imzaladığını, gazete, televizyon haberlerinden öte, ertesi hafta duruşma salonuna gelen Kadıköylülerden dinledim.
24 Ocak’ta da Antalya Belediyesi benzer toplantıyı Uğur Mumcu’yu anma etkinliği çerçevesinde düzenledi. Alev Coşkun, Ataol Behramoğlu, Can Ataklı, Melih Aşık, Metin Demirtaş, Meriç Velidedeoğlu, Orhan Bursalı kitaplarımı imzaladılar. Kadıköy ve Antalya’ya katılan, omuz veren meslektaşlarıma, belediye başkanlarına gönül borcum var. Elbet bir gün öderim.
Antalya Atatürk Kültür Merkezi Aspendos Salonu’ndaki toplantı için de bir mektup istemişler, sizin okuyacağınızı söylemişlerdi. Mektubu bir sanatçı duyarlılığıyla okuyuşunuzun izleyenlerde yarattığı etkiyi, gelen mektuplar anlatıyordu.
Melih Aşık’ın penceresinden de öğrendim ki; o toplantıya katılmak için 12.30 uçağı ile gelip 16.30 uçağıyla dönmüş, akşam oyununuza yetişmişsiniz.
Bunu okuduğum an, içimin ne kadar dolduğunu gözlerim söyledi.
Kimi dönemler yılda 500 kez sahneye çıktığınızı biliyorum. Bu, haftada 9 oyun eder. Bunca yoğunluğunuzun arasında benim mektubumun da sizin sahnenizde yer alması, ömür boyu taşıyacağım bir sorumluluk, bir diploma.
Bu iki mektubun arasında, 17 Ocak’ta duruşma salonuna geldiniz. O gün 10 otobüs dolusu İzmir gelince, o coşkuyla sizi de İzmir gibi selamladım. Sizi ilk İzmir’de Ege Üniversitesi öğrencisiyken izlemiştim.
***
Sevgideğer, saygıdeğer Yıldız Kenter,
Kimi özdeyişlere yaptığım eklerden bazılarını seviyorum, onlar belleklere yerleşsin istiyorum.
Bir Çin sözü var:
Bir yıl sonrasını düşünüyorsan, tohum ek. On yıl sonrasını düşünüyorsan, ağaç dik. Yüz yıl sonrasını düşünüyorsan, toplumu eğit.
Bu söze ekim şu:
Bin yıl sonrasını düşünüyorsan, sanatçı yetiştir.
Siz bu toprakların on yılları, yüz yılları değil, bin yıllarısınız. Zaten “Ben Anadolu” ile bin yılları bugüne taşımadınız mı?
Okur şahidim olsun ki; sizin bana verdiğiniz değeri hak etmeye, yaşamım boyunca sadece bir yazar değil, aynı zamanda bir mücadele insanı olmaya çalışacağım.

0 yorum:

Yorum Gönder