23 Nisan 2011 Cumartesi

Dindaşlık ve Soydaşlık Üzerine Uçan Halı... - İlhan Selçuk

 Dindaşlık ve Soydaşlık Üzerine Uçan Halı...
“Sokaktaki adam”a sormalı:


“- Türkiye’nin yeri nerde?..


a) Avrupa’da mı?..


b) İslam dünyasında mı?


c) Turan’da mı?”


“Sokaktaki adam”ın Avrupa’yı yeğleyeceği açıktır. Bir Almanya’daki işçimize bakın, bir de Suudi Ara­bistan’da yaşayan işçimize!.. Almanya’daki kimi Türklerin şeriatçılara dönük “Milli Görüş”e kapılma­sına da aldanmayın!.. Avrupa kapılarını açsa şeriat yasalarıyla yönetilen İslam ülkelerinde bir tek Türk işçisi kalmaz.


*


Bukalemun gerçekçidir.


Kendisini güvenceye almak için bulunduğu yerin rengine dönüşür, çevreye uyum sağlar; düşmanla­rına karşı korunmuş, avına tuzak kurmuş olur.


Ünlü bir özdeyiş der ki:


“Bukalemunu ekose kumaş üzerine koymuşlar; bunalıma girmiş.”


Biz ekose kumaş üstüne konmuş bukalemun mu­yuz?.. Renkten renge geçmek için nedir bu çılgınlık? Kendi içimizde güçlenmek, yapılanmak, büyümek, yükselmek, Anadolu toprağına ayaklarımızı basmak yerine, güvenceyi ve yükselmeyi niçin dışarlarda arıyoruz?


Atatürk’ün bize aşılamak istediği güveni, neden kendi benliğimizde bulamıyoruz?..


*


Osmanlıca ya da Türkçe sözcükler ruhumuzda kelebekler gibi uçuşuyorlar:


Düş, düşlem, hayal, rüya!..


Yaşını başını almış saçlı sakallı adamlar ya da uçuk hatunlar, iktidara geçtiklerinde neden ham hayaller peşine düşüyorlar?.. Aklı tepesinden bir karış yukarıda bir sürü medya gülünü de toparlayıp hayal tiyatrosu kuruyorlar?.. Türkiye’de politikacı, başbakanlık koltuğuna uçan halıya biner gibi oturuyor. O halı havalanacak, bulutlara yükselecek!.. İslam dünyası bizimkini bekliyor; Turan kapılarında Türk boyları el pençe divan bizimkinin yolunu gözlüyor; Amerika Cumhurbaşkanı da beklemede:


- İşte diyor, aradığım kişi!..


Ortadoğu’da lider mi olacaksın?.. Yetmez!.. Kimi İslam coğrafyasını zaptedecek; kimi de Turan’ın başına geçip “Adriyatik Denizi’nden Çin Seddi’ne” uzanan atlasın tek başına önderi olacak!.. Kimi Beyaz Saray’ı yönlendirecek!.. Bizim medya bu zırvalıkları renk renk balonlar gibi şişirip halka satmaya hazır...


Nedir bu saçmalık!..


*


Dünyanın bir ülkesinden bir devlet ya da bir hükü­met adamı, dünyanın bir başka ülkesine uçup kar­şısındaki resmi yetkiliye dese ki:


- İş yapalım, ticaretimizi arttıralım, iyi ilişkileri yo­ğunlaştıralım...


Adam “hayır” mı diyecek?..


Türkiye’de hayaller kurulur; kendi kafamıza göre kesip biçeriz, dış ülkelere gidenler “Yabancı devlet yetkilileri ne düşünüyorlar? Koşulları nedir? Onla­rın gerçekleri bizim düşlerimize girecek türden midir?” diye kaygılanmazlar.


Sonra da sıfıra sıfır elde var sıfır.


İslamcılık ile Turancılık yeni bir şey değildir; İkinci Meşrutiyet’ten kalmadır.


Bugün yeryüzünde “ABD-Avrupa-Japonya” çevresinde üç çekim bölgesi var. Ankara Türkiye merkezli bir çekim bölgesi yaratmak istiyorsa, ülkenin ekonomik gücüne bakmalı!.. Yoksa dindaşlık ve soydaşlık üzerine harita çizip uçan halıya binmek ham hayaldir.


Anadolu ekose kumaş değil!..


Biz de bukalemun değiliz!..


Peki hangi renge bürüneyim diye neden çıldırıyoruz?..

0 yorum:

Yorum Gönder