Geçen hafta Celal Bayar’ın Türkiye’yi NATO’ya nasıl soktuğu ve Menderes hükümetinin muhalefet partisine hiç danışmadan yapılan bir kabine toplantısında Kore’ye 4500 asker gönderilmesi kararı alındığından söz edilmişti.
Tabi ki Başbakan Menderes de, Bayar’a paralel olarak NATO’ya girilmesi için yoğun çalışmalarda bulunuyordu. Menderes ve Bayar bu çalışmaları yürütürken 1950 tarihinde ABD Kuvvet Komutanları toplanarak uzun uzun Türkiye’nin NATO’ya alınıp alınmamasını görüşmüşlerdir. Toplantılar sonunda varılan sonuç bir memorandum haline getirilerek dağıtılmıştır. Memorandumda yer alan üç madde ve takip eden gelişmeleri zamanın ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı George McGhee şöyle açıklamıştır:
1. Amerika Birleşik Devletleri; şimdilik, Türkiye ve Yunanistan’a ortak üye statüsü verilmesini destekleyerek bu ülkelerin temsilcilerinin vakit kaybetmeden planlamanın koordinasyonuna katılması sağlamalıdır.
2. Amerika Birleşik Devletleri, Kuzey Atlantik Paktı’na üye ülkelerin savunma durumları makul miktarda güvenceye alınır alınmaz Türkiye ile Yunanistan’ın NATO’ya tam üyelik sorununu ortaya atmayı düşünmelidir.
3. Şimdilik İran’a, ne danışman üyelik ne de ortak üyelik verilmesi ciddi olarak düşünülmelidir.
Bu memorandum dağıtıldıktan iki gün sonra, Türkiye’nin ABD Büyükelçisi Feridun Erkin artık herkesin bildiği Türkiye’nin savlarını ileri sürdü: Son bir yıl içinde Türkiye’nin NATO’ya kabulünün çok daha adil bir nitelik kazandığını söyledi. Türkler, kendilerine Avrupa toplumunda ikinci sınıf üye muamelesi yapıldığını hissediyor, hoşnutsuzlukları giderek artıyordu. ABD’nin Truman Doktrini çerçevesindeki yardım çabalarına rağmen Türkiye’de genel izlenim; Washington’un yalnızca Batı Avrupa’ya dikkat ettiği ve Türkiye’nin terk edildiği yolundaydı. Erkin, Türk hükümeti NATO’ya girmek için resmen başvurmuş olduğunu kamuoyuna açıkladığı anda, eğer bu başvuru reddedilirse ülkede tehlikeli olabilecek acı bir ruhsal durum yaygınlaşacaktır, diye uyarıyor ve, Türk Dışişleri Bakanlığı yetkililerine SSCB’nin böyle bir olaylar dizisinden yararlanmakta gecikmeyeceğini de hatırlatıyordu.
Memorandumun ikinci maddesini önemle dikkate alan Menderes hükümeti, Türkiye’nin NATO’ya girmesine yönelik çalışmalarını arttırarak sürdürmeye devam etti. 1952 Şubat’ında Menderes hükümeti Türkiye’nin NATO üyeliğini sağladı.
Kore’ye asker gönderilmesi konusundaki gelişmeleri ise tarihçi Prof. Feroz Ahmad şöyle yansıtmaktadır:
“NATO’ya giriş 1952 Şubat’ında Menderes hükümeti tarafından sağlandığında, İnönü bunu incelikle kabullendi. Ama şaşılacak nokta, İnönü’nün 1950 Temmuz’unda Menderes tarafından Kore Savaşı’na katılmak üzere bir Türk tugayı gönderilmesine karşı çıkmasıydı.” Ahmad’a göre bunun nedeni kararın niteliğinden çok İnönü’ye ve Meclis’e danışılmamış olmasından kaynaklanıyordu.
Erol BİLBİLİK
2 yorum:
1950 öncesinde “tipik Ortadoğu ülkesi” olan Türkiye, HÜR DÜNYA'nın onurlu bir üyesi, NATO'ya girmekle oldu. Erdoğan ile “tipik Ortadoğu ülkesi” aslına rücu etmektedir. Var mı yaptığım bu iki saptamada bi çarpıtma payı?
NATO müttefiklerimizin maksattaki gâyeleri Türkiye’yi bölmek değil, birleştirmektir. AK PARTi, HDP ve Cumokların, CELAL BAYAR adı etrafında bir ATATÜRKÇÜ OYDAŞMA tesis nasıl oluyor da edemiyor olduklarına akıl-sır erdirememektedirler. Rodezya (Rhodesia) ülkesinin adı, Lenin’in «emperyalist-sosyalist» unvanı verdiği İngiliz siyasetçi Cecil Rhodes’dan gelmektedir. Biz de Türkiye’nin adını ‘BAYARYA’ yapsak, mesele hallolacaktır [bkz: «Bayar DP'lilere ‘CHP ile ortaklıktan korkmayın’ dedi» (2 sütun üzerine) başlıklı haberi, Yeni Ortam gzt., Sahibi Kemal Bisalman, Genel Yönetmen Yüksel Baştunç, Yazıişleri Müdürü Ender Erenel, Yıl 3 Sayı 742, 30 Eylül 1974 Pazartesi, Dizgi - Baskı Ortam Matbaacılık, Ankara Baskısı Halkçı Matbaası İşletmesi, s.1].
Yorum Gönder