26 Ekim 2010 Salı

GERÇEK ATATÜRKÇÜLÜK

Her alanda tam bağımsızlığı, özgürlüğü, ulusal egemenliği ve çağdaşlaşmayı amaçlayarak başlattığı Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı zaferle taçlandırınca askerlikten siyasete, sanattan spora, bilimden inanca, sanayiden çevreye, bireyden topluma her konuda atılımlar gerçekleştiren Mustafa Kemal ATATÜRK’ün öncüsü-önderi olduğu TÜRK DEVRİMİ, Türkiye Cumhuriyeti’yle anıtlaşmıştır. İnsanımızı kul-köle (tebaa)lıktan onur ve erdem saydığımız hak ve özgürlükleriyle nitelikli kişiliğe, ümmet durumundaki toplumumuzu da tam eşitlikle ulus düzeyine yükselterek devletin sahibi kılmıştır. Bu sonucu “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Ulusu” denir tanımıyla açıklamıştır. Temeli Türk kahramanlığı ve Türk kültürü olan cumhuriyet, demokrasinin yaşama geçişi ve yöntemindeki adıdır. Birbirini izleyen sayısız gelişme, yenileşme, yeniden doğma çabalarına koyulurken sakıncalı kurumları yıkmış, yararsız gelenekleri ve alışkanlıkları atmış, anlayıştan kural ve kurumlara değin yepyeni insan, yepyeni toplum, yepyeni devleti kazandırmıştır. Özetlenen başarıları, yazgıcılıktan yaratıcılığa geçişin, “yok” tan “var” olmanın evrensel bağlamda benzersiz, örnek yapılanmanın kimi belirtileridir. Yurdumuzu yayılmacı ve sömürgeci işgalcilerden temizleyerek bağımsızlığımızı ve özgürlüğümüzü; saltanatı yıkıp tam eşitlikçi yurttaşlar düzeni, “kimsesizlerin kimsesi”, halk demokrasisi, yaşamımızı ve namusumuzu kurtaran Cumhuriyeti kurarak ulusal egemenliğimizi; hilafeti dışlayarak lâik yaşamı sağlayan; temeli Atatürk ilkelerini oluşturduğu Türk Devrimi’yle yalnız bugünleri değil yarınları armağan eden kadın-erkek, asker-sivil herkes ATATÜRK’ dür. Atatürk, Türkiye aydınlanmasının kaynağı, ulusal değerlerimizle varlıklarımızın simgesi, Türkiyemiz’le özdeşleşerek kurumlaşan üstün nitelikler anıtıdır. ATATÜRKÇÜ (Kemalist) Atatürk ilkelerini benimseyip özümseyen, ATATÜRK’ün yapıtlarını koruyup güçlendiren, O’na yaraşır olma çabasıyla yaşamını sürdüren ahlâklı, bilgili, çalışkan, yürekli, devingen-devrimci, yurtsever, örnek yurttaştır. ATATÜRK İLKELERİ, başta tarihsel simge “altıok” la özetlenen, yaşam felsefemiz, Türkiye’yi Türkiye yapan, ülkemize ve ulusumuza özgü, kendini yenileyen, her birini birer “altıok” saydığımız Atatürk7ün çağdaş uygarlık düzeyini, sonsuzluğa uzanan yönü ve yolu gösteren tüm ilkeleridir. Barış, demokrasi, bilimsellik, akılcılık, eşitlik, dostluk, kültür, sanat ve spor yandaşlığı gibi.. Atatürk ilkeleri, Türkiye’nin varlık-yaşam çizelgesi, Türkiye’ye özgü bir düşünce dizgesidir. Atatürkçü düşünce, Atatürkçülüğü (Kemalizm) amaçlar ve anlatır. Gerçek “Demokrasi Devrimi” nin itici gücüdür. Yönümüzün ve yolumuzun aydınlığıdır.


Çıkarına düşkün, bağımlı, uydu ve uşak olmaya yatkın kimileri Atatürkçü görünerek, Atatürkçülüğü amaçlarının aracı olarak kullanırlar. Bunlar, Atatürk karşıtlıklarını saklayarak yıkım işlerini sinsi sinsi, sırıtarak sürdürürler. Özgür düşünce ve inanca karşı olan din sömürücüleri, bağnazlar, milliyetçilikle ilgisi olmayan ırkçılar, özetle faşist, şeriatçı, zorbacı, sosyalizmi yozlaştıran dönekler ve yüzsüzler, “Atatürk, lâik Türkiye Cumhuriyeti” paranoyası sözde ilerici ve sözde demokratlar, dün şöyle, bugün böyle olup yarın ne olacağı kestirilmeyen saldırganlar, açık Atatürk düşmanlarıdır. Bu iki kesim amaçta ve sonuçta birleşmektedir. Atatürk’ü iyi tanıyan ve iyi anlayan gerçek Atatürkçü de bu aymaz- yobazların düşmanıdır. Siyasal ödüncü, her yerde rastlanacak sahte Atatürkçülere karşı, her zaman ve her durumda Atatürkçülüğü en yüce nitelik bilen gerçek Atatürkçüler, gerekli uğraşı veren, canını ulusuna ve ülkesine adayan Atatürk çocuklarıdır. Gerçekçidir, Ulusal değerlerine tutkundur, söylemi ve eylemiyle inanç ve güven dayanağıdır. Anlayışlı, hoşgörülü, uyumlu, uzlaşmacıdır ama “kırışmacı, ödüncü, goygoycu” değildir.


Herkes Atatürkçü olamaz. Atatürkçülük bilgi, ahlak, beyin ve yürek işidir. Her omuz, her baş, her yürek bu onuru taşıyamaz, tadamaz. GERÇEK ATATÜRKÇÜ, Atatürkçülüğü bir davranış ve yaşam biçimi olarak benimser. Hak ve özgürlükleri güvenceye bağlayarak bireysel ve toplumsal yararı dengeler. Müdafaa-i Hukuk anlayışıyla Kuva-yı Milliye ruhuna, Amasya Genelgesi’nin, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin anlamına, Misak-ı Milli’nin ve Lozan Barış Antlaşması’nın amacına sıkı sıkıya bağlıdır. Cumhuriyetin üzerinde yükselecek gerçek demokrasiden, “Cumhuriyetçi demokrasiden yanadır. Demokrasiyi sulandırıp yozlaştıran, disiplin olmaktan çıkarıp kuralsızlık” ve siyasal oyunlar çirkinliğine dönüştüren tutumlardan kaçınır. Devletin TEK’liğini, ülkenin TÜM’lüğünü, ulusun BİR’liğini ödünsüz korur. Soy ve inanç özelliklerini özgürce söyleme olanağıyla bireylerin yurttaşlık kurumu içinde eşitliğini savunur. İnsan haklarını ve demokrasiyi içtenlikle, özenle ve duyarlılıkla koruyup güçlendirir. Aldatıcı, yanıltıcı, şaşırtıcı değildir. “Kişiliksiz Kişi” lerden uzak durur. Sahte Atatürkçünün Atatürk düşmanından ayrımı olmadığını, hatta daha tehlikeli olduğunu, yalnız “Atatürkçüyüm” demekle ADD’ne üye olmakla, resim asmakla, rozet takıp nutuk atmakla Atatürkçü olunamayacağını bilir. İç ve dış, her tür sömürüye karşıdır. Ulusunun üstün değerlerine sahip çıkıp varlığı için her çabaya girişerek dünya uluslar ailesinin onurlu bir üyesi olarak yaşamını sonsuza değin bağımsız biçimde ve en iyi düzeyde sürdürmesini sağlayacak gerçek milliyetçidir. Bu özelliğiyle, ülkesinin kaynaklarını yabancılara peşkeş çekip aktaran, ulusal yargısını dışlayan, ulusal çıkarları göz ardı eden, şeriatçılara omuz veren tahkimci özelleştirmeci, ırkçı, baskıcı ve zorba “uyduruk milliyetçi”lerin karşısındadır. Hukuk yerine “töre”yi koyan, en büyük Türk ve en büyük Türk milliyetçisi Atatürk’ü yadsıyanın milliyetçiliğini bırakınız, Türk olmayacağını; inançları sömürüp insan öldürmekle dindarlık taslayanları bırakınız insan olmayı, Müslüman olamayacağını bilir. Türk-İslam sentezcilerinin, ümmetçilik yoluyla arap milliyetçilerinin, Osmanlı kalıntı ve artıklarının, etnik ve dinsel terör kışkırtıcı ve tetikçilerinin can düşmanıdır.


Akıldan, ahlâtan, adaletten, bilgiden, bilimden, onurdan ve erdemden yanadır. Halk dalkavuğu değil, dostudur, halkıyla yan yana, baş başa ve yürek yüreğedir. Sporu, sanatı, kültürü destekler. İlke adamıdır, ulusal sanayi, öğrenim birliğini, anayasal demokrat düzeni, yargı bağımsızlığını Silahlı Kuvvetleri, kolluk güçlerini, gençliğini, gençliği, devrimleri, çağdaşlığı, barışı, dostluğu savunur. Hiç tartışmasız ve hiç kuşkusuz her kötülüğün karşısında, her iyiliğin ve gelişmenin yanındadır. Hukukun üstünlüğüne saygılıdır, adaleti karakteri bilir. Yinelemekte yarar var. Büyük ATATÜRK’ÜN gerçekleştirdiği “TÜRK DEVRİMİ” nin temeli, başta altıok’la simgelenen cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, lâiklik ve devrimcilik olmak üzere tüm Atatürk ilkelerinin ve bu yolla yaşama geçen “Türkiye aydınlanması’nın yılmaz savunucusudur. Dengeli, nitelikli, tutarlı, saygılı, özverilidir. Gölgeli değil, güneşlidir. Asla ün ve şan peşinde koşmaz. Karıştırıcı ve kavgacı değildir. Yalan söyleyip yalan yazan, karalama ve kötülemeyle beyinsel ve ruhsal bozukluğunu sergileyenlerle ilişki kurmaz. Oy sağlamak için değişmez, ödün vermez. Kimseyi aldatmaz ve kandırmaz. Hiçbir aykırılığın içinde olmaz. Para-pul, mal-mülk düşkünü değildir. Çıkarıcılığı küçüklük sayar. Geçiştirmeyi, savsaklamayı, bozgunculuk, ayrımcılık ve ayrılıkçılığı, kayırma ve haksızlığı asla hoş görmez. Yalvarmaz, yakarmaz, yakınmaz ve yanaşmaz. El-etek öpmez. Kapılarda beklemez ve kimseyi bekletmez, çalmaz, çaldırmaz. Ahlâk yönünden bağışlanmaz, sakıncalı hiçbir eğilimi, zayıflığı, değişik tür rahatsız etme sayrılıkları, kötü alışkanlıkları yoktur. Gösterişçi değildir. Dedikodu sevmez, kıskanıp çelemez, gıpta eder, yarışır; kendini aşmaya çalışır. Toplumcu, ulusçu, ulusalcıdır. Kimseyi kullanmaz ve kendini kullandırmaz. Kimsenin adamı olmaz, kişiliklidir. Sorun değil, çözüm üretir. Atatürk’çe düşünüp, Atatürk’çe çalışır. Aç kalır, onursuz kalmaz.


Yabancı hayranı, ABD-AB tutsaklığını ve mşalığını içine sindiren savsakları, sapkınlıkları ve savrukları, “Cumhuriyetin karşısında, demokrasinin yanında” yutturmacılarını, kopyacı, karanlık yüzlü ve korkakları kınar. Mandacı-mütarekeci, ihaleci-numaracı şaklabanları, kişinin ve olayın ne olduğunu bilmeden övgüler yağdırıp alkışlayan şakşakçıları, maskaralık ve madrabazlığı beceri ve ustalık sayan düzenbazları, aşağılık duygusuyla bocalayan işbirlikçileri, partizanlıkla halkına ters düşenleri, siyasal amigoları, medyanın bir kesiminde patrona yaranmak için yada patron emriyle terör aygıtı durumuna düşen kiralık ağız ve kalemleri, çete-mafya ilişkilerinde çırpınan karışık ve karanlık kimseleri, hangi gizli örgüt adına çalıştığından kuşku duyulan, şeriat ihracatçılarına değinmeyip kendi kolluk güçleriyle Atatürkçü kuruluş ve kişilere saldıran özürlüleri “adam” yerine koymaz. Sakıncalarına ve zararlarını var gücüyle önler. Hizipçilik, klikçilik ve kulisçilik gerçek Atatürkçüden ilgi görmez. Hiçbir oyun onun ilgisini çekmez ve yanında barınamaz. Gerçek Atatürkçü, incelemeden, araştırıp soruşturmadan, öğrenmeden ne yandaş olu nede karşı. Bir yere gelmek için başka yerleri ve kişileri karalamaz ve kullanmaz. Yalan ve yalancıdan tiksinir. Gerçek Atatürkçü, Atatürkçüleri engellemez, destekler; övmese de yermez. Atatürkçülere saldıran, onları yıpratmaya kötülemeye ve yıkmaya çalışan, kendisine yer açıp, yer açmak için kamuoyunun olumsuz bakışlarına aldırmadan ve kuruluşları düşünmeden inat ve zıtlaşmayla yürüyenler adam olamazlar ki Atatürkçü olsunlar. Atatürkçü, gerçek Atatürkçü, sahtesinin maskesini düşüren, onun ne olduğunu anlayan “nitelikli adam”dır. Sahtelerinden soyutlandığında gerçek Atatürkçülerin değeri daha iyi anlaşılacaktır. Bayanlar ve gençler ön sıradaki uşaklardır.


Gerçek Atatürkçüler, tam bağımsız, çağdaş Atatürk Türkiyesi’nin gerçek güvencesidir. Hepsini kutluyor, başarılar diliyor, sevgi ve saygı sunuyorum. Genel Başkanlık süremi ve dönemimi bu selamla bitiriyorum.

Yekta Güngör ÖZDEN

0 yorum:

Yorum Gönder