4 Kasım 2010 Perşembe

BOP’ta ‘hayır’lısı!


“MİLLETİN kafası referandum konusunda karışık neye hayır diyeceği bilmiyor” diyenlere karşı Ankara’daki araştırmacı yazar dostumuz Mustafa Yıldırım “Kusura bakmayın ama onca yıldır olan biten ortadayken hâlâ neyi anlatacağız” diyor ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin öne çıkan projelerini “hayır”la anmaktan yılmıyor:
“Akdeniz-Ege kıyılarında İngiliz kolonilerine hayır! Ağrı dağında, Kars’ta, Van’da Ermenistan bayrağına hayır! Trabzon’da, Rize’de Pontus krallığına hayır! Manisa’da, İzmir’de, Biga’da, Yunan sızıntısına hayır!
Hatay’ın Türk düşmanı Suriye’ye açılmasına hayır! Urfa’da sınır boylarının Yahudi bankerlere verilmesine hayır! Diyarbakır’da, Şırnak’ta, Hâkkâri’de, Anglo-Amerikan kuklası Kürdistan devletine hayır!
İstanbul’da, Ankara’da İran-Kudüs ordusuna hayır! İstanbul’da, İznik’te, Göreme’de, Fethiye-Kaş kıyılarında, dağlarında Yunan kiliselerine hayır! İstanbul’da Bizans ekümenikliğine hayır! Anglo-Amerikan-Farsi devletine hayır!”
Mustafa Yıldırım, artık klasikleşen “hayır” deyişlerinden sonra namuslu insanlara da özellikle sesleniyor:
“Namuslu yurttaşlar, inançlarını dünya çıkarlarından arındırmış dindarlar!
Sonuç ne olursa olsun, bu davanın burada kalmayacağını bileceksin!
Türkiye’nin üzerine Batı’dan, Doğu’dan, Güney’den gelen bu hayasız saldırıyı durdurmak için daha uzun yıllar süreceğe benzeyen bu mücadelede ‘Ben de varım’ diyerek sayıyı artırmak için ‘Hayır’ diyeceksin!
Diyeceksin ki sonuç ne olursa olsun, adaleti, hürriyeti önde tutanların o kadar az olmadığını içerdeki ve dışarıdaki saldırganlar anlasın!
Aksine davranırsan kanlı-kansız Anglo-İslam-Yankee ‘devrimcileri’ne verdiğin güç, bölücü anayasaya dur dememiş olmanın azabı torunlarına, dindaşlarına ağır bir miras olarak kalacak!”
Dostumuz Mustafa Yıldırım, yazısını bitirirken son uyarısını bir özdeyiş gibi şöyle yapıyor: “Sandıkla gelen faşizmin sandıkla gittiği görülmemiştir; Anglo-İran diktasına izin verme!”
Recep’in meşhur Diyarbakır mitingi
CIVANIMIN padişahı Fatih Sultan Recep merakla beklenen Diyarbakır konuşmasını yapıyor.
Recep, halktan Anayasa referandumu uçun ‘evet’ oyu isterken Ankara’da Hamza Saykan otomobilinin radyosunu açmış dinliyor.
Sultan Recep konuşuyor:
“Diyarbakır cezaevini kapatıyoruz.”
Alandan alkışlar eşliğinde bir uğultu yükseliyor. Recep hızını alamamış devam ediyor:
“İlk işimiz yeni cezaevini yapıyoruz.” Alandan yine uğultu ve alkış sesleri.
Hamza Saykan kendi kendine konuşuyor:
“Vah benim koyun halkım! Neye sevinirsin, neye üzülürsün? Adam cezaevini kapatıp sana fabrika açmıyor ki! Adam yıktığının yerine sana daha büyük bir cezaevi açıyor. Sen de coşkuyla sevinç çığlıkları atıyorsun!”
Fatih Sultan Recep, ne derse desin birkaç cümlesinden sonra miting alanından sevinç çığlıkları yükseliyor.
Hamza Saykan evine gelmiş televizyonda haberleri seyrediyor. Miting bitmiş. Kamera, sıraya girmiş insanları gösteriyor. Alana girerken “barkod” alıp çıkarken geri verenlere 250 lira ödeniyormuş! Bu sistem da örneğin “ben 10 bin kişi getiririm” diyen ilçe başkanlarına karşı acaba doğru söylüyorlar mı diye geliştirilmiş.
Recebistan

Deniz Som

0 yorum:

Yorum Gönder