Yüze yakın AKP milletvekilinin, Meclis çalışırken oy pusulalarını imzalayıp bırakarak hacca gitmelerini kimi yazarlar eleştiriyorlar.
Bu haksızlık…
Giderler de, gelirler de…
*
Kaç sene oldu bilmiyorum, kimsenin adını vermeden “Hacı Fışfış” diye bir yazı yazmıştım. Muhterem Erbakan Hoca, “Bana söylüyor” diyerek beni mahkemeye vermişti.
Hâkim sormuştu:
“Hacı Fışfış kim?..”
Tam da yanıt verememiş, “O bir tek kişi değil, ortaya söyledim” demiştim.
Yargıç babacan, aydınlık yüzlüydü; belli ki tam bir Cumhuriyet yargıcıydı… Gülümsemiş, keyiflenmiş, kaleminin tersini tahtaya vurarak “Beraat…” demişti.
*
Anladığım kadarıyla AKP milletvekilleri, arkadaşlarına hem “kabul”, hem “ret” bırakarak hacca gittiler..
Yani Meclis’te değilken, sanki oradaymış gibi yaptılar…
“Namusum ve şerefim üzerine ant içerim” diye başladıkları bir görevde, sanki kanun maddelerini incelemiş, bakmış, düşünmüş, ellerini vicdanlarına koyup “kabul” ya da “ret” oyu vermiş gibi yaptıklarında, aslında dört bin kilometre uzakta beyaz örtü içinde, Kâbe-i Muazzama’da dönmekteydiler…
Üstelik kimi milletvekillerinin, varlığından haberleri olmayan, görmedikleri, bilmedikleri maddelere iki kere “kabul” oyu verdikleri de ortaya çıktı, kendileri hacdayken…
Eminim peşinden şeytanı da taşlamışlardır…
*
Ne yapacaksınız…
O saygın hâkim bana, “Peki Hacı Fışfış kim” diye sorduğunda, bir de “Belki de birçok vardır” demiştim:
Onun bildiğimiz ak sakallı, nur yüzlü hacı amcalarımızla ya da ipek saçlı, pamuk örtülü hacı analarımızla hiçbir ilgisi yoktur…
O dini siyaset için, siyaseti din adına kullanır… Dindar gözükür ama dinin önce iyi ahlak olduğunu görmek istemez…
Onun için din, çıkar kapısıdır.
İşte bakın Türkiye’yi ne hale getirdi Hacı Fışfış…
Bekir Coşkun
0 yorum:
Yorum Gönder