4 Kasım 2010 Perşembe

Namussuzluk Düzeninin Miladı...



Eskiden İstanbul’da içme suyunu sakalar satarlardı. Eşeğin iki yanındaki iki tahta kasaya ikişerden dört su tenekesi yerleştiren satıcı, sokaklarda bağırırdı:

- Sakaaaaa...

Evlerde su küpü bulunurdu. Saka suyu boşaltmadan önce küpün ağzındaki tahta kapak kaldırılır, yerine bir tülbent konurdu. Su tülbentten süzülürdü. Çocuklar bu işlemi seyretmekten hoşlanırlardı. Bir gün sakanın küpe su boşaltmasını izliyordum. Büyüklerden biri:

- Suyun, dedi, en değerli olduğu yer çöldür.

Saka:

- Bey, diye yanıtladı, desene ki çölde sakalık çok para kazandırır.

“Değer” konusunda ilk dersi almıştım.

*

Kızdığımız kişiye ne deriz:

- Sen kaç paralık herifsin be!..

Adamı parasal ölçüye vurmak mıdır bu?..

Herkes bilir ki bir milyoner, milyarder, trilyoner de beş para etmeyen bir herif olabilir.

İnsanlık değeri parayla ölçülür mü?..

Sanırım sorunumuz bu noktada başlıyor; her şeyi parayla ölçmeye başladık.

Oysa ‘değer’ ile ‘fiyat’ arasında çoğu zaman bir uyum yoktur; fiyat geçici bir değeri vurgular; üstelik fiyatı olmayan değerler de pek çoktur.

Namusun değeri var...

Fiyatı var mı?..

Biliyorum, bu yazıyı okuyanların içinden kimileri şimdi bıyık altından gülüyorlar; çünkü toplumda namusa on paralık değer vermeyen nice kişi, piyasada namusunu satışa çıkarmış nice kişiye fiyat biçiyor.

“Piyasa” her şeyi çözümlüyor...

Ama nasıl?..

Vicdanla cüzdan arasında sandviçteki peynir gibi sıkışan kişi kaşarlanıyor.

O zaman yeme..

Yanında yat.

*

Bir süreden beri toplumda herkesin ağzına sakız olan bir deyiş var:

“Yükselen değerler.”

Oysa neler yükseliyor?..

Namussuzluk..

Rüşvetçilik..

Mafyacılık..

Çetecilik..

İşin kötüsü bütün bunlar “köşe dönücülük”le başlayıp boy attı.

Namussuzluk alçaklık değil mi?..

Evet..

Peki, alçaklık nasıl yükseliyor?..

Devletin en yüksek koltuklarında en alçak kişiler oturursa, alçaklık yükselir mi?..

*

Her ‘değer’ parayla ölçülüyor..

Paranın değeri düşüyor..

Türk Lirası’nın değeri düştükçe, elimizde kalan ölçü Amerikan Doları oluyor.

Bir ülke düşünün ki ulusal parasını bir yana itmiş, başka devletin parasıyla alışveriş yapar, ücret saptar, fiyat biçer..

Ne zaman başladı bu?..

İşte bu değer ölçüsünün geçerli olduğu gün, Türkiye’de namusun öldüğü ve köşe dönmeciliğin doğduğu tarih, alçaklığın yükselen değerlere dönüştüğü milattır.


İLHAN SELÇUK
(17 Ekim 1988 tarihli yazısı)

0 yorum:

Yorum Gönder