5 Kasım 2010 Cuma

'Sokakta Gürültü Var'


Geçen gün Berin Nadi:

“- Nadir’in” dedi, “bir kitabını arıyorum, bulamıyorum.”

Sordum:

- Kitabın adı ne?..

“- Sokakta Gürültü Var.”

Gazetede aradılar, bulamadılar, “Çağdaş Yayınları” kitabı yeniden basmayı düşünüyor.

Evde, biraz da sezgiyle, kitaplığı karıştırırken buldum; kurşuni renkli bir karton kapak içinde 142 sararmış sayfa...

Kapakta yazıyor:

“Sokakta Gürültü Var.”

(Kendimize ve başkalarına dair kısa notlar)

“Cumhuriyet Matbaası

İstanbul - 1943”

İkinci Dünya Savaşı’nın korkunç yıllarından biri..

Kapağı açtım, birinci sayfada Nadir Nadi’nin el yazısıyla ithafı:

“İlhan Selçuk’a sevgi ile..

23.6.1962”

Nadir Nadi kitabı, yayımlanmasından yaklaşık 20 yıl sonra bana imzalamış, o günden bu yana da 35 yılı aşkın bir zaman geçmiş...

Kitabın ilk yazısını birlikte okuyalım.

*

“Bir gürültüdür gidiyor.

Gazete satan çocuklar avaz avaz bağırıyorlar: Filan ordu falan cephede üç koldan ilerliyormuş. Yakında top sesleri kulakları sağır edecek.

Top sesleri.

Merakla okuyor, derin derin düşünüyoruz. Önümüzü görmeye vaktimiz yok. Elindeki gazeteye dalan genç mektepli, kaldırımın üzerinde güneşlenen kedinin kuyruğuna basıyor. Keyfi bozulan hayvancağız bağırıyor.

Küfür eder gibi.

Karşıdan gelen beş kişilik bobstil grubunun içinden kabadayı bir ses yükseliyor:

‘Behey mister bana bak!

Kelleni heybene tak!’

Ses o kadar gür ki, köşedeki kahvede uyuklayan han bekçisi yerinden oynuyor ve şaşkın gözlerini fırıl fırıl döndürüyor.

Sorgu işareti gibi.

Komşu apartmana briç oynamaya giden sarı saçlı, pembe yüzlü, elli beşlik şişman bayan, baygın gözlerini yanında süklüm püklüm yürüyen jigolosundan ayırıyor, nefes nefese soruşturuyor:

- Ne oluyoruz, ne var kuzum?

Yüz seneden beri yüz bin doktrin arasında beyni sulanan ak sakallı filozof, koluna giren gazetecinin anlattıklarını dalgın bakışlarla dinledikten sonra:

- Ya! Öyle mi, diyor.

Hayretten açılan ağzı bir karış.

Gazete satan çocuklar bağırıyorlar: Kıyamet kopuyor. Yakında yer yerinden oynayacak.

Bir gürültüdür gidiyor.

Bu sokakta alınmış bir ‘enstantane’dir. Sakın onda şimdiye kadar görmediğimiz bir yenilik aramayın. Hayatımızın bütün ‘enstantane’leri birbirinin eşidirler. İsterseniz bir tanesini elimize alalım, şöyle bir göz gezdirelim. İşte bakın! Yürüyoruz, duruyoruz, konuşuyoruz. Gülüyoruz, ağlıyoruz, seviniyoruz. Yani vakit geçiriyoruz.”

*

Yazının ötesini, yayımlanacak kitapta okursunuz; bu kadarı bizi birlikte düşündürmeye yeter; 55 yıl önceki sokak yaşamından Nadir Nadi’nin çektiği fotoğraf ne kadar güncel, gürültüyü duyuyor musunuz?..

Evet, sokakta gürültü var!..

Dün de vardı, bugün de var, yarın da olacak!.. Marifet o gürültü arasında kaynayıp gitmemek...

İLHAN SELÇUK
(28 Kasım 1998)

0 yorum:

Yorum Gönder