4 Aralık 2010 Cumartesi

Duyarlı - Duyarsız


Kebapçıya girdim, masaya oturdum.

- Buyur abi.

- Bir buçuk Adana.

- Acılı mı?

- Acılı.

Seslendi:

- Bir buçuk Adana, acılı....

Geldi Adana acılı, çatalımın ucuyla ağzıma atınca genzim yandı, yüreğim kalktı. İnsanın yüreği evreni kapsayan sonsuzluk radarı gibidir; soğan keserken gözyaşı dökersin ve acılı kebap yerken gırtlağından geçmez olur lokmalar.

Acıdır, acılı kebap.

*

Acının kuyusu karanlıktır göz gözü görmeyesice; ve derindir, inersin inebildiğince.

Acının memeleri doludur.

Em emebildiğince.

Acı, durmuş saatin sarkacıdır; sallanır gün ağarırken; ve horozlar ötmez olurlar vakitsiz öten horoza saygılarından.

Nasırlaşır acının acısı can kafesinde; yürekler bağnazlığın döküm kalıplarında taşlanır; köpekler dolaşır ortalıkta kaz adımlarıyla.

Kitabın yaprağı sonbahardır; sararmış benziyle vurur aklın kapısını:

- Kim ooo?

- Ben.. diyemezsin, “biz” diyemedikten sonra yalnızlığın acısında kıvranarak.

Gözyaşının elmasını deler sabahın ilk ışığı.

Öter fabrikaların düdükleri; bacalar savurur emekçinin kara soluğunu göklerin yedinci katına. En az ücretin hesabında küçülür banknotlar utancından.

Özgürlüğün sirenlerini çala çala koşar cankurtaranlar. Bilinçsiz kalabalık yol verir taş arabasına. Yığınlar büyür kadınsı erkeklerle erkeksi kadınların çokluğunda.

Dikerler acının şamdanına haksızlığın mumunu; cılız aydınlığın gölgesi dört duvara vurur.

*

Acı çırpınır ana yüreğinin salladığı beşikte.

Uyusun da büyüsün yavrum.

Acının hamur tahtasında açılan yufka, büyüyüp yürek olur incecik.

İncecikten bir kar yağar umutlara.

Gün ağarırken utanmaz suratların makyajı başlar güneşi aldatmak için. Yüreğin atışı duyulmaz avuç içi kaşınınca. Altından çakmaklarla onurunu yakarlar insanın; dumanını savururlar havaya. En yüksek faizin orantısında erdemler sıfırlaşır. Yoksa zincirinin halkaları, gemi hangi limana demir atabilir? Yelkenden yoksunsa yürek, hangi kıyıdan denize açılabilir? Olumsuz utkunun altını çizer sıradan kişinin duyarsızlığı; ama kalın parmaklar banknot sayarken parmak uçları duyarlıdır.

- Ve acının duyarlığı uçup gider aklın gücü egemenleştikçe; savaşımın güdüsü tüm benliği sarıp bencilliği dağıtınca.

*

Acılı Adana bitti.

Dikildi başıma garson:

- Abi tatlı ister misin?

- İsterim, ne var?

- Künefe var, hoşaf var.

- Getir bir hoşaf.

Künefe kenefle çağrışım yapıyor, hoşaf eşekle. Acı ne ki? Tatlı yiyip tatlı konuşacaksın.

0 yorum:

Yorum Gönder