6 Ocak 2011 Perşembe

AFERİN O ALKIŞÇILARA!


SEVGİLİ okuyucularım, geçtiğimiz salı günü Meclis’te yapılan AKP Grup toplantısında yaşanan olay, Türkiye’nin ve siyasetin bazı acı-komik gerçeklerini gözlerimizin önüne bir kez daha serdi.
Tayyip çıkmış kürsüye, daha önceden hazırlanan nutuk metnini önündeki camdan okuyarak milletvekillerine sesleniyor, duble yollardan söz etmeye başlıyor… Ve ortaya bir Türkiye haritası çıkanyor. Bu harita, geçmiş iktidarlann yapmış olduğu duble yollan gösteriyor.
İkinci haritada ise kendi iktidarının yaptığı duble yolları gösterecek.
İlk haritayı açtığı anda, Grup’ta büyük bir alkış kopuyor. Bazı milletvekilleri ayağa kalkmış, alkış tutuyor. Oysa bu, önceki iktidarlann yaptığı duble yolları gösteren harita!
AKP milletvekilleri bilmeden, anlamadan bazıları ayakta, alkışlıyor.
“Yaşa,varol, helal olsun!..”
Tayyip bile bu yalakalığın bu kadarını anlamıyor ve sözlerini sürdürüyor:
“Niye alkışlıyorsunuz. Durun bakalım, alkışlanacak harita şimdi geliyor.”
Bu kez ikinci haritayı, kendi yaptıkları duble yollan gösterince alkışlar daha da artış gösteriyor.
Peki ilk harita yanlışlıkla niçin alkışlandı?..
Çünkü AKP milletvekillerinin hemen hepsi, bu iktidarın otomatik oy ve alkış makinesi.
Örneğin bilmeden ve anlamadan oy kullanıyorlar.
Bir yerden emir geliyor:
“Oylama var, kabul oyu vereceksiniz.”
Eller havaya kalkıyor, kabul oyları veriliyor.
“Oylama var, ret oyu vereceksiniz.”
Eller havaya kalkıyor, ya da elektronik oylama düğmesine
basılıyor ve ret oyu veriliyor. Peki ama neden, niçin, hangi gerekçeyle? Oy verirken siz neye oy verdiğinizi biliyor musunuz? Konuyu anladınız mı? Eğer anladıysanız, gelen emir doğrultusunda oy vermek vicdanınıza, o kürsüden namusunuz üzerine ettiğiniz yemine uygun düşüyor mu?
Salı günü oy verme durumu yoktu ama Tayyip’in elindeki o duble yol haritasını bilmeden, anlamadan alkışlamaya başladılar… Çünkü Tayyip bir şey söylüyorsa, bir şey gösteriyorsa, o mutlaka alkışlanmalıydı!
İçlerinden bazıları yanılıp alkışlamaya başlayınca, öteki otomatik oy ve alkış makineleri hemen devreye girip el çırpmaya başladılar.
Bilmeden, anlamadan! Alkışları Tayyip durdurmak zorunda kaldı.
Belki önemsiz bir olay gibi görünüyordu ama gerçekte çok önemliydi. Milleti temsil edenlerin, Meclis çatısı altında neler yapabildiğinin somut göstergesiydi.
Şimdi alkış tutan, “Yaşa varol” diye haykıran o milletvekillerinin yarıdan fazlası, önümüzdeki seçimde listede ve dolayısıyla Meclis’te yer almayacak. Dışarıda bırakılacaklar! O zaman da bağırıp çağırmaya, nasıl haksızlığa uğradıklarını anlatmaya başlayacaklar.
Diyecekler ki “Ne dedilerse yaptım, ne istedilerse o doğrultuda oy kullandım ama bana bunu layık gördüler!” İşte o zaman sudan çıkmış balığa dönecekler. Altlan boşalacak, çevrelerinde hiç kimse kalmayacak.
Gitsinler baksınlar Kemal Unakıtan’ın acıklı durumuna. Hem de o halen milletvekili. Maliye Bakanı olduğu dönemde yanına yaklaşılmazdı. AKP’nin bütün yağcıları, yalakalan çevresini sarar, isteklerini sıralardı. “Aman canım abicim, Kemal abicim… Ahsen yengecim!..”
Kemal ağabeyleri ne zaman ki bakanlıktan aynldı, çevresindeki AKP-işadamı-bürokrat yalakalardan bir tek Allah kulu kalmadı. Bu söylediklerime inanmayanlar Kemal abi ile Ahsen yengeye, hatta çocuklarına sorsunlar da öğrensinler!
Siyasette yağcılığın, yalakalığın, egemenlere alkışçılığın sonu yok.
Yaşamda, siyaset dahil, “Sürü davranışı” ayıptır, insan onurunu zedeler. Zedelemenin ötesinde yok eder.
Bilmeden oy verenler, bilmeden alkış tutanlar bunun elbette farkındadır ama davranış biçimlerini değiştirecek yüreğe sahip olmadıklarından, değiştiremezler…
Ve birkaç ay sonra liste dışı kalacaklarını bile düşünmek
istemezler.


EMİN ÇÖLAŞAN

0 yorum:

Yorum Gönder