6 Ocak 2011 Perşembe

Sorunları Diri Tutmak


Demokrasi, bireylerin ufku kadar büyür, gelişir. O nedenle demokrasiyi amaç değil de araç olarak görenler o ufku olabildiğince dar ve ellerinde tutmayı yeğlerler.
Bunun yöntemleri ülkelere göre değişir. Elbette ufkun derinliği de…
Mısır gezim sırasında Kahire’de görmeyi planladığım yerlerden biri “Ölüler kenti” diye bilinen 5 bin yıllık mezarlıktı.
Eski Mısır’da ölümden sonra hayat olduğuna inanılıyordu. Bu yüzden de mezarlar oda şeklindeydi. O mezarlıklardan birinde iki bine yakın insan yaşıyor. Yoksul ve evsiz Mısırlılar oda mezarları mesken tutmuşlar. Adı da oradan geliyor.
Kahire rehberinde burası anlatılıyor ama, gidilmesi tavsiye edilmiyor. Tehlikeli… Kaldığım pansiyondaki Mısırlı çalışanlara sordum. “Gitme” dediler, “hele tek başına”…
Israr edince, yöntemini söylediler.
Tanıdıkları bir taksiyle gideceğim. Taksi şoförleri prensip olarak mezarlığın dış kapısından içeri girmiyor. Beni orada bekleyecek. Girişteki delikanlılığa yürüyen çocuklara iki ekmek alabilecekleri kadar Mısır Lirası vereceğim. Onlar bana rehberlik edecek. İç kesimlerde odalarda fotoğraf çekmek istediğimde yine 2-3 ekmek bedeline karşılık para vereceğim. O insanlar için 100 doların bir kıymeti yok, ama 2 ekmek parası çok büyük. Bu yöntemle 10-15 dolar karşılığı Mısır Lirası harcayıp birkaç saat “Ölüler kenti”nde dolaştım, fotoğraflar çektim, 14-15 yaş grubundan arkadaşlar edindim.
Dönüşte taksi şoförünün ilk sorusu şu oldu:
“Her şeyini kontrol ettin mi? Çalınan bir şey var mı?”
Takıldım:
“Çantam… Her şey yanımda da, galiba aklım orada kaldı.”
Mısır’da pirince yüzde 10 zam gelsin, halk ayaklanır. Eldeki hakları da götüren bir dizi yasa çıksın, pirinç tanesi kadar hükmü olmaz.
Taksi şoförünün anlatımı buydu.
***
2011 seçim yılı…
YSK 12 Haziran’da seçimlerin yapılmasına göre kendi hazırlıklarını sürdürüyor. Başta iktidar olmak üzere siyasi partiler seçim havasına girdi.
Mısır örneğinden de yola çıkarak bizdeki demokrasi ufuklarını şöyle sıralayamaz mıyız:
- Elektrik, su gibi düzenli borçların silinmesi.
- Vergi affı getirilmesi.
- Kimi kamu görevlilerinin disiplin ve benzer suçlarının ortadan kaldırılması.
- Evlere makarna, pirinç, kömür gibi temel gereksinimlerin devletin değil de iktidar partisinin yardımıymış gibi dağıtılması.
- Aynı yöntemle belli bölgelerde okula giden çocuk başına annesine ayda 50 lira verilmesi…
Alın size ileri demokrasi…
Alın size demokrasinin tabana yayılması…
Alın size halk iradesinin bağımsız, hür tercihle tecellisi…
Bugün Türkiye’nin geldiği noktada yukarıda sıraladıklarımıza karşı çıkarak siyaset yapmak neredeyse olanaksız. İş, bu noktaya getirildi.
Bu kış kıyamette dar gelirli bir yurttaşımız için bir ton kömürün maddi karşılığı ölçülemez. O yurttaşımız, “Ben neden bir ton kömüre muhtaç hale geldim” diye sormuyor, “Kömürümüz oldu, Allah hükümete zeval vermesin” diyor.
Demokrasimizin ulaştığı aşama bu…
***
Seçime giderken hükümetin uyguladığı bir başka yöntem şu:
Sorunları diri tutmak; çözmek yerine kullanmak.
Seçim meydanında üç “sorunu” seçim fırsatına çevirmeyi planlıyorlar.
Türban yasağı, Kürt sorunu, darbe iddiaları.
Türbanda CHP’nin konuya el atmasına, olayı büyütme girişimleriyle karşılık verdiler.
Kürt sorununda bütün somut umutları 13 Haziran sabahına takvimlediler. Darbe iddialarını derinlemesine ve hızlı sorgulamak yerine taksit taksit, gerektikçe “deşiyorlar”. Olmuş hiçbir darbe, verilmiş hiçbir muhtıra soruşturulmuyor ama, “hazırlık hareketi”, “eksik teşebbüs” deyip bir dizi ucu açık dava oluşturuluyor.
2011 seçimleri demokrasiyi ileri-geri götürmesin, rayına oturtsun yeter.

0 yorum:

Yorum Gönder