8 Ocak 2011 Cumartesi

Saray’ın gerçek haremi

MUHTEŞEM YÜZYIL

Muhteşem Süleyman dizisi üzerinden koparılan fırtına anlamsız, çünkü dizi Osmanlı’yı kötülemiyor, aksine aklıyor…Show Tv’yi kutluyorum. Muhteşem Yüzyıl dizisi; dizilerle dolu piyasayı sarsmakla kalmadı, kendisini milliyetçi-mukaddesatçı sananların da Osmanlı uygarlığını hiç bilmediklerini ortaya çıkardı. Kendilerini Osmanlı’nın devamı sanan bu tipler; dizideki harem sahnelerine bakıp kükremişler.
-Vay bizim Osmanlı atalarımız nasıl böyle ahlaka mugayir işler yaparlar!
Bir dönem dünyaya hükmeden Osmanlı; elbette ki Arap cahiliyesine uygun yaşamadı. Osmanlı yaşam tarzını bugün Arabist Vehhabi inanç sistemi gibi göstermek isteyenler elbette kızacaklar. Ama Osmanlı sistemi; şeriattan çok örfe dayandığı için; padişahlar ve yönetici kesim; sivil biçimde yaşamayı seçmişlerdir.
Bu gerçeği Osmanlı sarayında çalışan nakkaşların yaptığı resimler (minyatürler) gayet açık biçimde göstermektedir. Bu yüzden işin içine RTÜK’ü sokarak diziyi yasaklatmaya kalkışan, ‘Bu dizi tarihe hakarettir.’ diyen Sayın Bülent Arınç Osmanlı yaşam tarzını hiç bilmemektedir.
Muhteşem Yüzyıl; Osmanlı’yı gündeme getirerek yeni ve önemli bir kültürel hamle başlatıyor.
Dizide Osmanlı’ya asla saygısızlık yok; tam aksine aklama, güzelleştirme var. Yapımcılar çekindiklerinden olacak, dizide harem hayatının cinsel boyutu tam yansıtalamamıştı

YÜZLERCE CARİYE
Harem dairesi, Topkapı Sarayı’nın göbeğinde bulunur. Daha Fatih Sultan Mehmet döneminden başlayarak; padişah eşleri genellikle dışarıdan esir olarak getirilen cariyeler arasından seçilmiştir. Bunlar aslında kadın köledir. Eğitildikten sonra cariyelerin güzelleri has odalık odalık olarak seçilirlerdi. Bunlara peyk veya gözde de denilirdi. Padişahın cariyeler arasından seçtiği eşe kadın efendi veya Haseki denilirdi. Bunların çocuk doğuranı Haseki Sultan adını alırdı. Çocuğu olmayana ise İkbal denilirdi. Her padişahın bu yolla onlarca karısı olmuş; kimi zaman harem beşikten geçilemez hale gelmiştir.
Haremin yönetimi, buradaki işlerin görülmesi de cariyeler eliyle yürütülürdü. Yeni Saray’da (Topkapı) eğitilen bu kızlardan saz heyeti ile rakkaseler de yetiştirilirdi. Aynı zamanda şehzadeler de sultanlar gibi cariye kullanırlardı. Kanuni Sultan Süleyman da dahil olmak üzere bütün padişahlar sarayda eğlenceler düzenlemişlerdir. Bu durumu, o dönemleri yansıtan minyatürlerde bol bol görmekteyiz.
- – -
Sarayda sadece genç ve güzel kızlar değil, yakışıklı, genç oğlanlar da istihdam edilmiştir. Cariyeler ve köleler, 300 odalı Esir Hanı’nda pazarlanıp satılırlardı. Kölelerden acemi oğlanlar eğitilip devletin yöneticisi yapılmıştır. Yani; Osmanlı Devleti’ni genellikle işte bu dönme denilen oğlanlar yönetmiştir. Yeniçeri Ordusu da başlangıçta bu Hıristiyan çocuklarından oluşturulmuştur.

KABUSNAME’Yİ OKUYUN

Saray hayatını anlamak için Sultan 2. Murat döneminde Farsça’dan Türkçe’ye çevrilen Kabusname isimli teşrifat kitabı da okunmalı. Bu kitapta; devlet adamlarına; ‘Yazın kadın kullanın, kışın oğlan kullanın!’ öğüdü dahi verilmektedir. Ne yapalım; tarihin bu yüzünü yırtıp atalım mı?
Şaraba gelince… Osman Bey; alkollü bir içecek olan kımız içilerek bey ilan edilmiştir. Daha Edirne sarayında iken Osmanlı sultanının şarabdar adı altında şarap işlerini yürüten bir görevli kullandığını biliyoruz. (Bak: Neşri; Cihannüma, 2. Cilt, s.647, aslı 187 b)
Şarabı yasaklayıp bu yüzden binlerce insanın başını kestiren 4. Murat bile ziyafet sofraları kurdurup şarap içiyordu. Saraydaki saki de işte o şarabı sunan görevlinin adıdır.
Topkapı Sarayı’ndaki lüks hayat; aynı zamanda devlet adamlarının saray ve köşklerinde de devam ettirilmiştir. Siz 4 kol çengi oynatmak nedir bilir misiniz?
EKSİKLİK DE VAR
Muhteşem Yüzyıl dizisinde tarihçi Erhan Afyoncu danışmanlık yapmış. Uzmanı olmayanlar anlamaz ama dizide teşrifat ve kılık kıyafet işinde hatalar var. Muhteşem Yüzyıl’ın daha gerçekçi olması açısından bunlardan bazılarını aktarayım:
- Sarayda kimse asla başı açık dolaşmamıştır. Bu, örfe aykırıdır. Hele sokakta kim başı açık gezebilirdi ki…
‘Kadınların saçları hep örülü olup arkaya atılmıştır. Saçlar kimi zaman da başa giyilen hotuzun altına alınır.
- Harem ağasının yaşlı olması şarttır. Hele tarihte olduğu gibi zenci bir oyuncu olsaydı çok ilgi çekerdi. Diziye zenci şart…
- Sultan Süleyman; cariye ne kadar güzel olursa olsun; ona hayran hayran bakmaz.
- Sultan’ın kılıç kuşanması (resmen padişah olması) Eyüp Sultan’da olur; öyle bir sahne gerekliydi…
- Taht, üçlü kanepe gibi değil, tek kişiliktir; mücevherlerle göz kamaştırır.
- Padişah’ın üstünde genellikle kolsuz kürklü kaftan bulunur…
- Osmanlı kadın ve erkeklerinin elbiseleri genellikle ipekli, atlas, diba ve çuha gibi kumaşlardan yapılmıştır.
- Avda şehzadeler tazılar da bulundururlar.
- Padişah beyaz sarık ve kırmızı kavuktan oluşan; diğer vüzera ve ulamanınkinden farklı bir başlık giyer; buna kartal tüyünden arma süs olarak yerleştirilir.
- Osmanlının devlet arması üç hilal değil, ay ve güneştir. (Bunu öğrenmek isteyenler; Türk Kimliği isimli kitabımdaki fotoğraf ve açıklamalara bakabilirler)
- O yerküreyi kim düşündü Allah aşkına? (Soru: Osmanlı donanması neden karalara baka baka yol alırdı?)
Erhan Afyoncu hoca; resim günahtır diye Osmanlı atalarımızın minyatürlerine bakmamış olsa gerek. Yoksa; dizideki böyle eksiklikleri bilir ve düzelttirirdi.
Show yönetimi, piyasadaki maksatlı ve cahilce eleştirilere bakıp diziye sakın mani olmasın. Dizilerden nefret etmeme karşın, Muhteşem Yüzyıl’ı ben de izleyeceğim…
(Minyatürler, Prof. Metin And’ın Minyatür adlı çalışmasından alınmıştır.)
Minyatürlerde saray eğlenceleri
Osmanlı Sarayı’ndaki eğlence hayatı o dönemin minyatür sanatına da yansımıştır. Tarihi gerçeklere ışık tutan bu minyatürlerde padişahın huzurunda gerçekleştirilen eğlenceleri, haremden çıkan saz heyetlerini görmek mümkündür.

Rıza Zelyut

0 yorum:

Yorum Gönder