22 Şubat 2011 Salı

Bir Gazeteci Tutuklandığında…- Mustafa BALBAY

 Bir Gazeteci Tutuklandığında…-

S
oner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu’nun önce gözaltına alınması, ardından tutuklanmasıyla birlikte basın özgürlüğü bir kez daha tartışma konusu oldu. Mesleğimizin bütün yönleri bir kez
daha gözler önüne serildi.
Soner Yalçın, gazeteciliğe Ankara’da başladı; şehri ve mesleki hedefleri büyüttü, İstanbul’a taşındı. Yıllardır kitaplar, belgeseller üretiyor.
Her şeyi bir yana bırakalım; Ergenekon savcılarının mantığıyla baktığınızda Soner Yalçın’ın gazeteciliğinden en az bir düzine suç üretebilirsiniz. Niyetiniz onu “terör örgütü üyesi” yapmak olduktan sonra gerisi kolay.
Hemen en basit oluşturulabilecek birkaç “suçu” sıralayalım:
- Halkı kin ve nefrete sürüklemek.
- Kaos ortamı oluşturmak.
- Hükümeti görevini yapamaz hale getirmeye teşebbüs etmek.
- Meclis’i kısmen ya da tamamen işlevini yapamaz hale getirmeye teşebbüs etmek.
- Gizli belge bulundurmak.
- Devlete ait açıklanması sakıncalı bilgi- belgeleri açıklamak.
- Terör örgütüne üye olmak.
- Medyayı terör örgütünün amaçları doğrultusunda yönlendirmeye girişmek.
Yukarıda kolayca üretiverdiğimiz bu suçların cezası iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve kabaca 200 yıl kadarcık hapis. Bu cezaları çektikten sonra sürgün!
***
Öncelikle meslektaşlarıma olmak üzere tüm kamuoyuna anımsatmak isterim ki: Yukarıdaki suçlamalar için öyle Soner Yalçın’ınki gibi koca bir arşiv de gerekmez. İki kitap, beş telefon görüşmesi, bir de yayın organı çıkarmaya bakar bu iş!
Yukarıdaki gerçekleri iki yıldır haykırıyorum.
Her fırsatta dile getiriyorum:
- Sevgili meslektaşlar, bir gazetecinin mesleki faaliyetleri nedeniyle tutuklanması, tüm gazeteciliğe yönelik saldırıdır. Bunun yol olması halinde kimin başına geleceği belli olmaz.
- Gazetecinin iki temel zenginliği vardır: Arşivi ve çevresi. Bir arşivden, hele hele araştırmacı gazetecinin arşivinden istediğiniz “suçu” çıkarabilirsiniz. Buna izin verilmesi halinde uygulamayı yaygınlaştırırsanız dışarıda gazeteci kalmaz.
- Gazeteci herkesle görüşür. Sabah bir gecekondu semtinde olabilir, akşam çok yıldızlı otelin ışıklı bir salonunda. Her ilişkiden suç, her telefon bağlantısından terör örgütü kurarsanız, bir gazeteci üzerinden en az 7-8 örgüt kurabilirsiniz. Biraz daha ileri giderseniz gazeteciyi o örgütlerin koordinatörü bile yapabilirisiniz.
Suçları, olasılıkları daha uzatmanın gereği yok. Artık tablo bütün açıklığıyla ortada.
***
Sözüm sadece meslektaşlara değil, tüm topluma. Zira bir gazetecinin tutuklanması, fiili bir sansür olduğu gibi, aynı zamanda toplumun haber alma hakkına yönelik bir saldırıdır.
Dünya, iletişim çağından demokrasi, toplumsal açılım çıkarıyor; biz suç örgütleri çıkarıyoruz.
Dünya, bilişim sistemlerini sosyal paylaşımın önemli bir parçasına dönüştürüyor; biz dijital işkence aleti olarak kullanıyoruz.
Dünya, bilgisayar ortamlarıyla şeffaflık sistemi geliştiriyor; biz toplumu susturma yöntemlerinden biri olarak kullanıyoruz.
Son olarak yine meslektaşlarıma sesleniyorum: Her gazeteci en sevdiği ve en sevmediği beş gazetecinin adını yazsa kaçı benzer olur?
Bir de sıralamaya baksak, sanırım hiçbir liste ötekine benzemez.
Gelin birbirimizin “sicil amiri” olmayalım.
Kendi meslektaşının düşüncelerine saygı duymayan, toplumdan gelen farklı seslere nasıl saygı duyacak?
Soner Yalçın’ı seversiniz sevmezsiniz ayrı konu, ama kim olursa olsun, bir gazeteci tutuklandığında tüm gazetecilerin özgürlüğü kısıtlanmış demektir.

Mustafa BALBAY

0 yorum:

Yorum Gönder