22 Şubat 2011 Salı

İçeride Kaplan Dışarıda Kâğıttan! -Cüneyt Arcayürek

 İçeride Kaplan Dışarıda Kâğıttan!

R
TE’nin sevgili Arap kardeşleri kargaşa içinde.
Mısır’a demokrasi dersi vermek istedi.
Kahire’den, “Sen bizim iç işlerimize karışma” diyen bir mektup geldi.
Recebistan modeli demokrasiyi Mısır’a ihraç etmekten vazgeçti. Sesini kıstı!
Gazetelerimiz Libya’daki Kaddafi zorbalığının halka ateş açmasına RTE’nin ne zaman karşı çıkacağını merak ediyor. Hadisene diyen yorumlar döktürüyor.
Yandaş medya ise Libya’nın hemen bütün kentlerinde sokağa dökülen göstericilere kurşun yağdıran Kaddafi’ye RTE’nin; “Halkının sesini dinle ve gerekeni yap” diye neden çağrı yapmadığını meşreplerine uygun biçimde pek güzel ifade ediyorlar:
Neymiş efendim: Libya’da Türkiye’nin büyük ekonomik yararları varmış; RTE, bu yararlar zarar görmesin diye Kaddafi’ye demokrasi çağrısı yapmıyormuş!
RTE’nin sessizliği eleştirilince Kaddafi’yi iki kez aradığı haberi sızdırıldı.
Heyecanla bekledi medya, efendimiz acaba ne dedi Kaddafi’ye diye.
ABD Başkanı, Fransa Cumhurbaşkanı veya Almanya Başbakanı ile yaptığı telefon görüşmelerinin içeriği anında medyaya duyurulur. Ama Kaddafi ile ne konuştuğuna dair tek satır bilgi yok!
***
Örneğin Kaddafi’ye:
“Ya’vu, benim sevgili Arap kardeşim; Libya Kralı olarak Bursa’da yatağa giren Sunusi Hazretleri, sabah eski kral diye uyandı.
Kralı deviren darbeyi yapan sen, 30 yıldır Libya halkının tepesinde boza pişiriyorsun.
Ben darbe sözcüğünü ağzına alanı bile hapsetmiş bir siyaset adamı olarak, kimi ekonomik nedenlerle bugüne dek sustum.
Hiç kuşkum yok. Yedi sülalene yetecek dünyalığı da doğrultmuşsundur.
Ama yetti artık. Senden demokrasi çıkmaz!
Halkına ateş açarak yüzlercesinin ölümüne neden olan, insanlığı, insan haklarını ayaklar altına alan senin; bana verdiğin ‘Kaddafi İnsan Hakları Ödülü’nü’ iade ediyorum” diyebildi mi acaba?
Demediğine, diyemeyeceğine yemin ederim.
***
Başkan Obama’ya göre, Ortadoğu’nun parlayan yıldızı, bulunmaz Hint kumaşı ya; içerideki kaplanlığı, dışarıda kâğıttan!
Yarın öbür gün ola ki Kaddafi’nin ayağı kaymaya başladı.
İşte o zaman telefon konuşmalarında Kaddafi’ye yapması gerekeni, halkın sesine kulak vermesini söyledi diyen manşetler gırla!
***
Zaten beyefendi şu sıralar iç politika ile öylesine sarmaş dolaş ki, Arap ülkelerindeki demokrasi sancılarıyla -herhalde- fazla meşgul olamıyor.
Seçim kampanyasını da ortaokul düzeyine düşürdü.
Seçimde başarısız olur, AKP ikinci parti konumuna düşerse genel başkanlıktan istifa edecekmiş.
CHP nasılsa seçimden ikinci parti çıkacak diye düşünüyor.
Kılıçdaroğlu’nu genel başkanlığı bırakıp bırakmayacağı konusunda açıklamaya zorluyor.
Böylesi basit tuzaklar kuruyor CHP’ye ve genel başkanına!
Bir başka basit manevrası: Kılıçdaroğlu denizi ilk kez Van’da gördüğünü söylemiş. Van Gölü ne zamandan beri deniz oldu diye Kılıçdaroğlu’nu alaya alıyor.
Demagoji ustası: -TV’de canlı yayında dinlediğim- Kılıçdaroğlu’nun “Vanlılar göle deniz derler” cümlesini ıskalıyor.
***
RTE, durmadan yargının bağımsızlığından, yansızlığından… yargının yansız ve bağımsız kimliğine herkesin saygı göstermesinden söz eder durur.
RTE’nin yargıyı kendi doğrultusunda kıskıvrak bağlamayı amaç edindiğini ve bu yolda adımlar attığını bilmeyenler; bu söylemlerine elbette şapka çıkarabilirler…
Oysa, RTE’ye göre yargı AKP lehine duruş sergilediği sürece yansızdır!
RTE’ye göre yargı; Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç gibi, hükümetin yüksek yargıya saldıran, aşağılayan söylemlerini yinelediği sürece yansızdır!
CHP’nin, Yargıtay ve Danıştay’ı yeniden yapılandıran yasanın iptalini isteyen başvurusunu görüşecek olan Anayasa Mahkemesi’nde veya yargının herhangi bir kademesinde görüşünü ve reyini önceden açıklayan AKP yandaşı başkanlar, yargıçlar bulunduğu sürece…
…RTE’ye göre yargı yansızdır!
***
Oysa yargı bağımsızlığı ve yansızlığı sırtından bıçaklanıyor.
Örneğin Yüksek Mahkeme’nin görüşeceği bir yasayı önceden eleştirerek, yüksek yargı organlarını aşağılayarak oyunu açıklayan Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın duruşuna yansızlığı savunan RTE’nin onaylama anlamında sesini çıkarmaması ve artı…
…Haşim Kılıç’ın gönül rahatlığıyla koltuğunda oturması…
…Anayasa Mahkemesi üyelerinin de Kılıç’ın iktidar yanlısı tutumuna sessiz kalmaları…
…günümüzde demokrasinin büyük ayıbı değildir!
Cüneyt Arcayürek

0 yorum:

Yorum Gönder