19 Şubat 2011 Cumartesi

Neremizi Keselim?..-Bekir Coşkun


E
rtuğrul Özkök, Tansu Çiller döneminde (kadınların yönetimlere yürüyüşlerinin heyecanına kapılarak) bıyıklarını kestiğini yazınca, dalıp o eski günlere gittim…

Aslında olacakları kestirememiştik…

Bir anda badem bıyıklılar geldiler…
Kestirmeden…
*
Arap Müslümanların istila ettikleri İspanya kıyılarında, acele sünnet olup pipisini kestiren yerlilerden daha şanslıydık neyse ki…
Bıyık dediğin, kesersin uzar…
Öbürü uzamaz da…
*
Badem bıyıklılar, daha bizler ne olup bittiğini kestiremeden başladılar kesime aslında…
Manşetler kesildi…
Yazılar kesildi…
Ses kesildi…
Söz kesildi…
Kelleler kesildi…
Kesmeyene ceza kesildi…
Kesimhaneye döndü medya…
*
Ertuğrul’un hâlâ umut kesmediği “yönetimlerde kadınların çoğunlukta olduğu” medeni, gelişmiş, çağdaş ülkenin başkentindeki ABD büyükelçisi sonunda dayanamadı işte… “Bir yandan basın özgürlüğü diyorsunuz, bir yandan gazetecileri hapishanelere dolduruyorsunuz, ben bir şey anlamadım” dedi…
Demek ki ABD elçisinin dahi aklı kesmedi…
Ne yapalım?…
Kestik kestik…
Yetmedi…
*
İşte…
En son, rezilliklerini ortaya döken WikiLeaks’i gözleri kesmeyince, faturanın Odatv’ye kesilmesi gibi…
Gece karar kesinleşti:
Tutuklama…
Yeter mi?…
Kesmez…
*
Nitekim Başbakan tutuklamaların daha sabahında (dün) yaptığı hiddetli konuşmada “Odatv yöneticileri yazılarından, düşüncelerinden dolayı değil, başka şeyden yargılanıyorlar” diyerek kestirip attı…
“Başka şey?..”
Ne olabilir, kestiremiyor insan…
Olmadı…
Keseriz…

Bekir Coşkun

0 yorum:

Yorum Gönder